3.Bölüm

40K 1.5K 37
                                    

Şaşkınlıkla bir ona bir parmağından gömleğe bulaşan kana bakıyordum. Adamın az önce deldiğim kulağını ısırdığımda bulaşmış olmalıydı. Bunda sorun yoktu ama bu adamın bu cesurca hareketi? Şaşırmıştım.

“Tanışma faslınız bittiyse gidelim Olcay. Zaten artık sık sık görüşeceğiz.” dedi adam ve arkasını dönüp yürümeye başladı.

“Sen git Bartu, ben biraz daha burada kalmak istiyorum. Tabii, Kurşun için de uygunsa?”

Omuz silktim ama yapabildiğimden emin değildim. Hala adamın hareketinin şokundaydım. Ham bir saniye, Olcay patronuna nasıl adıyla sesleniyordu? Az önce adını öğrendiğim patronuna demek daha doğru olurdu.

“Olcay.” dedi sert bir sesle. Olcay ona döndü ve gözleriyle tartışmaya devam ettiler.

“Bu konu bizim şirketimizi de ilgilendirecek Bartu, burada kalma sebebim Kurşun değil. Yanılmıyorsam o adam şu şirketten para kaçıran ve güvenlikten sızabilen kişi. Bunu nasıl ve neden yaptığını duymak işimize gelir.”

Olcay’ı sessizce dinleyen adam sinirle adımlarını dışarı yöneltti ve patronlarımla beraber çıktı. Gürhan gitmeden seslenmişti. “Yakında Berke’nin yanına tekrar uğra. Seni özlüyor.”

“Her zaman.” dedim içten gülümsememle. Berke söz konusu olunca her zaman keyifliydim.

Hepsinin gittiği kesinleştikten sonra Olcay’a döndüm. “Gitmeme sebebinde ciddi miydin?”

Başını evet anlamında aşağı yukarı salladı. İşini şimdiden ciddiye alıyordu. Sanırım anlaşabilecektik. Omuz silkip adama döndüm. Zorlukla doğrulmuş, masaya ve yere hatta duvarlara dizilmiş işkence aletlerime bakıyordu. Korkmuş görünüyordu. Ona doğru bir adım attığımda titreyerek yere düştü.

“Konuşacağım.” dedi hemen. Her seferinde söylenen bilgileri kaydeden zayıf çocuk yanımızda belirdi.

Adama somurtup “Çok sıkıcısın.” dedim. “Şimdilerde ağız tadıyla işkence edilecek biri bile kalmamış. Herkes can derdinde.”

Arkamdan gelen erkeksi kıkırdamayla ona baktım. Gözlerimi kıstım. Tam bir şey söylemek için ağzımı açmıştım ki adamın konuşmaya başlamasıyla dikkatimi ona verdim.

Bir hesap numarası ve adı söylemişti. “Umut Özenç.” dedi. “Paraya ihtiyacı olduğundan falan değil. Adamda para bok. Tek istediği o şirketin batması, adamların zora düşmesi. Aralarında ne olduğunu ve bunu neden yaptırdığını bilmiyorum. Sadece emirlere uydum. Beni yakalamasaydınız, birkaç önemli dosya adı söylemişti, onları yok edecektim. Ortaklarla toplantıları bozacaktım. Bütün planları sizi kötülemek ve yasal olmayan işleri ortaya çıkartmaktı. Başka bir şey bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum. Yalvarırım beni bırakın.”

Söylediği isim beynimde yankılanıyordu. Umut Özgenç. Nereden tanıdıktı bu isim bana? Nereden duymuştum?

Olcay yanımıza yaklaştı ve perişan haldeki adamı süzdü. “Peki, içeriye nasıl sızdın?”

KURŞUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin