-Olimppa 1.Bölüm-

10 2 4
                                    

Melis

"Uyanma vakti küçük uykucu."

Dedi dışarıdan gelen ses. Benim için dünyadaki en huzur verici ses bu olabilirdi. Ne kadar uyandırılmaktan nefret etsem de.

Gözlerimi açtığımda ona baktım. Yatağımın başında bana bakıyordu.

"Hadi, hadii. Bu gün okulun ilk günü. Eee nasıl olmuşum ?"

Diye sordu. Üzerinde koyu renk yırtık bir kot pantolon vardı. Fazlasıyla yırtıktı. Onun üzerinde ise dümdüz siyah askılı bir buluz ve nefti kolsuz salaş bir yelek vardı. Bu normalde zengin olmadan önce de giydiği, normal bir kombindi.

"Harika görünüyorsun."
"Sıra sende."

Dedi üzerime birkaç parça kıyafet atıp yanağımdan öptü ve odadan çıktı.

"O harika bir varlık."

Dedi Bennu Janset'in arkasından bakarken.

"Evet. Öyledir. Hadi gidip hazırlan. "
"Pekihala işte gidiyorum."

Dedi ranzadan aşağıya atlarken.

"Bu arada Janset'e tacını takması gerektiğini söyler misin ? Bir de benim tacımı da getirirsen harika olur."
"Nasıl istersen patron."

Dedi odadan çıkarken. Bennu coşkulu ve fazlasıyla kibirli bir çocuktu. Tabi bu bizim ilişkimiz için geçerli değildi. Bana saygı duyuyordu bu da kibirinin üzerine bir kapak kapatıyordu. İlişkimizin taşlarını bu kapağın üzerine koyuyorduk. Şimdiye kadar oldukça iyi gidiyordu. Espiritüel bir insandı. Biraz boş kafalı olsa da onu seviyordum. Kan bağı yüzünden olmalıydı. Janset'in yüzüme fırlattığı kıyafetlere baktım. Açık renkli ve en az onunki kadar yırtık bir kot pantolon ve gri dümdüz bir crop-top getirmişti. Ben giyindikten sonra Bennu sanki bunu bekliyormuş gibi içeriye girdi.

"Al bakalım."

Dedi tacı başıma yerleştirirken. Günlük kiyafetlerle biraz garip duruyordu. Yine de bu nerden geldiğimizi anlatmanın bir yoluydu. Ayrıca sembollerden ayrılmanın da.

Trendeki odamızdan çıktığımızda mor bölme bomboştu. Çıkmış olmalılardı. Bennu ile trenden dışarıya çıktık. Burası efsanevi bir yerdi.

Gökyüzünde iki tane güneş vardı. Birisi güneyde birisi batıda duruyordu. Gökyüzü ise resmen bir mavi karmaşasıydı. Sanki sabahları görünen kuzey ışıkları bütün gökyüzünü kaplanmıştı ama tek renk maviydi. Hayatım boyunca burayı duyarak yaşamıştım ama bu kadar güzel  olması mümkü müydü ?

"Çocuklar trende yapılan taramaya göre içeride kimse kalmamış. Hepinizin hazırsanız yola çıkalım."

Dedi öndeki genç çocuk. Ten rengi fazlasıyla beyazdı. Mavi saçlı sıska bir çocuktu. Gözlerinin altında mavi parıltılar vardı. Grupça onu izleyerek tren istasyonundan dışarıya çıktık.

"Olimppa ya hoşgeldiniz."

Dedi eliyle bize bütün şehiri göstererek. Tren yüksekte olmalıydı ki bütün şehiri görebiliyorduk. Ortasında dev bir göl olan bir şehirdi. Yukarıdan bakıldığında görünen tek şey renk cümbüşü ve göldü.

"Lütfen eşyalarınızı arabaya yerleştirin."

Dedi üstü açık iki katlı otobüsü göstererek. İngilteredeki tur otobüslerinin parlak turuncusu gibi görünüyordu. Bizimkiler arabaya doğru resmen koşturan ilk kişiler oldular. Eh ne olursak olalım öncelikle türktük. Onlar eşyaları yerleştirirken aşağıdaki bütün o renk curcunasını izlemeye devam ettim.

TekilaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin