Tekila

Hepimizin  bardaklarını doldurup kendine bir bardak çıkardı ve doldurdu. Parmağını yalayıp küçük tuz öbekciklerinden birin bitirip ağzına attı. Bardağı kafasına diktikten sonra elimdeki limonlardan birini aldı. Yaptıklarının aynısını yaptıktan sonra ikinciler dolduruldu.

Yaklaşık bir saatlik bir yol gittik herkesin kaç tane ictiğini bilmiyordum ama ben 4 tane içmiştim. Ardından  da kapılar açılmıştı ve  dev bir evin önündeydik. Arabadan indiğimde resmen dağın başında olduğumuzu fark ettim. 

"Janset burası neresi ?"

Diye sordu Reyna. Küçük bir kuzuya benziyordu. Sexi bir kuzuydu. Tüm yol boyunca nasıl fark etmediğimi ciddi bir şekilde sorgulayacağım kadar güzeldi.

"Burası...Benim evim."
"Nasıl evin?"

Dedi Doğa zaten kocaman olan gözlerini belerterek.

"Şaka mı bu şimdi?"
"Aslında ultura zenginim süprizzz. Tarzı bir şey mi cidden bu ?"

Diye sordum. Henüz halisülasyon görebilecek kadar sarhoş değildim. Yani içkinin içinde bir şey yoktuysa.

"Evet o tarz bir şey."

Dedi eve doğru yürürken. Hepimiz arkasından giderken susuyorduk. 4 yıldır arkadaşım olan kız aslında süper zengindi demek ki ? Başından beri mi öyleydi ? Gerçek adı Janset miydi? Bu para nerden geliyordu ?

Evin içine girdiğimde karşılaşığım ilk şey dev salonun en az kendisi kadar dev canlarından görünen havuzdu. En azından benim ilk dikkatimi çeken şey oydu. Janset gözden kaybolurken Melis kanepelerden birine kuruldu.

"Gelin oturun."

Dedi Melis. Bakışlarında bir şaşkınlık kırıntısı bile yoktu. Sanki buraya her gün geliyormuş gibi görünüyordu. Bunların hepsini benden önce eski sevgilim mi biliyordu yani ?

"Sorularınız var mı?"

Dedi Janset elinde bir şişe daha tekilayla dönerken. Ardında salona  biri girdi. Elinde bir tepsi taşıyordu. Ortadaki sehpanın ortasına bardakları ve hazırlanmış tuz ve limonu bırakıp gitti. Şişeye ilk davranan ben oldum. Bu ilk soruyu sorma yetkisini bana vermiş oluyordu sanırım.

"Ne zamandır zenginsin ?"
"Sanırım doğduğumdan beri. Yine de geçen yıl öğrendim."
"Bunun bir hikayesi var öyleyse."

Dedi Reyna bir shot attıktan sonra. Işık altında daha da güzel görünüyordu. Ellerinden tutun da saçının ucu kırık olan teline kadar güzeldi. Ne kadar şok yaşıyor olsam da güzelliği neredeyse bunların hepsine ağır basacaktı. Tabi neredeyse.

"Elbette var."

Dedi ve 2 bardak birden doldurup sırayla ikisini de içti.