12.Bölüm

1.1K 52 39
                                        

Görüntüm bulanıklaşıyordu... 

Korku bedenimi bir alev misali sarıyorken, bedenim geri geri gitmiş ve karamel renkli saten çarşafın üzerine oturmuştum. Akabinde Pars'ın sıcak nefesini ensemde hissediyordum. O da telefonu görmüştü. 

Ogün arıyordu...

Beynimin mantık bloğu resmen durmuştu. Olayların başından beri, yaptıklarımın yanlışlığını bana savunan beynim, mantığımı devreye sokmam gereken bu durumda beni yapayalnız bırakmış, kendisini kapatmıştı.

O an gözlerime, bir gecenin karanlığı çöktü. Odada aniden bir sessizlik oluşmuştu. Telefonun acı bir şekilde melodiyi çığırışının dışında duyulan tek şey, Pars ile nefes alışverişlerimizdi.

Omzuma dokundu...

''Sakin ol Ahu.''

Gözlerim, halen daha ekrandaydı. Gözlerimi oradan çekersem, Ogün her an bu odaya girebilirmiş gibi hissediyordum. 

Telefon susmuştu. Şimdi yine çalıyordu...

Ona ne açıklama yapacaktım?

''Telefonu kapat.'' dedi Pars. ''Meşgule at, bir şey yap. Veya...'' Eli telefonuma doğru uzandığı esnada bir hışımla ayağa kalktım. ''Telefonu ver ben açayım, neyden korkuyorsun?''

''Sen delirdin mi?''

Pars'a ilk defa gülümsemek dışında bir ifadeyle bakıyordum. Kaşlarım öfkeyle çatılmış, bebeksi suratında yer edinen gizemi çözmeye çalışıyordum. Suratında bulutlu bir hava vardı. Sol gözü seğirdi.

''Seni koruyabilirim Ahu.''

''Bir canavardan mı?'' Telefonu havaya kaldırdım. ''Bu telefonu açmazsam ne olacağından haberin dahi yok!'' Korku, panik atağımı tetikliyordu. Bir elim saçlarımı sıkıca kavramışken, yere çöküp ağlamak istiyordum.

Pars, yataktan bir hışımla fırladı ve koşarak yanıma geldi. İki kolumdan sıkıca kavrarken, beni sakinleştirmek için telkinlerde bulunuyordu.

Telefon sustu, şimdi tekrar çalıyordu.

''Arıyor, bir şey yapmalıyım.''

''Ahu-''

''Pars bir şey yapmalıyı-''

''Ahu!''

Pars'ın sesi, ilk defa benim sesimi bastıracak şiddette çıkmıştı. Çenemi yavaşça kavradı ve gözlerimi ona çevirmemi sağladı. Göz bebeklerinin hapsinde kalmak ve o zindandan bir daha çıkmak istemiyordum.

Beni ateşe teslim etme, diye yalvarmak istiyordum. Beni cehenneme bırakma, lütfen...

''Beni dinle, sorun yok tamam mı? Bir şekilde onu atlatabilirsin. Sen zeki bir kadınsın, bir yolu olmalı.'' Nefesini sıkıntıyla dışarıya üfledi. ''Her zaman bir B planı vardır. Telefonu ben açabilirim?''

''Hayır.''

''Neyden korkuyorsun?'' Pars, bileklerimi sıkıca kavramıştı. ''O adamın bana zarar vermesinden mi, yoksa sana zarar vermesinden mi?'' Güldü. ''Ben varken o adam senin kılına dahi zarar veremez Ahu. Ben yanındayken, sana hiçbir şey yapamaz!''

Pars o kadar güzel konuşuyordu ki nefes alışverişlerimin kısa süreliğine de olsa, düzene girdiğini hissettim. Haklıydı, ben Pars'ın yanındayken bana Ogün bile zarar veremezdi. Buraya kadar her şey normaldi. Lâkin bulmacanın çözülmeyen acı bir tarafı vardı. Yani sorun şuydu ki... 

Pars bu ev dışında, benim yanımda asla olamayacaktı.

''Bir yolu olmalı.'' deyip gözlerimi kapattığımda, gözlerimin önüne Açelya'nın siması gelmişti. Açelya ile bağdaştırabileceğim küçük bir plan, benim hayatımı kurtarabilirdi.

21.KatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin