Muhtar 21

30 8 11
                                    

Emrah ve Burhan'ın taşı kaldırması onlara zengin olma imkanı sunan bir harita sunmuştu.

Define haritasını bulan ikili, aralarında bir anlaşma yaparak bu işi ortaklığa döktü.

Emrah:Bulduğumuz definenin yarısı senin, diğer yarısı da benim.
Burhan:Aynen. Bu akşam defineyi aramaya başlıyoruz.
Emrah:Harita ne olacak?
Burhan:Bende kalacak.
Emrah:Olmaz. Bende kalmalı.
Burhan:Nedenmiş?
Emrah:Çünkü daşa ben çarptım.
Burhan:Ben olmasam daşı kaldırıp atamazdın ama.

Halis ise bu ikilinin bulduğu haritayı görünce küçük dilini yutmuştur.

Halis:Ulan bunlar da ne şans var be? Ben kaldırsam o daşı, altından kesin bok çıkardı.

Emrah ile Burhan, haritayı ortadan ikiye keserek paylaştı.

Emrah:Bundan sonra haritanın ucu bende, kıçı sende kalacak.
Burhan:Anlaştık bacanak. Gece kazmayla çık evden, bende kürekle gelecem. Meydan da buluşuruz.

Halis:O defineyi size yedirten sizin gibi olsun. Peşinizdeyim oğlum.

Burhan'ın aklından geçen; Nah veririm o defineden pay. Sen Alamanya'dan gel köyün definesine kon. Var mı öyle ayak? Bu defineyi benim tek başıma bulmam lazım. Emrah'dan önce bulmalıyım.

Emrah'ın aklından geçen; Barıştığımızı sanıyor hıyar. Sen beni köyden kov, şimdi de defineye ortak ol. Yedirtmen altınları sana. Yılların öcünü alma zamanı geldi. Bu defineyi ilk önce ben bulmalıyım.

Halis'in aklında geçen; Elimde bi harita bile yok. Ben naapcam lan?

Akşam olmak üzereydi. Burhan, oğlu Yunus'u yanına çağırdı.

Burhan:Oğlum bak bakayım, bu haritaya bakınca ne görüyorsun?
Yunus:Bu harita yırtılmış baba.
Burhan:Onu bende biliyorum. İçeriğin de ne görüyorsun?
Yunus:Ağaçlar var. Bol bol ağaçlar var. Görebildiklerim bunlar.
Burhan:Bende dedim okumuş adam, belki farklı şeyler görür diye düşünmüştüm. Demek ki okumak sadece cahilliği alıyor, eşşeklik ise baki kalıyormuş. Bunu anlamış olduk. Ulan köyün her yeri ağaçlık zaten. Ben naapcam bu yarım haritayla ya?

Emrah ise oğlu Furkan'ı çağırır ve sorar.

Emrah:Benim en sevdiğim oğlum. Nasılsın bakayım?
Furkan:İyiyim papa.
Emrah:Sen zeki çocuksun. Bak bakayım bu harita da ne görüyorsun?
Furkan:Bakayım papa.

1 Saat Sonra..

Emrah:Farkında mısın bir saat oldu sen haritaya bakalı?
Furhan:Papa bu Almanya haritası. Bak şurası da Götüngen.
Emrah:Siktir git odana. Birde dalga geçiyor benle. Sana harçlık marçlık yok iki ay. Bunu yapmayacaktım ama başka çare bırakmadılar bana. Batuhaaan. Gel oğlum yanıma.
Batuhan:Efendim papa.
Emrah:Ne o öyle şaşkın şaşkın bakıyorsun?
Batuhan:Bana yıllar sonra oğlum dedin, farkında mısın?
Emrah:Sana işim düştü çünkü.
Batuhan:Biliyordum bir gün bana mecbur kalacağını.
Emrah:Salak salak konuşma da şu haritaya bak ne görüyorsun?
Batuhan:Baba bu harita yırtılmış. Yırtılan kısmı yeşillikmiş. Sende ki kısımda ise kırsal alan var. Kırsal kısım için de evler var. Yani burası bir köy. Harita köyün içinden başlayıp ormana doğru gidiyor.
Emrah:Aferin lan. Sandığımdan da zekiymişsin sen.
Batuhan:Daha fazlasını da anlatabilirim ama bunun bir karşılığı olmalı.
Emrah:Rüşvet mi istiyon lan sen?
Batuhan:Rüşvet demiyoruz biz ona. Bahşiş diyoruz.
Emrah:Ulan bi defineyi bulamayayım, seni çiğ çiğ yiyecem haberin olsun.

Burhan, mecbur kalınca Emrah'ın evine doğru gider ancak Emrah evde yoktur.

Batuhan:Babam çoktan çıktı evden. Elinde kazma ile kürek vardı. Giderken de beni bir daha aramayın, sormayın dedi. "Defineyi bulursam ananızı boşayıp Rusya'ya yerleşcem. İki de garı alacam" dedi. Ya biz ne olacaz dedim. "Sizi de birilerine evlatlık veririz" dedi.

Burhan:Ulan bu üç kağatçı definenin yerini bulmuş olmasın. Olur mu olur. Şimdi yedim seni bacanaaaak.

Aslan Bacanak #Wattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin