19.Bölüm

21K 1K 20
                                    

Bütün hafta adamın peşinde koşmuştum. Şu takip etme işinden nefret ediyordum. Ama artık adamın illegal işlerde eli olduğunu biliyordum. Onu daha önceden tanıdığım mafyamsı bir adamla görmüştüm ve çok ciddi konuşuyorlardı. Ama belli ki Tamer Sezer adı duyulacak kadar iyi değildi bu işlerde. Eh, bu bizim işimize gelirdi.

Akşam Çetin’e uğramış ve öğrendiklerimin hepsini anlatmıştım.

“Tamam, bundan sonra eğer ihalede bir karışıklık olursa haber veririm ben sana. İllegal tarafı olup olmadığını öğrenmek senin, varsa onu takip etmek Mert’in işi. Teşekkürler Kurşun.”

Rica ederim der gibi gülümsedim. Tam çıkmak için arkamı dönecektim ki Çetin konuşmaya devam etti.

“Olcay nasıl?”

Gülümsedim yeniden. “İyileşiyor, sorun yok.”

“Peki Bartu? Belli etmemeye çalışıyordu ama Olcay’ın bu durumundan fazlasıyla etkilendi. Farkındayız.”

Bartu’nun konusu açılınca bir anlığına donup kalmıştım ama fark edilmediğini umarak devam ettirdim konuşmayı. “O da iyi, merak etme.”

Çetin bir anlığına gözlerini kıssa da gülümsedi ve ben de yanından ayrılıp motoruma atladım. Yine Olcay ve Bartu’nun yanına gidecektim. Onlarla fazla zaman geçirmem ne kadar iyiydi bilmiyordum ama… Nasıl engel olacaktım ki bu duruma?

Ah, bu arada bu hafta içinde iki not daha almıştım ama yine hepsini cebime tıkıştırdığımdan kimsenin durumdan haberi yoktu. Olmasındı da zaten. Onlara ne? Ben kendi başımın çaresine bakarım. Gerektiğinde geçmişte bunu yapmıştım, yine yapardım.

Düşüncelerle kapıyı çaldığımda yine karşımda Bartu’yu bulmuştum. Gülümseyerek içeri geçmem için izin verdi. Yanından geçip salona ilerlemiş ve koltuğa yayılmış Olcay’ı görmüştüm. Heyecanla televizyona bakıyordu elindeki playstation koluyla.

“Bak abi gayet de haklı bir gol işte! Ah, Kurşun, hoş geldin! Gel de muhteşem golümü izle!”

Gülerek onu yana kaydırdım ve ekrana bakarken mırıldandım. “Sen baya iyisin. İşine mi dönsen artık ne yapsan ki?”

Olcay birden bakışlarını bana çevirdi ve birkaç saniye sonra sahteden öksürdü. “Yok ya olur mu… Öhö öhö çok hastayım ya ben. Beni tekrar hastaneye mi götürseniz?”

“Yaa hasta mısın abiciğim? Hadi gel doktora gidelim o zaman. Gecikmiş kan tahlilin de vardı kontrol için. Gitmişken onu da veririz.”

Bartu’nun gülümseyen yüzünün aksine Olcay’ın birden beti benzi atmıştı. Yoksa…

“Ne kan tahlili abi ya! Sen de iyice saçmaladın ha, iyileştiysem iyileştim. Dönerim işime. Tahlilmiş.”

Evet. Olcay ciddi ciddi bu kan tahlili işinden korkuyordu. Bak seen…

“Yok yok.” diye Bartu’ya destek çıktım. “Sen bir doktora git tahlillerini ver o zaman Olcay. Olmaz böyle.”

Bana deli görmüş gibi bakmıştı. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Bugün onunla fazla uğraşmayacaktım. Saçlarını karıştırdım. Elimi saçından çekmeye çalışırken küçük bir çocuk gibi mızmızlanıyordu. “Saçımı bozdun.”

“Kim görecek evin içinde saçını?” dedim ve haklı gülümsememle Bartu’ya döndüm. Gülümseyerek bizi izliyordu. Hafifçe görünen ve her zaman ortaya çıkmayan gamzelerini izledim keyifle. Yine de konuyu dağıtma görevi bana kaldığından ilk aklıma geleni söyledim. En azından bu sefer içki içermiyordu.

KURŞUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin