34.Bölüm

21 4 0
                                    

BİR GÜN GERÇEĞİNİ DE GÖRECEKSİN. BU SEFER BENİM ELİMDE VE SANA DOĞRU TUTULMUŞ OLARAK.

Başıma kaynar sular dökülmüş gibi oldum. Nasıl bir belaya bulaşmıştım ben. İşte şimdi hapı yutmuştum. Bu beladan bir şekilde kurtulmam lazımdı ama nasıl yapacaksam tek başıma halletmem gerekiyordu. Öncelikle çakmağı ve notu eskisi gibi yerleştirdim ve kitabı alıp odama gittim. Onu masamın çekmecesine koyduğumda kafamdan nasıl öleceğimi düşünerek çekmeceye bakıyordum.

- Jessica!

+ Evet!

- Harry geldi.

Jen'nin çağırması üzerine aşağıya indim. Hazz elinde çiçeklerle kapının önünde beni bekliyordu. Dudağı mı patlamıştı onun? Koşarak yanına gittim. "Hazz. Noldu dudağına?" dedim. "Küçük bir kaza geçirdim." dedi. Bir an yoksa rüyamın gerçek mi olduğunu düşünüp endişeyle ona baktım. "Bana dehşetle bakma! Ben iyiyim." dedi. "Nasıl oldu bu?" dedim ama umarım benim yüzümden olmamıştır diye düşünerek telaşlanma hissine çoktan kapılmıştım. "Küçük bir uçuk vakası. Bir kaç gün öpüşememek sorun olmaz değil mi?" dedi. İç geçirip uzun bir nefes verdim. Olmayacağını söyleyim ona sarıldım.

Akşam yemeğini hep beraber bizim evde yedik. Harry bana yaptığı yemeği bu sefer arkadaşlarımız ve abim için yapmıştı. Yemekten sonra herkes içeriye oturmaya geçtiler. Niall, Jen, ben ve Harry kalmıştık mutfakta. Harry Jen'e kendisinin bana yardım edebileceğini, Niall ile içeriye gidebileceğini söyledi. Niall Harry'e göz kırparak güldü ve Jen'i centilmenlere yakışır şekilde içeriye götürdü. Mutfakta ikimiz kalmıştık ve masayı beraber topladık. Bulaşıkları yıkamayı o, durulamasını ben yapacak şekilde görev dağılımı yaptık. Umarım iyi yıkar diye düşünüp kendi kendime güldüm.

- Ne oldu?

+ Hiç.

- Bugün seni gülerek görmemiştim. Her ne olduysa iyiki olmuş.

+ Sana gülüyordum.

- Komik olan ne?

+ Hazz, sen benim en büyük mutluluk kaynağımsın sevgilim. Beni sevdiğin için her güne ne kadar şanslı olduğumu söylerek uyanıyorum. Beni bırakman ise en büyük korkum.

- Sevgilim! Sen iyi misin? Bugün kötü görünüyordun ve fark etmemiş değildim.

+ Sen bana 'sevgilim' diye seslendikten sonra hala nasıl kötü olabilirimki.

- Bulaşıktan sonra bence yanlız kalacağımız bir yerlere gitmeliyiz.

+ Bence evdekilerle olsak daha iyi olur bayım.

- Daha fazla kız olsaydı evet diyebilirdim.

+ Hazz!

- Sinirlenince çok güzel oluyorsun sevgilim.

Geç saatlere kadar oturup çocukların anlattıklarına gülüyorduk. Abim gerçekten bu çocukları sevmişti. Ama Harry'e karşı tututmunun ne derece olduğunu hala çözememiştim. Bunu sormaya çekiniyordum. Olumsuz cevap almaya hazır değildim. Bu geceyi güzel bitirmiştik ve aklıma hiçbir kötü düşünce getirmek istemiyordum. Ama Justin meselesinden dolayı içimde hala küçük bir korku  vardı. Penceremden Harry'le tekrar vedalaşıp yatağıma dönecekken kapıda abimin beni izlediğini fark ettim.

- Sabah yola erken çıkacağım.

+ Bu kadar çabuk mu gidiyorsun?

- Benim de okulum var Jessi.

+ Haklısın ama bir gün daha kalabilirsin.

- Hayır. Buna gerek yok. Burda kalmayı eskisi kadar sevmiyorum.

+ Israr etmek istemiyorum ama kalmandan yanayım.

- Nasıl olsa burada uzun süre kalmayacağım. Hadi beraber uzanalım şu yatağa, gitmeden seninle konuşmak istiyorum.

Tabii, dedim ve yatağa uzandım ve ona yer açtım. Ne hakkında konuşacağını tahmin edebiliyordum ama söze kitabı neden önemsediğimle başlamıştı. Bunu beklemiyordum. O kitabı benim yolladığım halde neden tekrar istediğimi sordu. Şaşkınlıktan bayılsam yeridir. Kendimi sakileştirmeye çalıştım. Demek kitabı ben yollamışım gibi yapmış. Kafamdan hemen yalan uydurmaya çalıştım.

- O kitabı Justin almıştı.

+ O zaman yakman gerekmez mi?

- Biz sadece ayrıldık. Ama hala arkadaşız.

+ Ondan haberin var mı?

- Eskisi kadar umurumda olmadığı için çok bir şey bilmiyorum.

+ Ters giden bir şeyler olmadığına emin misin?

- Evet. Sen kitabı okumuş muydun? Kitabın içine göz gezdirdin mi?

+ Kitap okumayı ikimiz de sevmeyiz. Aldığım gibi çantama attım ve bir daha elimi bile sürmedim. Sen ne zamandan beri kitap düşkünü oldun?

- Bazen dikkat dağıtmak için iyi oluyor.

+ Çıkar bakalım ağzındaki baklayı.

- Gerçekten bir şey yok.

+ Emin misin?

"Rahat olabilirsin kas yığını, ben iyiyim." dedim ve ona sarılarak göğsüne yaslandım. Abimin kolları Harry'nin kollarından bile daha çok güven veriyordu ve böyle hissetmenin her zaman hoşuma gidecek olduğunu yeniden anladım. İçimdeki korkuyu biraz olsun atlatabilmiştim.

TesadüflerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin