-13 Ayna 4.Bölüm-

6 3 0
                                    

Bir hafta içinde okul başlayacaktı.  Bu gün günlerden Cuma'ydı. Janset'in gözleri aynıydı ama susmuştu. Üç gündür hepimiz araştırma yapıyor ve doktorlarla konuşuyorduk. Hatta Olimppa ya bile bu konuda bir posta göndermiştik. Şimdi ise elimizdeki tek seyi Janset'in çocuğun yerini tespit etmesi için en büyük yardımı bizden kesmişti. Sabahtan beri onunla hepimiz konuşsak da fayda etmemişti.  Melis en son kriz geçirip eline geçirdiği ne varsa etrafa fırlatmış ve delicesine Janset'e bildiklerini söylemezse onu bulamayacağımızı ve eğer onu bulamazsak gözlerini düzeltmeyeceğimizle ilgili rest çekmişti. Janset köşesinde usulca ağlarken Melis'e hak verdim. Herkes ona yardım etmeye çalışırken o susmuştu. Odadan çıktığımda Sef endişeli görünüyordu.

"Sorun nedir ?"
"Araştırmamı istemiştin."

Dedi. Birkaç gün içinde Sef'e alışmıştım. Sürekli yanımda geziyordu ve aynı odada uyuyorduk. Yani alışmasam kendi zararıma olurdu. Oldukça iyi bir çocuktu. Şimdiye kadar bildiklerim yemek yapmayı sevdiği ve küçük bir araba koleksiyonu olduğuydu.

"Evet. Durumumuz nedir ?"
"Asker bir arkadaşımla konuştum. Şu aralar ortalığın karışık olduğunu söyledi. Bir çete sadece öylesine insanları öldürüyorlarmış. Üzerlerindeki paraya bile dokunmuyorlarmış.Hem de oklarla. Çete üyeleri birbirine seslenirken birine Tut dediklerini duymuş."
"Ne yani öylece ortada dolaşıp insanlara ok atan bir adamı saraya ve bizimle yaşamaya mı davet edeceğiz ?"

Dedim. Kapının önünde biz bunları konuşurken kütüphanenin kapıları açıldı ve Reyna üzerindeki bembeyaz elbise ve elinde oldukça büyük bir  kitapla bize doğru koşuyordu. Yani en azından elindeki kitapla ne kadar koyabilirse o kadar koşuyordu. Tacı başında eğik ve komik bir hal almış, beyaz bukleleri bağımsızlığını ilan ettmişti. Elindeki kitap o kadar büyüktü ki onu küçük bir kız çocuğu gibi gösteriyordu. Küçük bir prenses olan kız çocuğu.

"BULDUM !"

Diye bağırdığında güzelliğinin yarattığı hipnozdan çıkıp hızlı adımlarla ona doğru yürüdüm. Ona verdiğimda kitabı yere bıraktı ve yere oturdu. Kitabın kapağını açtıktan sonra biraz bulduğu sayfayı aradı. En sonunda üzerinde yılan resmi olan bir sayfayı açtı. Okuduklarımıza göre yılan mühürü 200 yıl önce kovulmuş bir 'Simge' nin hayvanıydı. Kovulduğu zaman birkaç gün içinde ölmüştü. Yine de başka bir kitaptan okuduğumuza göre  Simgeler babadan oğula geçiyordu. Yani karşımızda Yılan'in oğlu olmalıydı ve ya oğlunun  oğlu kim bilir ?

"Peki neden kovulmuş ?"
"Hiç bir fikrim yok."

Dedi Reyna. Masum masum bakarken tacını düzelttim. İçimden gelen şey o minnacık burnun üzerine bir öpücük kondurmak olsa da onun şaşkın yüzüne bakıp gülümsedim ve kitabı da yanıma alıp Melis'in odasına gittim.

Kapıyı çalıp içeriye girdiğimde Melis hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Bütün saray resmen gözyaşı denizine dönecek gibiydi ki elimdeki kitapla odaya girip birşey bulduğumuzu söylediğimde ağlaması anında kesildi. Kitapta Reyna'nın bana gösterdiği bölümü Melis'e de gösterdim.

"Bu benim doğumumdan 50 yıl önce."

Dedi öylece Melis'in 18 yaşındaki yüzüne bakarken.

"Bir dakika sen 150 yaşında mısın? "
"Evet. Şu an bu cidden  önemli mi ?"
"Olamaz. Igrençsin. 150 yaşında biriyle çıktığıma inanamıyorum."
"Şu an hiç sırası değil Arda. Bu ülkedeki benden yaşlı tek kişi 211 yaşında. Onu ziyarete gitmeliyim."

Dedi. Apar topar kalkıp gardırobunun içine girdi. Artık elimden birşey gelmeyeceğini bilerek odadan çıktım ve boş kendime boş bir koridor bulup oturdum. Olan her şey çok ağır gelmeye başlamıştı. En yakın arkadaşım resmen bir katilin gözlerine sahipti. Kim bilir neler görüyordu.

Bu düşünce fazlasıyla korkunç gelirken Janset in yanına dönüp onunla konuşmanın en iyisi olacağını düşündüm. Koridor boyunca ne söyleyebileceğimi kafamda evirip çevirirken kapının önüne geldim. Konuşmayı bir kere daha düşündükten sonra kapıyı açtım.

Beni karşılayan manzaranın penceredeki süliet olacağını hiç düşünmemiştim.

TekilaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin