-Geçmişin Ve Geleceğin Hikayesi-

29 4 0
                                    

"Bu babamla ilgili bir olay. "
"Nasıl yani Salih amca aslında para babasımıymış ?"

Dedi Ada.

"Hayır. Öz babam değilmiş yani."
"Sen ciddi misin ?"

Dedi Doğa. Sırayla herkesin kalbine iniyordu sanki.

"Bölmeyin de anlatsın."
Diye atıldı Reyna. Ardından gelen kısa süreli sessizlikten sonra Janset konuşmaya devam etti.

"İki sene önde öğrendim ve aramaya başladım. Ben ararken sanırım o da beni arıyordu. Yani doğrusu onun için başkaları arıyordu. Öğrendiğim sene vefat etmiş ve bana bütün bu parayı bırakmış. Beni Melis buldu. Tabi paradan önemli şeyler de bırakmış. "
"Ne bırakmış ?"
"İşte bu hoşunuza gitmeyecek bölüm."

Dedi Janset. Melis hepimizin bardağını doldurdu daha neler çıkabilirdi acaba ? İçtikten sonra Janset'e döndüm.

"Bir çeşit idealoji ve yanında da tarikatı."
"Ne tür bir tarikat. Ne idealojisi?"
"Basit bir ideoloji. Koru."
"Neyi koruyorsunuz ki?"

Diye sordum. Çok saçmaydı.

"Hani filmlerde olur ya. Kız birinin vampir olduğunu öğrenir ve bir anda hayatı vampirler ve insanlar olarak görmeye başlar. Bunun gibi birşey olucak söyleyeceklerim. Duymak istediğinize emin misiniz ?"
"Evet ben eminim."

Dedim.

"Ben de"

Dedi Reyna. Doğa ve Ada ise sadece başıyla onaylamakla yetindi.

"Bu felsefe taşı ile ilgili."
"Harry Potter daki mi ?"
"Saçmalamayın...Yani sayılır. Dokunduğu her şeyi altına çeviren ve sonsuz yasam veren."
"Baban neden ölmüş ki o zaman. Tarikatın başı ona kullanma izni falan mı vermemiş ?"

Dedi Ada. İçki içmek onu bu konuda bile boş ağızlı yapabiliyordu demek ki.

"Babası tarikatın başıydı. Taşın sahibi. Eğer çocuğu olmasaydı önümüzdeki 9000 yıl boyunca yaşayabilirdi ama yazılmamış kurallar var. Çocuk 16 yaşına geldiğinde koruyucu kül olur taş geri gelir. Yani en azından geri gelmeliydi. Tek parça halinde."

Dedi Melis. Bizi mi trolluyorlardı acaba. Öyle görünmüyordu. İkisi de çok ciddi görünüyordu.

"Kaç parça geldi ki ?"
"6"

Dedi Janset. Koruyucunun 6 çocuğu daha olma ihtimali yok. Yine de anlattıklarına göre taş 13 parçaya kadar bölünebiliyormuş. Tek parça olması demek sahibe ait olması ölüyormuş. İki parça koruyucu ve aşkına. Üç parça  doğum yaşam ve ölüm anlamına geliyor. Yani koruyucuya ölümsüzlük vermiyor. Dört parça aile demek. Anne baba ve iki çocuğu. Beş parça tarikatın bes üyesine dağıtılmalıdır. Altı parça ise arkadaşlık demek.

"İçimize taş mı yerleştireceksiniz ?"
"Ölümsüz mü olacağız?"
"Dokunduğumuz her şey altına mı dönüşecek?"
"Hem evet, hem de hayır. Taş büyük bir sorumluluk. Eğitilmek zorundasınız."
"Ne konuda?"
"Kendinizi savunmak zorundasınız."
"Kime karşı ?"
"O taş için ruhunu bile satacak insanlara karşı. Benimle gelin."

Dedi Melis ayağa kalkıp. Kocaman pencereyi açtıktan sonra dışarıya çıktı ve havuza doğru yürüdü ve eğilip elini suya soktu. Elini üstünden kolunu yukarıda doğru parlak işlemeler kaplamaya başladı. Suyun rengi koyulaşarak cildindeki işlemelerin içini doldurdu. İşlemeler yüzüne doğru tırmanırken yüz hatları ve vücudu da değişmeye başladı. Yine de bu çirkin bir mutasyon izlemek gibi değildi herşey doğa üstü bir ahenk ve zarafet içinde  gerçekleşiyordu. Bunlar olurken havuzun ortası kopürmeye başladı. Normalde öğrendiğim ve gördüğüm şeyler şok geçirip komaya girmeme sebep olmalıydı. Sanırım tekilanın vücuda verdiği bir zarar yoktu. En azindan bu durumdayken yararı vardı. Köpüklerin içinden bir plaka yükseldi suyun tam üzerinde duruyordu ama yüzmüyordu. Üzerinde dört parça parıl parıl parlayan rengi mor ile mavi arasında dört taneş taş vardı.

"Altı parça var demiştiniz."

Dedi Reyna. Burada kafaya takılacak son şey bu olmalıydı sanırım. Şu fokurdamıştı ve Melis 20 li yaşlarının başına gibi görünen üzerinde parlak mavi işlemeler olan bir kadına dönüşmüştü ama tabi bunların hepsini normal karşılayacak olursak konu buraya gelebilirdi.

"İki parçası bizde."
"Nasıl yani içinizde mi ?"
"Evet."

Dedi Janset. Bundan sonrasında hiç kimse konuşmadı. Melis suya adım attı ama batmadı. Ayağı bile ıslanmadı. Taşlara doğru yürüdü ve dördünü de alıp geri döndü.

"Bunlar şimdi bizim mi olacak ?"

Diye sordu Ada. Büyük bir sorumluluktu. Ayrıca Melis'in söylediğine göre eğitim gerekiyordu. Neyin eğitimi olduğundan bile bir haberdik. Bunu biraz daha konuşmalıydık ayrıca nasıl olacaktı da bu taşları içimize sokacaklardı ?

"Eğer kabul ederseniz."
"Biraz daha  konuşmalıyız."

Dedim Janset'e. Başını salladı ve eve doğru yürümeye başladı. Hepimiz yeniden kanepelerdeki yerimizi aldık. Melis kapıdan içeri girdiğinde yine eski Melis'e dönüşmüştü. Söze ilk giren yine ben oldum.

"Şu eğitim ne ?"
"Bir çeşit savaş eğitimi gibi. Yakın dövüş, silah kullanmak gibi şeyler. Ayrıca neler yapabileceğinizi öğrenmenizle ilgili."
"Hepimiz böyle dönüşecek miyiz ? Hem o dönüştüğün neydi? "
"O bir ruh diyelim. Benim ruhumun dış görünüşü. Taşın kendi ruhu vardır. Sahibinin ruhunu taşır. Şimdiye kadar sadece bir tane sahibi olduğu için bir tane vardı. Şimdi babasının ruhu ile kendi ruhunu aynısını anda taşıyor. Taşın bölünen kısımları ise boş. Yani siz öldükten sonra ruhunuz yaşamaya devam edecek ve bir dahaki sahibine rehberlik edecek diyebiliriz. Felsefe taşı sadece vücuda değil ruha da ölümsüzlük veriyor. Yani sonuza kadar bu dünyada kalacaksınız. Sadece beden değiştireceksiniz. Yine de bir bedende yalnız kalabilmenizin tek yolu kendi bedeninizde olmanız."
"Şimdi Janset o suya girdiğinde erkek mi oluyor ?"

Diye sordu Doğa. Hepimizden çok o şaşırıyor gibi görünüyordu. Janset in yüz ifadesi tamamen değişti ve  cevap vermek için ağzını açtı. Yine de hiç bir kelime söylemeden geri kapattı. Tekrar açtığında kelimeler dökülmeye başladı.

"Taş altıya bölündü. Arkadaşlığa dönüştü. O yüzden taşın yaşaması gereken ruh arkadaşlık. Yani sonsuza kadar benim ruhumla babamın ruhu aynı taşta olacak ama o dışarı çıkamayacak. Yine de içeride. Sadece ben duyabiliyorum ve benim çocuğum duyabilecek. İkimizi de."
"Bu çok anlaşılmaz ve kafa karıştırıcı bir cümle olsa da sanırım biraz anladım. Peki biz öldükten sonra taş hiç bir araya gelmeyecek mi ? Yani daha az parça olma ihtimali yok mu?"
"Hayır yok."

Dedi Melis.

"Benim bir sorum daha var?"

Dedim.

"Taşı nasıl içimize koyacaksınız ?"
"Taş eğer siz doğru arkadaşlarsanız sadece içinize koyulabilir. Bu da bir rütiel gibi yani bunu yaşayarak öğrenmeniz gerekecek."
"Ben de birşey soracağım."

Dedi Reyna.

"Biz sadece koruyor muyuz ? Yani bizi içimizdeyken ölümsüz yapıyorsa dokunduğumuz her şeyde altına mı dönüşüyor."
"Yani normalde evet. Yine de şey cildini streç film gibi birşeyle kaplıyorlar. Yani ikinci deri gibi. Tam steç film değil tabi ki yani hala birşeye dokunurken aynı şekilde hissediyorsun. Rahatsız edici birşey yok."
"Yani dokunduğumuz bir şeyi altına dönüştürme şansımız yok."
"Yo var."

Dedi Janset. Boynundaki kolyeyi çıkardı. Ucunda küçük mor kristal şeklinde  bir hilal olan gümüş bir kolyeydi. Düzgünce eline bir çizgi şeklinde koydu ve kolyenin ucunu işaret parmağına koydu. Ardından kolyenin ucunu diğer eliyle çekti. Derisi açıldı ve altından başka bir deri çıktı. Açılan yer bir kostüm çıķmış gibi parmağından sarkıyordu. Elini kendine bir shot daha dolduran Doğa'nın bardağının içine soktu ve tekila sanki temiz suyun içine resim yaptığınız fırçayı sormuşsunuz gibi yavaş yavaş altın rengine dönüşmeye başladı. Tamamen sıvı altın haline gelen tekila yoğunluk kazanmıştı, yine de katı değildi.

"Yapacağım. Seni 4 yıldır tanıyorum ve benim en yakın arkadaşım sensin. Eğer sen varsan ben de varım."

Dedi Reyna.

"Ben de."
"Ben de varım o zaman."
"Biz biriz kardeşim."

Dedi Ada.

TekilaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin