Şirkete girip kimseye selam vermeden asansöre ilerledim. İçerinde çıkan insanları bekleyip hemen düğmeye basarak içeri yerleştim. Asansörün aynasında yüzüme baktım. Makyaj bile yapmamıştım. Silahımla beraber her zaman yanımda taşıdığım göz kalemimi çıkardım ve arkasını çevirip ruj olarak kullandığım kırmızı tarafını dudağıma sürttüm. Kapağını takıp düz tarafını çevirdim ve siyah rengin gözlerimi belirginleştirmesini sağladım. Bu kadarı yeterliydi.
Parmağımı hafifçe dudağıma sürtüp rujun doğal durmasını sağlarken asansörün kapıları aralandı. Kata gelmiştim. Kalemi yeniden cebime yerleştirip koridora adım attım.
Telefonumu çıkarıp patronlarımdan birini arayacakken sahte sarışın sekreterleri önümde belirdi.
“Varır varmaz toplantı odasına gitmenizi istediler. Buyurun lütfen.” diyerek eliyle kibarca buzlu camdan oluşan kapıyı işaret etti. Kendi kendime gülümsedim. Çok fazla ortak iş yapılan insanlarla tanışmıyordum ve beni piyasada da pek tanıyan yoktu. Daha doğrusu, birebir tanıyan yoktu. Nasıl oldu bilinmez ama lakabımı bütün ülke duymuştu. Ama sadece bu, insanlar hakkımda arkamda bıraktığım cesetler dışında bir şey bilmiyorlardı. Cinsiyetimi bile.
Toplantı odasına girmeden kıyafetimi son kez düzelttim ve derin bir nefes aldım. Heyecanlı sayılmazdım onlarla tanışacağım için ama insanların bir kadın olduğumu öğrendiklerinde verdikleri tepkiyi izleyemeye bayılıyordum.
Kapıyı yavaşça itip içeri girdim ve onlarla karşılaştım. Ama en önemlisi, onunla. Hayatımda bu kadar yer edineceğini ve gözlerimi açacağını bilmeden etkileyici bakışlarımı göndermiştim o gözlere. Hemen de çekmiştim.
İçeridekiler bana anlamadan bakarken hafif sıska genç adam yanıma geldi ve yüzümdeki sırıtışı genişletecek cümleyi mırıldanarak karşımdaki adamların ağızlarını açık bıraktı.
“Tanıştırayım, Kurşun.”
Akıllarından geçen soruları biliyordum.
Bu kadar ceset buna mı ait?
O nasıl bir katil olabilir?
O meşhur Kurşun, bir kadın mı?
Yavaşça dudaklarımın kenarları havaya kalktı. Kesinlikle sevimli bir gülümseme değildi bu. Bir tanesi dışında bütün adamların yüzüne yayılan ürkmüş ifade de bunun kanıtıydı. Gözlerim yeniden hiçbir korku kırıntısı barındırmayan gözlerle buluştu. Neden benden ürkmüyorsun?
Ürkmeyi bırak, neredeyse şaşırmamıştı bile. Sadece beni inceliyordu. Onu umursamamaya çalışıp ifademi değiştirmeden patronlarımın yanındaki koltuğa oturdum.
“Şimdi başlayabiliriz.” dedi Gürhan dostça gülümseyerek ve hemen konuya girdi.
“Bildiğiniz üzere son zamanlarda şirket güvenliğinde açıklar oluşmaya başladı. Bunun önüne geçmek için birçok yolu denedik fakat sonunda yardım almaya karar verdik. Ülkede bu işi yapanların en iyisi sizsiniz ve sadece şirketin görünen yüzünde değil, diğer tarafta da bizimle olabileceğinizi umuyoruz.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURŞUN
Adventure"Adios amigo." Söylemeyi en çok sevdiği cümlelerden biri olmuştu her zaman. Arkasında bıraktığı cesetlere bakarak söylerdi bu iki kelimeyi ve yüzündeki gülümsemesiyle uzaklaşırdı. Nedeninin ne olduğunu sorgulamadan yerine getirdiği emirler yüzünde...