25.Bölüm

758 29 24
                                        

#Finale son 3.

Bir araba kapısının, müthiş sertlikle kapanma sesi... Ve tüm feryatları içinde barındıran o acı dolu çığlık sesi.

''Ahu!''

Beyaz karların altında gömülü olan bedenimi, hangi şarkıyla uğurlayacaklardı?

''Ahu ne oldu sana? Ahu, bu halin ne? Ahu!''

Yanı başımda kesik kesik nefes alıp veren biri vardı. Sıcak nefesi her seferinde suratımı yalıyor, dudaklarımın ısınmasını sağlıyordu. Dudaklarımda bir öpücük hissettim...

''Meleğim...'' saçlarıma dokunan bir el vardı. Göz kapaklarım yorgun bir edayla yavaşça kapanıyorken, ışıklarım gidiyordu. Görüntüm silikleşiyor, karanlık acı dolu girdabına beni de çağırıyordu.

Ölüm beni çağırıyordu, artık gitmem gerekiyordu...

Gürültü gittikçe çoğalıyordu. İnsanlar bağırıyor, sanki sokak bile halime ağlıyor... Herkes bir meleğin ölüşüne, bir kez daha tanıklık ediyor gibiydi.

Her şey çok fazla korkutucuydu.

''Meleğim, aç gözlerini ne olur...'' diyen bir ses yankılanıyordu kulaklarımda. Bedenim, acının ve soğuğun yarattığı acımasız döngüyle titriyorken, üzerime örtülen sıcak bir şey olduğunu hissettim.

Bu bir paltoydu. 

Ogün'ün kokusu burnuma dolduğu esnada, kulaklarıma dolan sesin sahibini tanımıştım. Ogün gelmişti, ben yine yanılmıştım.

Aradan bir kaç dakika geçmişti.

''Abi duramam böyle!'' diye bağırıyordu Ogün. Sesinde bir telaş vardı. Sanki yeni doğan bebeğini kaybetmiş, onu geri getirmeleri için doktorlara yalvarır gibiydi. ''Duramam, bir şey yapın... Nerede kaldı bu ambulans!''

Dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdığında, ''İyi olacaksın.'' diye fısıldıyordu. ''İyi olacaksın tamam mı? Gerekirse bütün nefesimi sana vereceğim, gerekirse damarlarımdaki bütün kanı sana enjekte ettireceğim ama sen iyi olacaksın. Duydun mu beni? İyi olacaksın!''

 Cevap veremiyordum... Kollarında ölü bir beden gibi yatıyor oluşuma dayanamıyordu.

Aradan birkaç dakika daha geçmişti.

''Sikerim böyle işi! Ben bekleyemem, onu ben götüreceğim.''

''Yapamazsın Ogün!''

''Evet yaparım-''

''Ya bir yerleri kırıldıysa? Onu şuan kaldırman sakıncalı. Gelecekler, beklemek zorundasın!''

''Atakan, anlamıyor musun? Ölüyor lan ölüyor! Karım ölüyor! Ahu...'' parmakları yüzümde dolaşıyordu. ''Ahu uyan... Ahu ne olur uyan, Ahu bir tepki ver! Ölmene izin veremem! Beni bırakıp gidemezsin!'' 

Ogün, çıldırmış gibi başımda bağırmaya devam ediyordu. Dudaklarından dökülen her bir mırıltı ve hıçkırık, ağlama krizlerine dönüşüyordu. 

Bağırarak ağladığını duyuyordum... 

''Gitmeyecek.'' dedi Orhan, bir teselli tınısıyla.

''Nereye gitmeyecek Orhan? Nereye! Yarı baygın kollarımda yatıyor.'' 

Ağladığını duyuyordum... Ogün, benim ölmemden korkuyordu.

''Meleğim, ne olur aç gözlerini...'' Yalvarıyordu. Sırf onun bu yalvarışları hatrına geri dönmek istiyordum ama ölümün amansız sarmaşığı beni yakalamış, bırakmıyordu. 

21.KatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin