O kadar çok öfkeliydiki korkudan yerimden kıpırdayamadım. Sakince ayağa kalkıp odasına giderken sanki hiçbir şey yokmuş gibi ' üzerimi değiştirip geliyorum aşkım bize kahve yapar mısın?' dediğinde sadece başımı sallayabildim. Kahve yapmaya giderken Suat başını ellerinin arasına alıp ne yaoacağını kara kara düşünmeye başladı. Mutfağa geçip kahve yaparken niye kabul etmedi diye düşündüm ama bu Murattı kimseye eyvallahı olmayan özgüveni tavan yapmış adam. Kahveleri bahçeye çıkarıp servisi yaptıktan sonra sandalyeme sessizce oturdumda Murat üzerini değiştirip aşağı iniyordu. Sandalyeye oturup kahvesini yudumladıktan sonra 'eline sağlık aşkım' deyip göz kırptı. Suat omuzları çökmüş halde sandalyeden kalkıp 'ben gidiyorum' deyince Murat 'kahveni içseydin bari çok güzel olmuş ' deyip gülümsedi. Suat perişan halde sadece Murat' bakış atıp cevap vermeden kapıdan çıkıp gitti. Bu sinirli haliyle yanında durmamak için mutfağa gidip yemekleri buzdolabından çıkarıp ocağa koydum. Masayı hazırlarken Murat telefonda birine 'o evi istiyorum sahibiyle konuşup beni arar mısınız?' Deyip kapattı. Yüzüme bakarken kocaman gülerek 'o ev bizim' deyip göz kırptı. Yemekte herkes çok neşeliydi. Annem ve Nazan teyze hastanede başlarına gelen komik olayları anlatıp gülüşüyor, Murat da tüm dikkatiyle onları dinliyordu. Yemeğimiz
bitince annemlere kahvelerini yapıp odama çıktım. Sibel'in nikah şahidim olmasını çok istiyordum çünkü birbirimize küçükken söz vermiştik ama Murat'ın tepkisinden korkuyor nikah arefesinde tatsızlık çıkmasını istemiyordum. Yatağıma oturup nasıl söylemem konusunda düşünüp beklemeye başladım. Murat balkon kapısından girer girmez boynuna atlayınca sıkıca belime sarılıp saçlarımı öptü. Yatağa oturtup gözlerine baktığımda o kadar akıllıydı ki 'sen bana bir şey mi diyeceksin?' diye sordu. Masumca başımı sallayıp evet dedim. Elini tutup öptüm.
'Sibel nikah şahidim olabilir mi, ne olur hemen hayır deme küçükken birbirimize söz verdik. Bizim en büyük hayalimiz' Dikkatle beni dinleyip düşünür gibi yaptı. 'Tamam deyip ayağa kalktığında hemen kabul etmesine hayretle şaşırıp 'gerçekten mi?' dedim. Tişörtünü çıkarıp yatağa girerken 'gerçekten' dedi. Sevinçten ağlayabilirdim. Alarmın sesiyle gözlerimi açtığımda Murat yanımda yoktu yatakta doğrulup gerindim. Banyodan su sesi gelince duşa girdiğini anlamıştım. Tekrar yatağa uzanıp iki gün sonraki nikahımız için hayaller kurmaya başladım. Banyodan çıktığında belindeki havlu ve kaslarındaki su damlaları vücudunda parlarken o kadar seksi görünüyordu ki yatağa oturup ' ne zaman uyandın?' deyip göz kırptı. Gözlerimi vücudundaki su damlalarından çekmeden biraz önce dedim. Ayağa kalkıp saçlarını havluyla kurularken aynadan bana bakıyordu. Dikkatimi dağıtmak için yataktan kalkıp gardırobumdan kıyafet bakmaya başladım. Arkadan belime sarılıp boynumu öptğü an tüm tüylerimi havaya dikecek kadar bedenimi ürpertti. Üzerine atlamamak için kendimi zor tutuyordum. 'Ne yapıyorsun?' diye kulağıma fısıldayınaca derin bir nefes alıp dengemi sağladım ve 'giyecek bir şeyler bakıyorum' dedim. Ellerini belimden çözüp 'Sibel sadece nikaha gelecek sonra dediklerim aynen geçerli' derken yüzüme baktı. Tahmin ettiğim gibi sadece nikay için izin vermişti. Başımı eğip biliyorum dedim. Aşağı indiğimde annemler kahvaltısını bitirip çıkmaya hazırlanıyorlardı. İkisinide öpüp yolcu ettikten sonra bahçeye çıktım. Annemle evle ilgili konuşamamıştık. Hatırlatırsam yine üzülür mü diye düşünürken Murat yanağıma öpücük kondurup masaya oturdu. Kahvaltımızı yapıp işin yolunu tuttuk. İşe gider gitmez Sibel'i aramak için sabırsızlanıyordum. Ofise çıktığımızda Yasemin herzaman ki gibi aynı yerinde durup Murat'ın çantasını aldı. İkimize de hoş geldiniz dedikten sonra Murat yine tüm İngiliz soğuk duruşuyla Yasemin'e sabah direktiflerini verdi. Odama girerken 'kahve söyle geliyorum' dedi. tamam deyip hızla mutfağı arayarak kahvelerimizi söyledim. Masama oturup bilgisayarı açtım ama kendimi işe veremedim çünkü iki gün sonra evleniyordum. Rüyada gibiydim sanki. Murat'la evlenmek hayattaki en büyük dileğimdi ve gerçekleşiyordu. Murat elinde broşürle içeri girip karşımdaki sandalyeye oturdu. Bir yandan inceleyip bir yandan da 'balayına nereye gidelim?' diye sordu. Aslında hiçbir yere gitmek istemiyordum' bir yere gitmemiz şart mı? evde olalım' dedim. Bacak bacak üstüne atıp 'olur' deyip güldü. Kahvelerimizi içerken Murat nikahla ilgili süprizlerinin olduğunu anlatıp ne kadar ısrar etsemse söylemeyeceğim diyordu. Yasemin kapıyı vurup 'Murat bey babanız arıyor' deyince Murat buz gibi soğuk bakışlarıyla 'buraya bağla' dedi. Telefonun çalmasıyla açıp ıngilizce konuşmaya başladı. gözleri çakmak çakmak sinirle yumruğunu sıkıp telefonu kapattıktan sonra odama geçiyorum deyip ayağa kalktı. Sessizce arkasından öylece baktım. Neden bu kadar sinirlenmişti ki? Öğlene kadar odadan çıkmadım çünkü Murat sinirliyken onu görmek intihar gibi bir şeydi. Suat odama gelip 'Murat yemeğe çıkalım diyor' dedi çantamı alıp yanına gittiğimde telefonda konuşuyordu ve hala sinirliydi. Sessizce sandalyeye oturup konuşmasının bitmesini bekledim. Telefonu kapatıp 'hadi çıkalım' dedi. yemeğimizi sessizce yeyip ofise döndüğümüzde odasına girip kapıyı çarptı. Ortalarda görünmemek için hemen odama gidip kapıyı kapattım. akşama kadar Murat'ı görmemek ızdırap gibiydi. Çıkış saatimiz geldiğinde kapısına vurup içeri girdim. Koltuğunda oturup başını arkasına yaslamış manzarayı seyrediyordu. Sandalyeye oturup hiç konuşmadan onu izledim. yüz hatları sanki yağlı boya ile yapılmış gibi kusursuzdu ve bu adam iki gün sonra benim kocam olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toprak ve Ateş (+18)
RomanceMurat sinirle balkonun kapısını açmaya çalışıp kilitlediğimi anlayınca 'aç kapıyı yoksa kırarım' diye bağırdı. sakince telefonu yatağa bırakıp tişörtümü ve sütyenimi çıkardım. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan eşofmanımı ve külotumu da ayaklarımın ucu...