Simit sattık
Su sattık
Ama vatanı satmadık.Not: ballar bir önceki bölüm için kusura bakmayın düzenlediğimi sanıp yayımladım, hatırlayıp okuduğumda ise baya bi' yanlış çıktı. Çok özür dilerim...🙏
-İyi okumalar:)-
O telefonumun uyuz zil sesiyle uyandım. İlk işim zil sesini değiştirmek olacak. Her ne kadar zor olsada yandaki masadan telefonumu almak için uğraştım. Ve almayıda başardım.
Dün gece uyuyakalmıştım ama Enes komutan beni uyandırıp odama göndermişti, eğer bu şekilde uyursam sabah kalktığımda belim tutulmuş olabilirmiş.
Çalan zili kapattıktan hemen sonra yataktan kalkıl lavaboya gittim. Rutin işlerimi halledip lavabodan çıkmıştım. Odaya göz gezdirdiğimde, Yasemin odada yoktu.
Hızlı hareketlerle üniformamı giyip gerekli eşyalarıda alıp odadan çıktım. Ağır adımlarla ilerliyordum, tam yemekhaneye girecektim ki birden dışarıdan silah sesleri gelmişti. Belimden beylik tabancamı çıkartıp hemen dışarıya koştum. İt sürüsü mübarek. Karşıda bize ateş eden itlere bende ateş etmeye başladım. Keskin nişancı olmama rağmen hiçbir şey yapamıyordum bu tabanca ile. Çok fazla kişi vardı ve etrafımızı sarıyorlardı.
Bizimkilerde gelip ateş etmeye başlamıştı. Etrafa göz gezdirdiğimde üç tane itin içeriye girdiğini gördüm. Şimdi anladım bunların dertlerini. Tuna'yı almaya çalışıyorlar. Evet, sebebi bilinmez jandarma hâlâ Tuna şerefsizini almaya gelmemişti. Hiç düşünmeden koşarak içeriye girdim.
Aman Allah, girmez olaydım. Kapıdaki iki asker yerde hareketsizce yatıyordu. Sıkıntıyla nefesimi dışarı verip nabızlarına baktım, ikiside artık yaşamıyordu.
Onları bir süreliğine orada bırakıp hızlı adımlarla sorgu odasına doğru ilerledim. Sorgu odasına girdiğimde Tuna'yı o üç it alıyordu. Üçünüde alnının tam ortasından vurmuştum. Ama Tuna'nın kaçmasına engel olamamıştım. Beni ittirip kaçmıştı. Tabii ittirdiği için yere kapaklanmıştım.
Hay lanet girsin böyle işe!
Hemen ayağı kalkıp Tuna'nin peşinden koşmaya başladım.
''Dur yoksa ateş edeceğim. '' bağırışımı umursamıyordu.
''Bırak benim peşimi artık. '' o kaçarken bana bağırmıştı ama ben de onu umursamayıp kovalıyordum. Ne demişler kaçan kovalanır. Yaa..o hesap işte.
Aniden ortalıktan kaybolduğunda şaşkınca etrafıma bakarken biri kafama sert bir cisim ile vurmuştu. Artık neyle vurduysa kafam yarıldı resmen. Yere düştüğümde bilincim büyük bir hızla kapanıyordu, gerisi koca bir karanlık. En son gördüğüm şey ise Tuna'nın kaçmasıydı. Vay şerefsiz, kafama o vurmuştu demek.
-Enes KÖKSAL -
Uzun bir harbedenin ardından çatışma bitmişti. Tim ile birlikte direkt sorgu odasının yolunu tuttuk, odaya girdiğimizde Tuna şerefsizi orada değildi.
''Aga, bizim Elif nerede? '' Akif'in sorusu üzerine kaşlarım çatılmıştı. Gözlerim etrafta gezinirken içimi korku dalgaları sarmıştı.
''Bilmiyorum...Arayın lan her yeri.''
Herkes dağılmış Elif'i ararken ben öfkeden deliye dönecektim nerdeyse. Harbi bu kız nerede?
Koridorda ilerlerken gördüğüm kişi ile rahatlıkla nefesimi vermiştim.
Yerden kalmaya çalışan bir adet Elif Öztürk.
Hemen yanına koşup ona üstten bakışlarımı atarken,''Elif yerde ne yapıyorsun öyle?'' diye sordum merakla.
![](https://img.wattpad.com/cover/109911599-288-k10128.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HER ŞEY VATAN İÇİN
ActionElif Öztürk, tayininin çıkması nedeniyle Mardin'e gider. Orada başına geleceklerden habersiz, çizilen kaderine boyun eğer. Enes Köksal'ın, komuta ettiği time dahil olur. Ve vatan aşkı ile kavrulan bu timin hikayeside böylece başlamış olur. ♡ E...