Dünkü güzel gecenin keyfini doyasıya yaşamak varken yine okul oldu keyfimi bozan. Sıra arkadaşım Lily de dün akşamki özel davetlilerimdendi ve derste bile bu konu hakkanıda konuşamadan edemiyorduk. Öğretmenimiz Bayan Rosse muhabbet keyfimizi fark edip bize doğru yaklaşıyordu. Biraz disiplinli bir kadındı. Bu yüzden kollarımızdaki bilekliği saklamak için Lily'i uyardım. "Lily, bileklikleri sakla çabuk." dedim. Gömleğinin içine saklamaya çalıştı ama bilekliklerinin büyük olduğu için gömleğine girmediğini söyledi. Sinirimden gülmeye başlamıştım ama krize dönüşmeden hemen sustum. "Susun artık ve önünüzdeki kitapla ilgilenin!" diye bizi ikaz etti. Bayan Rosse bu seferlik bizi bu kadarıyla bıraktığı için ikimizde Tanrı'ya şükretmeliydik. İkimizde süt dökmüş kediye dönmüştük sanki. Etrafa mal gibi bakınıyorduk.
Lily benim için sadece sıra arkadaşı değildi. Abimle okuluma kayıt yaptırmam için beraber gittiğimizde Lily ile okul müdürünün ofisinde rastlaşmıştık ve abimle aralarında o günden başlayan güzel bir ilişkileri olmuştu. Abim bu yüzden sık sık yanıma gelirdi ama mesafelere yenik düşen bir hikaye olmasına engel olamamışlardı. İkisi de o ayrılıktan sonra bir daha hiçbir ilişkileri olmamıştı. Okul çıkışından evime yürüyene kadar ikisini düşündüm. Lily ile sıra arkadaşıydım ama uzun zamandan beri bugünkü kadar çok laflamamıştık. Ayrıldıklarında başka sıraya oturmamı ikimiz için de kabalık olarak görmüştüm ama yavaş yavaş araya mesafe koymanın daha iyi olacağını düşünerek hareket etmekten kendimi alamadım. Bu davranışımı anlayışla karşılamıştı ve buna saygı duymakla karşılık vermişti.
Harry'i sokakta gördüm. Ama etrafını çevreleyen hayranlarından beni fark edemedi. Bu aklıma güzel bir fikir getirmişti. Yol üstünde bir kostüm evi vardı ve hemen ordan örümcek adam maskesi aldım. Sonra Harry'nin arkasından yetişmek için koştum. Maskeyi takarak koşmak ve hayranların arasından geçmek zor olmuştu ama koşarak ona sarılabilmeyi başarmıştım. "Lütfen bir imza Bay Styles." diye bağırdım. Beni gördü ve bakışları daha önce tam tersini yaşadığımız günü hatırlattı. O bakışlarıyla "Tabii." dedi. Sesi zorla konuşturulan utangaç çocuklarınki gibi çıkmıştı. Sonra "Fotoğraf çektirebilir miyiz?" diye sordum. Bu halde mi, dedi. Ne varmış halimde, dedim. Şu an o kadar komik bakıyorduki, bu yüz ifadesini çekip çerçeveletebilirdim. Örümcek Adam maskeli bir kızla olduğunu umursamamaya çalışarak poz vermesi onun için zor olmuştur diye düşündüm. Fotoğraf çekindikten sonra hemen oradan uzaklaştım. Arkamı döndüğümde bana bakmasıysa yaşanmaya değer güzel anlardan olmuştu.
Akşam Harry yemek için bize gelmişti. Beraber pizza yedik. Jen de bizimle beraberdi ve bugünkü manyaklığımı ona da anlatmıştım. Harry birden heyecanlı bir şekilde "Sana anlatmam gereken bir şey var Jessi." dedi. Jen ile birbirimize sinsi bakışlarımızı attık. Konunun ne olacağını ikimiz de tahmin edebiliyorduk.
- Biliyor musun, bugün örümcek adam maskeli bir hayranla fotoğraf çektirdim.
+ Sahi mi?
- Evet ve seninle maske takarak buluştuğumuz günü hatırladım.
Bense gülerek yanından kalkıp masadaki telefonumu aldım. Harry meraklı bakışlarla ne olduğunu kavramaya çalışıyordu. "Hayranın güzel çıkmış Hazz." dedim ve telefonumdan resmimizi gösterdim. Onun şaşkın hallerini görmek gibisi yoktu.
- O kız...
+ Tam karşında duruyor bayım.
- Bu nasıl aklıma gelmez, sen olduğunu nasıl anlayamam.
"O kadar hayran arasından beni fark etmen pek mümkün olmazdı zaten Harold." dedim ve yanına oturarak gülmeye devam ettim. "Yaramaz çocuk gibisin." diyerek sol koluyla başımı alıp göğsüne yapıştırdı. Kafamı ona bakmak için göğsünden ayırdım ve gözlerine bakarak "Her zaman siz böyle çılgınlıklar yapacak değilsiniz Bay Styles." dedim. Kulağıma eğilip "Bunun cezası mutlaka olacak." diye fısıldayarak karşılık verdi. Yeri geldiğinde ondan daha deli olduğumu hala öğrenememesi onun için ne derece iyi bir durum, bilemiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesadüfler
FanfictionNina Agdal ve Harry Styles ile ilgili güzel bir hikaye. İyi okumalar :) NOT: Vote yapmayı unutmayın :)