Arabaya bindiğimde yola çıkmayı beklemiyordum. Ne zeka ama! Nereye gittiğimizi sorduğumda sevdiğin yer diyerek geçiştirdi. İlk önce nasıl bir bela çıkacak düşüncesine kapılsam da yollar bana tanıdık gelmeye başlamıştı. Yanlış tahmin etmiyorsam bizim için aldığı evimize götürüyordu. Çitflik evini özlemiştim. Ama burada ne işimiz vardı bizim? Kafamda bir sürü düşünce vardı ve bu beni çıldırtmak üzereydi. Sakin gibi görünsem de ürpermeye başlamıştım bu durumdan.
Eve geldiğimizde her şey yerli yerindeydi. Burayı beraber döşemiştik. Havasında bile anılarımız kokuyordu sanki. Amacı canımı yakmaksa tam notla geçti bu sınavı. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Burada çok güzel zamanlarımız olmuştu. Şehire çok uzak değildi ama hafta sonları ve tatillerde kalmamıza rağmen dolu dolu yaşadığımız günler var bu evin içinde.
Evi köşe bucak inceledikten sonra sessizliği bozan ben oldum.
- Derdin ne senin?
+ Ağlatmak için getirmemiştim seni buraya.
- Hadi ama! Buraya bilerek getirdin. İkimizde biliyoruz.
- Özlediğini düşünmüştüm.
Buradan nefret ediyorum, diye inkar etsem de gerçekten özlemiştim. İkili koltuğa oturdu ve yanına oturmamı işaret etti. Karşıdaki tekli koltuğa oturmayı tercih ettim. Çantamdan peçete çıkarıp gözyaşlarımı sildim. Kendimi toparlamaya çalışarak ne konuşmak istediğini sordum.
- O, yani Harry. Sence doğru bir tercih mi?
+ Bu seni ilgilendiriyor mu? Beni aldatan birisinden bunu duymak çok trajik.
- Bana bunu hatırlatıp durma. Bunun için pişman olduğumu görmüyor musun?
+ O haltı yemeden önce düşünecektin. Bu saatten sonra o kızla evlensen umurumda olmaz.
- Onunla görüşmüyorum.
+ Yakışıyordunuz.
- Biz iyi arkadaştık Jess. Bu kadar duygusuz olma.
+ Geçmiş konuları açmak için mi getirdin beni buraya?
- Seni Harry konusunda uyarmak istiyorum.
Onu yargılamanı dinlemek istemiyorum, dedim ve gitmek için toparlandım. Hızlıca yanıma gelip koludan tuttu.
- Onun çapkın birisi olduğunu benden iyi biliyorsun. Ona nasıl güveniyorsun? Seni üzecek birisine bu kadar kapılman doğru mu? Jess, her şeye yeniden başlayalım. O erkek sürtüğünden daha güvenilir birisiyim. Onun için bizi mi yok edeceksin?
Kolumu feci kavramasaydı midesine güzel bir yuruk atabilrdim ama konuşmakla yetindim. Belki daha sonra okulun bahçesinde onun suratını dağıtacak bir kaç hareket uygulardım.
- Ağzından çıkanı kulağın duysun. Sen kim oluyorsunki onun için böyle konuşuyorsun. Harry'i takip ettiğim ve sevgilim olduğu kadarıyla tanıyorum ve inan bana o sevdiğini üzecek birisi değil. Kadınlara nasıl davranması gerektiğini bildiği için mi çapkın oluyor yani.
+ Jess...
- Yeter! Biz diye bir şey yok ve Harry senden bin kat daha fazla güvenilir birisi.
Kolumu daha da sıkmaya başlamıştı. Tanrım, kolum kırılacaktı resmen. Kolumu bıraktı ama beni yetere fırlatması hiç iyi olmadı. Kalkmaya çalışırken bir anda üstümde buldum.
- Seni çok özledim Jess.
+ Bırak beni pislik.
Yere çivilenmiş gibiydim ve boynumu öpmeye başlamıştı. Sömürmek desem daha doğru olur. Buna izin veremezdim. Kendimi bir şeyler yapmak için zorluyordum ama kıpırdayamıyordum. Elleri vücudumda geziyordu. Sinir felci geçiriyordum resmen. Yalvarırım bırak beni, diye ağlıyordum. Gözlerime baktı.
- Ağlama sevgilim, sende beni istiyorsun. Sadece kafan karışık.
- Bırak, n'olursun bırak. Justin, seni sevmi...
Lafımı bitirmeden dudaklarıma yapıştı. Elimden hiç bir şey gelmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesadüfler
FanfictionNina Agdal ve Harry Styles ile ilgili güzel bir hikaye. İyi okumalar :) NOT: Vote yapmayı unutmayın :)