-Tekiladan Çok Önce-

72 5 0
                                    

Ankara da sıradan bir anadolu lisesi:
Onunla ilk tanıştığımızda lise birdeydim. Okulun ikinci ayında kapıdan içeriye girmişti. Kısacık saçları ile oldukça maskülen bir havası vardı. Bizimkiler arasında kapıdan girdiği an gündem olmayı başarmıştı.

Kız mıydı erkek mi ?

Herkes o gün öğle tenefüsüne kadar son bahislerini oynadıktan sonra sonunda sınıfın kısa çöpü çekeni olarak kendimi onun yanında buldum.

"Merhaba. Bir şey soracağım."

Dedim bana dönüp öylece bakmaya başladı. Ben de o malum soruyu dümdüz yüzüne karşı sordum.

"Kız mısın, erkek mi ?"

Yüzünü kocaman bir gülümseme sardı.

"Kızım veee adım da Janset. "

Dedi elini uzatıp.

"Merhaba. Ben de Arda."

Dedim ve elini sıktım. Kızla o şekilde muhabbete girerken yanına kuruldum ve 4 yılımı o sırada geçirdim. Bu kız bir şekilde en yakın arkadaşlarım...

Ada: Öhö öhö ayıp oluyor ama...
Ben: Özür dilerim değiştiriyorum

Bu kız bir şekilde en yakın arkadaşlarımdan biri olmuşken günlerimiz sürekli birlikte geçiyordu. Üç yıl içinde değişen tek şey onun uzayan saçları ve benim de uzayan boyumdu. Şimdi söylediğim gibi hikayemizi lise 9. sınıftan ileriye 12.sınıfa saralım ve tüm hikayeyi tam anlamıyla kafanizda oturtabilmeniz için sizi biraz başka bir zihnin içine ışınlayalım.

Janset

Ankara da Janset'in evinde (çoğunlukla mutfakta)

"Sana bir süprizle geliyorum bebeğim?"
"Harika. Hızlı gel de başka birşey istemiyorum"

Dedim. Meraktan içim içimi yiyordu. Nasıl ayrıldıkları hakkında ağzını bıçak açmamıştı telefondayken. Umarım iyidir diye düşündüm. Tamam belki o Reyna'ydı kimseye kesinlikle bağlanmayan havalı tiplerdendi. Yine de 6 aylık bir ilişki bitirmek onun içinde kolay olmamalı diye düşünüyordum. Dolaptan şarabı çıkartıp havalanması için mantarını çıkardım. Kadehleri tezgaha koyduğum anda kapı çaldı. Görüntülü diyafonun önünde elinde kocaman bir torbaya 32 diş gülümsüyordu. Gülerek kapıyı açtım. Koşar adım apartmanın içinde merdivenleri çıktığını duyuyordum. Eve girdiği an ayakkabılarını çıkarıp liva poşetini kollarıma bıraktı. Oldukça keyifli görünüyordu.

"Ben önce bir tuvalete giriyorum."

Dedi poseti mutfağa götürdüm ve içindekileri çıkardım. Iki tane karton liva kutusunu tezgaha koydum ve kutularla bakışmaya başladım. Pastanelerin kutuları 85 yerinden bantlamakarindan gerçekten nefret ediyordum.

Arda: Evet ediyorsun.
Ben: Burası benim zihnim lütfen sıranı bekle.
Arda: Yine de nefret ediyorsun.
Reyna:Evet ediyor.
Ben: Çıkın gidin şuradan. Görürsünüz ben de sizin zihninizi böyle istila edicem.
Arda: Tamam gidiyoruz.
Reyna:Gittik.
Doğa: Ne oldu kaçırdım galiba.
Ada: Neden buradayız.
Ben: Değilsiniz. Çıkın şuradan.
Doğa: Yanlış zamanlama mi ? Tamam gidiyorum.
Ada Pasta kutusu mu yine ?
Ben: Evet. Şimdi çıkar misin ?
Ada: Tamam sinirlenme de şu bıçağı eline al.

Bir bıçak alıp bütün bantlarını kestikten sonra kutuyu açtım. Mükemmel şekilde hazırlanmış üç tane çilekli milföy pasta altın değerindeymişcesine kutunun içinde bana bakarken özenle onları tabağa taşıdım. Sıra ikinci kutuya gelmişti. O kutuyu da bıçakla açtım ve içindeki eklerleri tabağa aldım. Reyna mutfağa gelip tek hamlede tezgahin üzerine oturuverdi.

TekilaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin