29.Bölüm

21 4 0
                                    

Cumartesi gününün olmamasını hiç bu kadar istememiştim. Ama bazı şeyler bizim isteğimize göre olmuyor ne yazıkki. Bugün cumartesiydi ve benim için yavaş ve gerilimle dolu bekleyişler birazdan sonlanacaktı. Belki de yerini daha kötü şeyler alacaktı. Bunun olmaması için dikkat etmeye çalışacaktım. Bir an önce şu tanışma faslı bitsin ve evime gidip uyuyayım istiyordum.

Kapının önüne geldiğimizde Harry yüzümü ellerinin içine aldı ve alnını alnıma dayayarak sakince beni sakinleştirmek için konuşmaya başladı: "Her şey çok güzel geçecek sevgilim. Annemle tanıştığın an haklı olduğumu anlayacaksın." "Buna inanmak istiyorum." diyebildim. Elimi sıkıca tutup "Hazır mısın?" dedi. "Hadi kaçalım burdan." diyerek muzipçe karşılık verdim. Bu hazır olduğum hissi uyandırmış olmalıydıki hemen kapıyı çaldı. Kapıyı Anne açtı. Tanrım, onu yakından görmek çok güzeldi. Çok güzel bir kadındı ve sıcakkanlıydı. Güler yüzle bize "Hoşgeldiniz, bizde sizi bekliyorduk ve gecikseydiniz yemeğe siz olmadan başlayacaktık." dedi. "Keşke beklemeseydiniz." diye konuşmaya çalıştım. "Hadi içeri geçin çocuklar." dedi.

Yemek çok güzeldi ve başta çekinsem de çabucak alışmıştım. Masayı toplamakta yardım etmek istemiştim. Şimdilik misafir olarak bu evde olduğum için bunu yapmamı söylediler. Gemma Harry'e "Şu sevgilini başımızdan al ve onun yerine sen yardım et." dedi. Gemma gibi bir ablam olsa acaba ne yapardım diye düşündüm ve iç geçirerek masada kalanları toplayan aşkıma gülmeden edemedim. Bir şey yapmamamı onlar istemiş olsa da mahçup bir halde oturmuştum koltuğa. Televizyonda bir reklam vardı ve dikkatimi çeken tek kısmı 'yirmi altı milyon' kelimesi olmuştu. Ben sadece Harry ile çıkan bir kız değildim. Aynı zaman da bir directionerdım ve elimde olmadan Liam aklıma gelmişti. Koca bir kahkaha patlatmamak için elimle ağzımı kapatmak zorunda kaldım. Sakinleşmek için olduğum yeri incelemeye başladım. Bu sırada Anne gelmişti ve beni yanlız bıraktıkları için özür dilediğini söyledi

- Gerçekten önemli değil.

+ Peki. Evimizi nasıl buldun?

- Çok güzel ve sıcak. Kendi evimde gibi hissediyorum.

+ Böyle hissetmen beni mutlu etti. Artık sen de bu evin bir üyesi sayılırsın. Buraya alışman iyi olur.

- Buraya alışmamak mümkün değil zaten. Keşke her zaman burada kalsam.

+ İstediğin zaman gelebilirsin. Harry'nin getirmesini bekleme.

- Daha sık geleceğimden emin olabilirsiniz.

Bu sırada Harry ve Gemma ellerinde tabaklarla geldiler. Gemma elindeki tabaktan birisini annesine verdi. Harry'de tabağın birini bana verdi ve tabağımdaki çikolatalı pastayı yemek için sabırsızlanıyordum. Çikolatalı bütün tatlılara olduğu gibi çikolatalı pastaya da bayılıyordum.

Gecenin sonunda Anne çok ısrar etse de onlarda kalmadık ve yeniden buluşmak sözüyle vedalaştık. Arabaya binerken Harry eve dönmeyeceğimizi söyledi. Beni neyin beklediğini bilmeden arabaya binmiştim ve yolculuğumuz başlamıştı. Karanlıktan nereye gittiğimizi çözememiştim. Henüz kapanmamış bir markete girdik ve alışveriş yaptık. Aslında ben sadece Harry'nin yanında durmaktan başka bir şey yapmıyordum. Her ne alacaksa işleri ona bırakmıştım. Nereye gittiğimizi ve ne gerektiğini bilmiyordum. Sorsam da söylemeyeceğine göre yapacak bir şey yoktu.

Bir yerlerde kalacağımızı anlamıştım ama nereye gittiğimizi anlamamıştım. Arabadan beni kibarca indiren maymuna hala merakla bakıyordum. Ama evi gördüğümde nerede olduğumuzu hatırlamakta gecikmedim.

TesadüflerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin