Akşam olup annem ve Nazan Teyze eve geldiğinde son iki günüm kaldığını düşünüp onları ne kadar çok sevdiğimi göstemek için ikisine de sıkıca sarıldım. Ağlayarak yüzlerine bakıp 'sizi çok seviyorum' deyip tekrar sarıldım. Hamileliğin verdiği duygusallığa bağlayıp yarı ağlamaklı yarı gülerek onlarda aynı şevkatle bana sarıldılar. Yemek vakti gelip masa kurulurken aç olmadığımı söyleyerek güç bela odama dinlenmeye çıktım. Yatağıma uzanıp gözlerimde ki yaşları silerek Allahtan güç ve sabır diledim. Odamın kapısı açılıp Murat'ın geldiğini hissettiğimde gözlerimi kapatıp uyuyormuş gibi yaptım. Murat saçlarımı okşayıp sanki gideceğimi hissetmiş gibi bizi ne kadar çok sevdiğini ve bizsiz nefes alamayacağını söyledi. Bilseydi gideceğimi yinede böyle şevkatle davranır mıydı? Bir an yapacakları aklıma gelince korkudan içim ürperdi. Sanki uykudan uyanmış gibi gözlerimi açıp baktığımda yüzünü hafızama çizerken korkuyu, aşkı, nefreti, acıyı aynı anda iliklerime kadar hissetim. Eğilip alnımı öperken 'çok sıkı sarıl bana ne olur' deyip ağlamaya başladım. Beni kucağına oturtup nefesimi kesecek kadar sımsıkı sarıldı. Saatlerce öyle durmamıza rağmen sarılmasına, kokusuna doyamıyordum.kollarında uyuya kalıp öylece dururken gün ağarmasıyla gözlerimi açtıktan sonra hafifçe doğrulup yüzüne baktım. Başını duvara yaslamış uyurken bile kolları birazda olsa gevşemeden aynı sıkılıkta sarılmaya devam ediyordu. Kollarından sıyrılmaya çalışırken öğleden beri bir şey yemediğim için midem bulanmaya başladı. Kolları okadar sıkı sarmıştıki bedenimi kurtulamayacağımı anlayınca yavaşça aşkım diye seslenip yüreğim yana yana kusursuz yüzünü okşadım. Gözlerini açıp yerinde hafifçe doğrulurken sırtının tutulmasıyla yüzünü buruşturdu. Hafifçe doğrulduktan sonra gözlerime bakarken 'Acıktım' deyince beni kucağından indirip ' bir şeyler hazırlayıp getiriyorum dinlen aşkım' deyip anlımı öptü. Odada yalnız kalınca okuduklarım birer birer gözümün önüne geldikçe yüreğimdeki acıdan daha fazla gözlerimdeki yaşları engelleyemedim. Ağladığımı farketmesin diye hızla banyoya gidip yüzümü yıkayıp gözaltlarıma kapatıcı sürdüm. Beni ağlarken görürse her şeyin mahvolmasından deli gibi korkuyordum.
Banyoda işimi bitirir bitirmez şüphelenmemesi için tekrar yatağın içine girdim. Kulağım kapıda gözlerimi kapatıp kalbimin atışını bastırmaya çalışarak beklemeye başladım. Elinde büyük tepsiyle içeri girince ' hadi kalk uykucu harika bir kahvaltı hazırladım' deyip gülümsedi. Yalandan uykulu gözlerle esneyip tüm oyunculuğumla' teşekkür ederim aşkım' deyip gülümsemesine zoreki karşılık verdim. Domates, salatalık bal, yağ, peynirli omlet, kızarmış ekmek ve portakal suyunu görünce ne kadar acıktığımı bir kere daha farkedip ağzımın suyu aktı. Büyük bir iştahla kahvaltımı yaparken Murat da karşımdaki sandalyede oturarak çayını içip keyifle beni izledi. O kadar aç olmamama rağmen tepsideki her şeyi bitirememiştim ama tek lokma dahi yiyecek yerim kalmamıştı. Saatine bakıp ' benim çıkmam gerek duruşmam var' deyip hızla dudağıma öpücük kondurdu. Bu kadar şey yaşamış ve acı çekmiş olmama rağmen yine de son günümüz olduğu için gitmesini istemedim. Ağlamamı bastırıp titrek sesle 'gitmesen olmaz mı? Bugün yanımda kal lütfen' deyince yüzüme anlamlı bakıp bir süre beni izledi. Elimi ağzıma götürüp hafifçe öğürdükten sonra ' yine midem bulandı kalsan iyi olurdu' dediğimde ceketinin iç cebinden telefonunu çıkarıp Suat'ı aradı. Mide bulantımın olduğunu söyleyip duruşmaya onun yerine katılmasını istedi. Akşama kadar bir saniye bile yanından ayrılmadım. Nereye gitse arkasından gidiyor bir şekilde ona dokunup fiziksel temasımı kesmemeye özen gösteriyordum. Bazen gözlerimi davranışlarımın sebebini araştırır gibi dikkatle inceliyor sonra yine günlük işleri yapmaya devam ediyordu. Ona son defa dokunmayı bilmek ölmeden toprağa girmekten farksızdı. Yüzümdeki sahte gülümsemeyi arada abartıp gözyaşlarımı içime akıtıyor, bir yandan da yarın için alacaklarımı aklımda bir kere daha liste haline getiriyordum. Mutfağa girip akşam yemeğini hazırlarken Murat'ı arada bir öpüp sarılıp, belli etmeden her hareketini ezberlemeye çalışıyordum. Elindeki sebzeyi doğrarken bir ara durup sanki bir şey söyleyecekmiş gibi yüzüme bakınca bir an kalbim yerinden çıkacak sandım. Başını hafifçe iki yana sallayıp sebzeleri doğramaya devam ettiğinde bende derin bir nefes aldım. 'Hafta sonu Büyükada'ya gidelim mi? Piknikte yaparız hem de gezeriz, hatta bir gece de orada kalalım deyip tepkisini ölçmeye çalıştım. İşine devam edip ' olur aşkım gideriz' derken gerçekten bir şeyden haberi olmadığını ve rol yapmadığını anladım. Annem 'ben geldim' diye kapıdan seslendiğinde yanına koşup sarılmamak için kendimi zor tuttum. Mutfağa gülümseyerek girip beni ve Murat'ı sırayla öpüp odasına çıktı. Arkasından bakarken Murat'In da sanki bir şeylerden şüphelenmiş gibi beni izlediğini fark edip ne düşündüğümü anlamaması için ' annem sanki şu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toprak ve Ateş (+18)
RomanceMurat sinirle balkonun kapısını açmaya çalışıp kilitlediğimi anlayınca 'aç kapıyı yoksa kırarım' diye bağırdı. sakince telefonu yatağa bırakıp tişörtümü ve sütyenimi çıkardım. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan eşofmanımı ve külotumu da ayaklarımın ucu...