Okula gitmeden önce Melis'in getirdiği harika sigaradan içmiş ve etrafta biraz daha dolaşmıştık. Ardından arabaya binip okula gitmiştik. Okul binası üzerine gün batımı inmiş gibiydi. Gün batımının renklerine profesyonelce boyanmış binaya girerken kolumun içinde bir batma hissettim.
"Evet hepiniz Olimppa Spectre' ye hoşgeldiniz. Az önce hissettiğiniz batma hissi sizin ilk enjeksiyonunuz oluyor. Enjeksiyon odaklanmanızı ve öğrenmenizi kolaylaştıracak şekilde tasarlandı. Tabi yan etkileri olarak halisülasyon, vücut-beyin arasındaki kordinasyon bozukluğu gibi şeyler var."
"Ne yani bize kokain mi verdiniz? "
Diye bağırdı Ada. Herkes hep bir ağızdan gülerken Osteri'de gülüyordu.
"Evet. Yani içinde bir kaç tane daha bileşen var tabi."
Dedi kahkahalar dinlerken içime birisi izin almadan kokain enjekte ettiği için rahatsızdım. Bu başka şeyler de enjekte edebileceklerini göstergrsiydi.
"Bu ilk enjeksiyonunuz ve neredeyse akşam olduğundan dersleriniz bu gün başlamıyor. Elinizdeki ekranlardan yatakhanelerinizi bulabilirsiniz. Önemli bildirimlerinizi yine çiplerinizden alacaksınız ki buna yemek saatleri de dahil. Şimdi gidin ve yeni evlerinize yerleşin."
Dedi ve kalabalıktan uzaklaştı. Doğa elindeki ekranı açarken ben el arabasını ittirmek gibi önemli işlerle meşguldüm.
"Odamız sanırım şu siyah mor işlemeli dev logar kapağının arkasında."
Dedi Doğa. Arabayı ittirirken yan yana duran çok fazla dev logar kapağı olduğunu fark ettim. Oldukça büyük ve ağır duruyorlardı. Kapının (yani aslında kapak olan kapının) önüne geldiğimizde çiplerimiz eror vermeye başladı.
'Lütfen çipinizi kapıya okutunuz'
Ellerimiz yeşil olarak patlayıp sönerken Doğa kolunu okuttu ve kapak yavaşça kendi ağırlığında açıldı. Doğa okutuktan sonra parlama bitmişti. Hep birlikte içeriye girip etrafa baktık. Burası dev gibiydi. İçerisi korktuğum gibi mor değildi. Mor güzel bir renkti ama bir ev için fazla iç karartıcı olurdu. Her şey beyazdı. Dev bir tablo dışında. Üzerinde hiç bir şey olmayan ve televizyonun karşısında duran dev tablo simsiyahtı.
"Bu çok güzel. "
Dedi Janset tabloya bakarken. Dümdüz siyaha boyanmış bir tabloydu sadece.
"Bu mu ? Dümdüz ve siyah. Nesi güzel ?"
"Şey... Sadece bomboş bilmem garip bir şekilde huzur verici."Dedi. Beni sadece rahatsız ediyordu. Doğa biraz tabloya baktıktan sonra omuz silkti ve birkaç tane bavul alıp ortadan kayboldu. Ada da Doğayı izlerken ben de arabayı bırakıp Sef le beraber bavullarımı yüklendim ve odamı aramaya başladım. Herkesin odasının kapısında isimleri yazıyordu. Janset - Tut, Melis- Bennu ve işte Sef-Arda. Yan odadanın kapısının üzerine ise Neith ile Reyna'nın ismi yazıyordu. Ne olurdu sanki bu koridorda olmasalardı ?
Neith
Kraliçe Janset ve Tut beni korkutuyorlardı. O gece belki kimsenin görmediği bir şeyi gördüğüme emindim. Seremoni gecesinde kraliçenin gözlerinden kanlar akmaya başladığı sırada gözleri simsiyah olmuştu. Tıpkı duvarda asılı olan tablo gibiydi. Siyah ve sonsuz. Ardından o yılan gözleri. Onları güvenilmez yapan birşeyler vardı sanki. Güvenilmez ve korkutucu. Onları vahşi yapan birşeyler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tekila
Fantasy1 shot tekilanın bir vücuda verebileceği zararları biliyor musunuz ? Şahsen ben bilmiyorum. Yine de bu konuda öğrendiğim tek şey 6 shot tekilanın bir insanın hayatını nasıl değiştirebileceği. Nereden mi biliyorum ? Yaşayarak öğrendim. Hayatımı değiş...