(34) Câhildim, dünyanın rengine kandım.

3.5K 227 49
                                    

Yeni başlangıçlar..

-3 Ay Sonra-

"Küçücük küçücük gözleri vardı, bana baktığı zaman hep baksın hiç çekmesin isterdim o güzel gözlerini gözlerimden. "

"Kırmızı uzaylılar, onu benden aldı. "

"Bir gülümsemesi vardı, sanırsın bana dünyaları vermişler, o denli mutlu olurdum. Hep gülümsesin diye nelerimi vermezdim ki.."

"Kırmızı uzaylılar, onu benden aldı. "

"Karanfil kokuyordu, onun kokusunu çok severdim ben. "

"Kırmızı uzaylılar, onu benden aldı. "

"Bana bir 'meleğim' deyişi vardı, içim kıpır kıpır olurdu. Bedenimi büyük bir huzur kaplardı. Bana hep 'meleğim' desin isterdim. "

"Kırmızı uzaylılar, onu benden ald-"

"Ah, sana da kırmızı uzaylılarınada...tövbe ya, amca sen beni dinlemiyor musun? İki saattir ben burada kiminle konuşuyorum? Tutturdun, 'Kırmızı uzaylılar onu benden aldı'. Burada sana içimi döküyorum, en azından insan nezaketen 'hmm, öylemi' falan der. Ama yok." Sinirli sesim yanımdaki amcayı korkutmuştu.

Ona baktığımda alt dudağı titriyordu, yüzünü ekşitmişti. Sanırım ağlayacaktı.

"Amca, kurbanın olayım ağlama sakın. Zaten sinirlerim bozuk. "

Bir anda gülmeye başladı, "Kırmızı uzaylılar, onu benden aldı. " tekrar aynı şeyleri söyleyince gözlerimi devirdim. Ellerini çırpıp, gülüyordu.

"Gül amca, gül. Ben mutlu olmayı başaramadım, bari sen mutlu ol. " onu bir güzel inceledim, "Kırmızı uzaylılar, kim?" Sorum üzerine ciddi bir hal almıştı.

"Kırmızı uzaylılar, eskiden insandı. Ama benden onu aldıkları için onlar artık kırmızı uzaylı oldu. "

"Amca dediklerinden hiçbir şey anlamıyorum, açık konuş benimle. "

Yine güldü, "Onlar, karımı benden aldı. Bende hepsinin yüzünü kezzapla yaktım. " gözlerim kocaman açılmıştı, "Yok artık!"

"Kezzapla yandıktan sonra her biri kırmızı uzaylı oldu. " yanımdan kalkıp ellerini çırparak, kahkaha atıyordu.

"Hüseyin amca gider." Hoplaya zıplaya arkasına dönüp sarsak sarsak ilerlemeye başladı. "-Ha bu arada; küçük gözlü, güzel gülüşlü, karanfil kokulu kocanı senden kim aldıyla onlarıda kırmızı uzaylıya çevirebilirim." Gözden kaybolmadan önce bunları söylemişti.

Onun bu hâline üzülürken, beni gerçektende dinlemiş olması biraz bile olsa sevindirmişti beni.

Oturduğum banktan kalkıp odama doğru ilerlerken, etraftaki güvenlikçilere ve kameraların nerede olduklarına bakıyordum. Üç ay boyunca burdan tam tamına 58 defa kaçmaya çalışmıştım fakat hepsinin sonu hüsrandı. Asker olduğum için deneyimli biri olduğumu bildiklerinden odamın kapısının önünde iri iri dövüşmeyi iyi bilen güvenlikçiler duruyordu.

Kapımın önündeki güvenlikçilere ters bir bakış attıktan sonra odama girdim. Yatağıma oturmak üzereyken kapım iki defa tıklatılarak açılmıştı. Buradaki herkesten ve her şeyden nefret ediyordum. Tabii Hüseyin amca hariç.

Şuan ise nefret ettiğim hemşirelerden biri gelmişti. Elinde büyük bir tepsi vardı, tepside ise yiyecekler vardı.

"Elif hanım, öğlen yemeğinizi getirdim. " tepsiyi masaya bırakırken ilaçları ve bir bardak suyu bana uzatarak, "Aç karnınıza içmeniz gerekiyor. "demişti.

HER ŞEY VATAN İÇİN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin