- Evde hiçbir şey kalmamış.
+ Karnım aç ve markete gitmek zorundayız. Ama gitmeye fena halde üşeniyorum.
Her ne kadar üşenmekten öldüğüm anlardan olsa da o markete gittik. Lily yemek yapmak yerine hazır yemek almayı seven bir kızdı. Hala bu özelliğini kaybetmemesine şaşırdığım kadar duygulanmıştım da. Okul çıkışı beraber çalışmak istedi ve dünden razı birisi olarak hemen kabul etmiştim. Marketin yolunu tutarken bana laf atmadan da edemiyordu.
- Artık ünlü bir kızsın, benimle de konuşmazsın.
+ Ünlü olan ben değilim ama sevgilim için bunu inkar etmek aptalca olur.
- Güzel bir kızsın canım, senin de peşini bırakmazlar.
+ Ünlü olmak gibi bir düşüncem olsaydı onunla çıkmadan önce olurdum.
- Yine kendinden çok eminsin.
Sende yine çok dalgacısın, dedim Bir an sessizlik oldu ve Lily beklediğim bir soru sorarak bu sessizliği bozdu.
- Abin nasıl?
+ İyi.
- Bir sorun yok değil mi?
+ Hayır, o çok iyi.
- Hayatında başka birisi var mı?
+ Hayır.
- Neden? İsterse güzel bir kızla çıkabileceğini o da biliyor.
+ Siz severek ayrıldınız ve abim için yılların geçmesi önemi değil. Onu unutmanı beklemiyorum ama belki de yeni bir ilişkiye başlamanız ikiniz için de daha iyi olur.
Lily hiçbir şey söylemedi. Gözlerinin dolduğunu görmekse patavatsızlığımın karşılığı olmuştu. "Özür dilerim, Lily. Bu konuda konuşmamam gerekirdi." dedim. Üzgün bir sesle "Önemli değil, Jessi." dedi sadece. Konuyu değiştirmek için başka bir şeyler düşündüm ve anahtarını almadığını yeni fark ettim.
- Anahtarını neden almadın?
+ Gerek yokki.
- Ne?
+ O kapıyı bir tahta kaşıkla bile açabiliriz.
"Dikkat et, Liam bize kızabilir." dedim gülerek. Espirimi anlamış olan Lily "O zaman çatalla açarız." karşılığını verdi. Bu soğuk espirilerimizin ne kadar itici olduğuna aldırmadan kendi kendimize yolun ortasında gülmeye başlamıştık.
Eve geldiğimde Jen yine yoktu. Lily ile hem eğlenmek hem de çalışmak beni yormuştu. Kendimi yatağıma bir çuvalmışım gibi attım ve attığım yerde uyuklamaya başlıyorken kapı çaldı. Eğer Jen ise onun gırtlağına yapışabilirdim. Ama gelen tahmin ettiğim gibi o değildi.
"Yarın seni annemlerle tanıştırmaya götürüyorum." diye bağıran bir Harold vardı karşımda. Uykudan yeni kalkmış gibi sersemlemiş halimde bunu duymak önce ayılmama sonrada şaşırmaktan olduğum yerde buz kesmeme neden oldu.
- İyi misin sevgilim?
+ İyiyim, iyi olduğumu sanıyorum, iyiyim diye düşünüyorum.
- Gerçekten iyi misin?
+ Annenlerle tanışacağım ve bu yarın olacak. Sende bunu şimdi söylüyorsun.
- Aslında yarın süpriz olarak götürmeyi düşünmüştüm.
+ Sen ne diyorsun Hazz?
- Bu kadar panik yapmazdın.
+ Bu ciddi bir konu Harry.
- Annem insan yemez. Sakin olabilirsin.
+ Evet, çok komik. Ama nedense ben gülemiyorum.
- Her neyse, birlikte yemeğe çıkalım mı?
"Annen için hazırlanmakla meşgul olacağım Hazz, üzgünüm." dedim ve kapıyı yüzüne kapattım. Bu buluşmayı bu kadar çabuk ve hızlı beklemiyordum. Umarım ters gidecek bir şey yapmam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesadüfler
FanfictionNina Agdal ve Harry Styles ile ilgili güzel bir hikaye. İyi okumalar :) NOT: Vote yapmayı unutmayın :)