5.Bölüm

30.1K 1.4K 39
                                    

Gürhan’ın evinin demir kapısından geçerken yarışı kazanmanın verdiği sevinçle gülümsüyordum. Zeki olduğunu sanan Olcay eve gelmeden önceki son ışıklarda yan yana durunca yarış yapmayı teklif etmişti. Sanki arabaların olduğu bir yolda beni yenebilecekmiş gibi, ama yine de kabul etmiştim. Ve elbette kazanmıştım.

Motoru park edip indiğimde o da arabasından inmişti. Kapıya yaklaşırken gelip saçımı karıştırdı.

“Hile yaptın.”

Kahkahamın ardından saçımdaki elini tutup beklemediği bir anda arkasına ters çevirip sırtına yasladım ve sıkarak “Sakın bir daha saçımı karıştırma.” diye tısladım. Sonra da elini bırakıp iki saniye önce kolunu büken kız değilmiş gibi gülümsedim ve “Ben hile yapmam, kaybettin işte.” dedim.

Zili çalarken hala nasıl hile yapmış olabileceğimden onun asla kaybetmeyeceğinden bahsediyordu. Bense ona gözlerimi devirip kapıyı açan kişiye döndüm. Anıl bize bakıp somurtuyordu. Sonra birden gülümseyip bileğimi tuttu ve beni içeri çekip iki yanağıma iki sulu öpücük bıraktı.

“Hoş geldin sevgilim.” dedi gülümseyerek. Acaba bu çocuk bu hevesinden ne zaman vazgeçecekti?

Gülerek “Hoş bulduk. Kendine ne zaman yaşına uygun bir sevgili adayı bulup peşimi bırakacaksın Anıl?” diye takıldım ona. Elini havalı olduğunu düşündüğü bir şekilde saçlarının arasına geçirdi.

“Sen her zaman benim tek aşkım olacaksın.”

Ayakkabılarımı çıkartırken güldüm. “Birini bulduğunda bu sözlerini onun yanında tekrarlatacağım sana.”

Gülüşmelerimiz arasında salona geçerken Olcay sessizce arkamızdan bizi takip etti. Salona girer girmez karşı koltukta birinin kucağında oturan Berke hemen aşağı atlamış ve “Deniziiiim” diye koşarak bana gelmeye başlamıştı. Kollarımı iki yana açıp bana yaklaştığında yere eğildim ve onu kucağıma aldım. Yavaşça etrafımızda döndüm ve “Miniğim.” dedim gülerek. “Nasılsın bakalım?”

“Çok iyiyim Deniz. Babam senin geleceğini söylememişti ama buradasın iyi ki geldiin.”

Cümleleri bağırarak söylerken boynumdaki kollarını daha da sıkmıştı. Yanağına kocaman bir öpücük kondurduktan sonra salona göz attım. Koltukta yan yana oturmuş bizi izleyen şaşkın bakışlı ikili dışında bir problem yoktu. Herkes kendi halinde takılmaya devam ediyordu.

“Sen…” diye mırıldandı Bartu ama devamı gelmedi. Sözü Olcay almıştı.

“Şu ana kadar ne ona ne de genç adama tek bir tehdit savurmadın. Neler oluyor burada? Kapıda saçını karıştırdığım için kolumu çeviren kıza ne yaptın sen?”

Ben kahkahamı bastıramazken Bartu Olcay’a dönmüştü. “Senin kolunu mu çevirdi?”

“Eh, biraz.” diye itiraf etti Olcay utana sıkıla. Ben hala gülerken birden Bartu da gülmeye başladı.

“Buna inanamıyorum.” araya bir kahkaha girdi “Bunu nasıl kaçırırım, kesinlikle tekrarlamalısınız.”

“Nah” diye mırıldandı Olcay kısık sesle. İyi de yapmıştı. Anıl neyse ama Berke henüz çok küçüktü ve evde böyle şeyler duymaması daha iyi olurdu.

Berke’yle beraber koltukların tam karşısına hepsini görebileceğimiz bir açıda yere kurulduk. Bağdaş kurduğumda Berke kucağımdan kalkıp karşıma oturdu ve ellerini dizlerime koydu. Söyle bir salona göz attım. Patronlarıma başımla selam verdim. Hepsi eşleriyle oturmuş sohbete dalmışlardı bile. Sorun yoktu.

KURŞUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin