Aleyna, Sevi'nin elini tutup kalkmasına yardım etti. "Gidelim burdan." Dedi.
Demir'in bakışları üzerlerindeydi. Salona giren kapıda dikiliyordu. Kızıl çocukta yanına geldi. İkiside kızlara bakarak birbirleri arasında konuşuyorlardı.
Sevi ne konuştuklarını da kızıl saçlı çocuğun kim olduğunuda çok merak etti. Sığınaktan çıkmak için giderlerken Sevi bir an onlara bakıp Aleyna'ya " Oda kim?" Diye sordu.
Aleyna, Sevi'nin kızılsaçlı çocugu merak ettiginin farkındaydı. Ne söyleyeceğinden emin değilmiş gibi bir süre onlara bakıp "Bir arkadaş." Diyerek geçiştirdi.
"Nasıl bir arkadaş bu böyle?" Dedi Sevi "Hem sen nerdeydin? Seni çok merak ettim." Diye ekledi.
Aleyna, Sevi'nin ne kadar inatcı olduğunu bildiğinden konuyu değiştirmek istiyordu. "Konseye gittim Edis'in haberçi olabilmesi için yarın seçim zamanı biliyorsun." Dedi.
Edis'in isminin geçmesi Sevi'nin aklının başka yöne gitmesine yetmişti. "Yetina'dan çıkmayı nasıl başardın geçişlere izin verilmediğini sanıyordum. Sığınaktaki bazı bölümlerde isyan olduğu söyleniyor."
"Şu isyan hikayesi canım bunlarla kafanı boş yere doldurma. Üstelik ben geçiş için bir yolunu buldum. İkna konusunda benden daha iyisi yoktur biliyorsun. Şimdi geç kalmayalım görevden döndüğümüzde sana her şeyi anlatırım."
Sevi'nin kafası karışmıştı. Kafasında sorular birikmişti ama Aleyna haklıydı Demir'in gözleri üzerlerindeyken ve sığınaktan çıkmak için fazla zaman kalmamışken muhabbet için uygun vakit degildi.
Sesler eşliğinde koşuşturmalar da iyice arttı. Sadece mezarkumarcısı olanlar ayaklanıyor hızlı bir şekilde gürültüyle açılmaya başlayan devasa kapılara doğru koşturmaktaydılar.
kızlar da bu kalabalığa karıştılar.
Kapıya geçebilmek için önce dezenfekte kabinlerine girmeleri gerekliydi. Bir süre sırada bekledikten sonra ilk Sevi kabine girdi.
Karşısında tamemen büyük oval şekilde duran bir ekran vardı. Bu bir tür bilgisardı ekranda beliren kısımda yüzü algılandı. Alttarafta bir bölme açıldı oluşan boşluğa sag kolunu dirseğine kadar soktu bölme kolunu sabitlemişti hiçbir yöne oynatamıyordu. Büyük bir sızı hissetti cihaz az bir miktar kanını çekmisti. Elinin serbest kaldığını fark edince hemen geri çekti. Tarama bittikten sonra ekranda temiz yazısı çıktı. Kabin hareket etmeye başladı sevi dengesini koruya bilmek için iki eliyle kabinin kenarlarına yapıştı yükseldiğini hissede biliyordu. Birden durdu çıkış kapısı açıldı. Sevi çıkmadan eldiven ,maske ve silahını aldı.
Bir süre Aleyna'nın gelmesini beklerken, kapının büyüklüğüne hayran kalmıştı tamamen taş bloklar devasaydı kapı büyük bir koridor oluşturuyordu üst kısmı görmeye çalıştı ama çok karanlık olduğu için göremedi sadece kapının sonundaki ışık gözüküyordu.
Kabin açılma sesi geldi. Aleyna'nın elini tutup sığınaktan çıktılar kapı gürültülü sürtünme sesleri arasında yavaşça kapandı.
Gece olmasına rağmen dışarısı çok bunaltıcıydı her yeri büyük bir sis tabakası kaplamıştı.
Sevi'nin çektiği ilk nefes boğazını yaktı. Çiğerleri patlaycak gibi oldu iki büklüm bir vaziyet aldı. Ardı ardına öksürüyordu midesi agzından çıkacak sandı. Aleyna maskesini Sevi'nin ağzına taktı. Birkaç öksürükten sonra rahat nefes alabildi. Tekrar doğrulup
"Teşekkür ederim." Diyebildi.
"Canım maskeni sakın çıkartma!" Dedi Aleyna. "Bir an önce aracımızı bulmalıyız."
Sevi başıyla onayladı. O kadar çok araç vardı ki kimi gidiyor kimi ekibini toplamaya çalışıyor her yer karman çormandı.
Aleyna'yı kendisine doğru çekmese az kalsın araçlardan birisinin altında kalacaktı araçtakiler kızlara küfürler saydırıyordu.
Kızlar hangisinin kendi görev araçları oldugunu bir türlü bulamadılar ilerlemeye devam ederken. Pars ve Haro imdatlarına yetişti ikiside araçın üzerlerindeydi.
"Bu tarafa Sevi, Aleyna acele edin."
Bu iyiye işaretti çok geçikmiş olmalıydılar tüm ekip aractaki yerlerini çoktan almıştı. Sonunda onlarda yerini alınca artık görev icin her şey hazırdı.
Bir an önce göreve başlamak için sabırsızlanıyordu.
Görevleri önceden belirlenmiş bir bölgedeki askerler tarafından öldürülmüş hastalıklı cesetleri toplamaktı. Bu cesetler toplanıp alev kuyularına atılacaktı.
Sevi alev kuyularını eģitimlerde, sonra da tecrübeli olanlardan birçok kez duymuştu. Doğrusu anlatılanlar kadar etkili olup olmadığını merak ediyordu.
Gruplar bölgelerine doğru olabildiğince hızlı ilerlemekteydi her grubun bu iş için özel geliştirilmiş araçları vardı.
Sevi'nin içinde bulunduğu araçın kontrolunu Hellin sağlıyordu zaten aralarında en tecrübeli olan da oydu. Araçta bulunan silahın başında Riki vardı. Bunların dışında da yirmi kişilerdi.
Tüm sorumluluk Hellin'e aitti. Elindeki haritadan Pars, Riki ve Haro ile birlikte bu gece ki görev yeri olan alanı belirlediler.
Diğer ekiplere göre oldukça geride oldukları için Hellin aracı çok hızlı sürüyordu.
Sevi savrulmalarda bir kaçkez Pars'a sarılmak zorunda kaldı. Bu uzun bi yolculuk oldu iki saattir çorak arazide ilerlemek zorunda kalmışlardı. Etrafta tek tük kuru ağaç dışında tabiat tamamen ölüydü.
Tepelik kısmı da aşınca karşılarında; devasa yapıların bulunduğu, alabildiğine geniş bir alana yayılmış sığınakta ismine Ölü diyarı denilen şehri görebiliyolardı.
Sevi gördüklerine hayran kalmakla birlikte ürkmeye başladı. Hellin ilk eve yaklaşırken aracı durdurdu. Direktifleri de gelmeye başladı.
Helin'in verdiği talimatlarla herkes aractan indi. Etrafında yaya olarak ilerliyorlardı.
Toplama görevi şimdi başlamıştı.
Bölüm sonu...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEZAR KUMARCILARI
Science FictionSevi'nin seçilmiş olabilmek tek arzusudur. Yapması gereken görevlerini yerine getirip kumarı kaybetmemek. Kendisini bir sarmalın içinde bulduğunda artık çok geçti. Sığınak tek kurtuluşları mı yoksa yok oluşları mı?