Adsız Bölüm 4

27.9K 457 100
                                    

Dördüncü kadehin ardından yere çöküp dizlerimin üstünde ileri geri sallanmaya başladım. Sibel' de yerde diz çökmüş yıkıntımı izliyor, bir yandan da en yakın arkadaşının bu haline içler acısı şekilde ne yapacağını bilmez halde ağlamaya devam ediyordu. Ne kadar perişan halimizle kaldık bilmiyorum Kapı deli gibi yumruklanıp çalmaya başlayınca Sibel yerden kalkıp sendeleye sendeleye koşarak kapıyı açtı. Murat, gözlerinden ateş çıkacasına sinirden deliye dönmüş halde içeri girdi. Onu karşımda görünce güç bela ayağa kalkıp dengemi korumaya çalıştım. Sibel tam aramızda Murat'ın önüne geçip 'defol' diye bağırırken İşaret parmağı ile kapıyı gösterdi. O sinirle Sibel'i omuzundan tutup kanepeye ittikten sonra karşıma geçti ve bana öyle bir tokat attı ki dengemi yetirip yere düştüm. Sibel, Murat'ın bana vurduğunu görünce gözleri fal taşı gibi açılmış korkudan kaskatı kesilmişti. Düştüğüm yerden doğulmaya çalışırken ağzımdan ve burnumdan kan geldi. Arkasını dönüp mutfağa doğru yöneldiğinde hiç beklemediğim tokat karşısında  dengemi toplayıp kendimi kütüphane olarak kullandıkları odaya kilitledim. Sibel'in 'ne yapıyorsun? Lütfen yapma çıldırdın mı? öldüreceksin kızı' çığlığı ile ağlayarak duvara yaslandım. Murat elinde bıçakla kapıyı yumruklayıp 'dışarı çık! Demek gideceksin! Ziyala gidersiniz ama buradan tek gidişin tabutla olur! Seni geberteceğim! Çık diyorum'

Deli gibi bağırıyor, kapıyı kırmak için tüm gücüyle sürekli asılıp yumrukluyordu. Allah'tan kapılar Amerikan tarzıydı ve öyle kolay kırılacak tarz değildi ama yinede bir an kıracak diye çok korktum. Ağlayarak yere çömelip elimle kulaklarımı tıkarken sıkıca gözlerimi yumdum. Suat'ın sesini duyduğumda nedense kendimi artık güvende hissetmeye başladım. 'sakin ol şampiyon' deyip Murat'ı tutmaya bir yandanda sakinleştirmeye çalışıyordu. Bir süre geçtikten sonra dış kapının kapanma sesiyle Sibel kapıya gelip 'Ezgi aç gittiler' dedi. Kapıya kadar sürünüp açtığımda Sibel yüzümdeki kanı görür görmez çığlık attı.

'Tamam geçti canım'

sıkıca sarılıp saçlarımı okşarken ' gelen mesajlar Murat'ın değil; Suat'ın kız arkadaşıymış' dediğinde sesindeki üzüntü beni daha da perişan hale sokunca alkolün de etkisiyle ağlama krizine girdim. Öyle yerde sarılarak ne kadar durduk bilmiyorum.

'Hadi canım kalk yüzünü yıkayalım'

Koluma girip banyoya kadar götürdükten sonra yüzümü canımı yakmamak içün dikatle yıkadı.

'Murat'ı ara gelsin'

Sibel çıldırmışım gibi yüzüme bakıp 'sen delirdin mi adam seni öldürecek' dedi. Ellerini tutup ayaklarına kapanarak ağlamaya başladım. 'benim tanıdığım o çocuk bu adam olamaz bu murat değil. Bensiz ne yaşadı neler oldu neden bu kadar acımasız bilmiyorum ama bir nebzede sorumlusu benim eğer gitmeseydim onu kurtarabilirdim' .

sibel öfkeyle kendimi daha fazla suçlamama dayanamayıp ne alakası var Ezgi adam manyak böyle biri ile olman seni mahveder lütfen arkadaşım ondan uzak dur.

Bilmiyordu aslında en büyük suç benim, bana yazdığı ilk mektubunda yaşadıklarını babasının ona nasıl psikolojik şiddet uyguladığını, kendini öldürmeye çalışıp nasıl başarısız olduğunu anlattığında cevap yazamadım kaç defa bana ne kadar ihtiyacı olduğunu söyledi ama ben ailemin özellikle babamın ısrarıyla bir süre ona sırt çevirdim sonra çok pişman olmuştum ama iş işten geçmişti. yanında olamadım sevdiğim adamın bir canavara dönüşmesine izin verdim şimdi o da benden bunun intikamını alıyor.

'yalvarırım onsuz ölüyorum' Sibel halime acıyan ve küçümseyici gözlerle baktıktan sonra bunu sen istedin deyip Murat'ı aradı.

O kadar çok bekledim ki dakikalar saatlere yol aldığında içimde koca bir boşluk oluştu o boşluk ve acı tüm ruhumu kaplarken artık normal düşünmeyecek hala gelmiş kendimi bu acıdan kurtarmak için öldürme planları yaparken kapı çalındı. Murat, Suat'la içeri girip karşımda dururken koltuktan ayağa kalkıp ağlayarak öylece durdum. Murat gözlerini benden ayırmadan 'siz dışarı çıkın' deyince Suat Sibel'i zorla çekiştirerek dışarı çıkartıp kapıyı kapattı. Evde ikimiz kaldığımız an kollarını açıp sanki biraz önceki delirmiş adam değildi. 'gel' dedi. Koşarak boynuna sarılınca kokusunu içime çekip ağlamaya devam ettim. Birbirimize o kadar sıkıca sarıldıktan sonra yavaşça ellerini çözüp yüzüme baktı, gözlerimdeki yaşları silerken bir anda beni öpmeye başladı. Ellerimi saçlarına geçirip karşılık verdiğimde beni kucağına alıp misafir odasındaki yatağa taşıdı. Üzerime hafifçe uzanıp boynumu öperken elleri de tüm vücudumda keşife çıkmıştı. Uzandığımız yerden ellerimden tutup beni yatağa oturttuktan sonra tişörtümü ve sutyenimi çıkarıp kendi üzerindeki tişörtü de bir hamlede çıkararak yere attı. Öpmeye dudaklarımdan başlayıp göğüslerime inerken alkolün etkisiyle ağzımdan hafif bir inleme yükseldi. Yatakta dik pozisyonda durup gözlerini benden ayırmadan kotumun düğmesini açıp iç çamaşırım ile beraber çekerek bacaklarımdan çıkardı. Bana bakmaya devam ederek kendi pantolonunu ve baksırını çıkardıktan sonra ikimiz de çırılçıplak kalmıştık ve ilk defa karşısında utanmıyordum. Tekrar üzerime uzanıp her yerimi keşfedercesine öpüp emerken kasıklarımda daha önce hiç tatmadığım o titreşim tüm vücudumu yeniden ele geçirmişti. Göğüslerimi yalayıp emerek göbeğime geldi. Diliyle göbek deliğimi yalıyor bir yandan da iki eliyle de göğüs uçlarımı sıkıyordu. Yavaşça aşağı inip dilini klitorisimin etrafında döndürdürürken bacaklarımı istemsiz kapatmaya çalışıyor inlemelerime mani olamıyordum.
Tekrar dilini gezdire gezdire yukarı çıkıp dudaklarımı öpmeye başladığında bir eliyle iki elimi tutup diğer eliyle vajinamı elledi. Zevkten delirip ıslandığımı görüp yavaşça parmağını içime kaydırınca acıyla ufak bir çığlık attım. Kulağımı öperken 'sen benimsin, sadece bana aitsin' dedi. Sesi o kadar tahrik ediciydi ki kasıklarımdaki sızı daha çok ıslanmama neden olmuştu. Parmağını yavaşça çıkarıp sokarken kalçam ritmine uymak için adeta eşlik ediyordu. Parmağını çekip; bacaklarımı biraz daha açtı ve yüzüme bakıp 'hazır mısın' derken ne demek istediğini anlayıp başımı salladım.Tek hamlede içime girdiğinde boğazımdan tekrar acı bir çığlık yükseldi. Sanki bir anda içimi kesiyormuş gibi sızlamaya başlayınca acıdan gözlerimi sıkıca yumup dudağımı ısırdım. Yavaşça içimde hareket etmeye başladığında sızı yavaş yavaş zevke dönüşürken ellerimi bırakıp daha derine ulaşmak için omuzlarıma sarıldı. Tırnaklarımı sırtına geçirirken kanım damarlarımda çağlıyor,zevkin doruklarında dolaşıyordum. Hızlanıp tüm gücüyle içime girmeye devam ederken kasıklarımda ki titreşim boşalmama sebep oldu. Bir süre daha içimde hareket edip inleyerek üzerime yığıldı. Nefeslerimiz birbirimize karışmış halde öylece dururken hala aldığım zevk devam ediyordu. Dirseklerinden güç alıp yüzüme baktığında dudaklarını dudaklarıma örtüp öylece dakikalarca öpüştük. Yavaşça içimden çıkıp temizlenmek için banyoya gittiğinde felç olmuş gibi kıpırdamadan yatmaya devam ettim. Bir süre durup gücümü toparladıktan sonra yerimde doğruldum ve bekaret kanımın bacaklarımdan sızdığını gördüm. Murat banyodan çıkıp yanıma geldiğinde o an ilk defa utançtan kıpkırmızı olmuştum. Yüzümü avuçlarının arasına alıp gözlerime baktıktan sonra 'İkimiz için başka son yoktu zaten' dedi. Gözlerimdeki yaşlar yanağımı ıslatırken sıkıca sarılıp kokumu içine çekti. Kapı çalınınca Murat hemen kalkıp bana peçete getirdikten sonra giyinmeye başladı. Ben de yataktan fırlayıp peçeteyi katlayarak çamaşırımın içine yerleştirir yerleştirmez çarşafı çabucak kaldırıp yenisini serdim. Hemen üzerimi giyinip salona geçerken vücudum hala titremeye devam ediyordu. Murat kapıyı açınca Sibel ağlamaktan gözleri şişmiş şekilde koşup boynuma sarıldı.

Toprak ve Ateş  (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin