16

99 17 7
                                    

Sevi, gözlerinin açık olduğunun farkında olsada doğru düzgün bir şey göremiyordu. Gözlerini kaplayan bir sis bulutu inmiş gibiydi.

Boğazında aniden bir sızı hissetti. Birkaç saniye sonra boynundan damarlarına doğru kan basıncının yükseldiğini fark etti. Beynine sanki kan sıçrıyordu. Kusmak istedi. Başını öne doğru attı. İki sefer böğürsede. Kusmuk boğazından dışarıya çıkmadı. Tekrar doğruldu.

Bir kadın sesi duydu “hazır mı?” dedi.

“Hazır efendim!” diye karşılık geldi.

” İsyanı kim yönetiyor?” diye sordu. Bu soru az önce duyduğu kadının sesi değildi. Daha yakınından geliyordu. Bu Emilya’nin sesiydi. Biraz daha kalın çıksada Sevi sesi tanımıştı. Beynindeki alevler hala sürmekteydi.

“Ne isyanı anlamıyorum.” Dedi. Çıkan kendi sesi değildi sanki. Çok boğuk çıkmıştı. Beyninin kontrolu başkası tarafindan ele geçirilmiş gibi hissediyordu. Düşüncelerini kontrol edemediğini fark etti.

“İsyanın başında kim var?” dedi. Başka bir ses. Bu sefer ki  bir erkek sesiydi.

Sevi onlara sorular sormak istesede beyninde mantıklı bir soru cümlesi kuramadı.

   “İsyanda mısın? “diye sordu. Emilyan. Sesi daha kalın ve daha sinirli çıkmıştı.

     Sevi’nin başında kocaman bir ağrı vardı. “Ne dediğinizi anlamıyorum?” Diye bildi.

"Pars isyanda mı?" Diye sordu. Sevi düşünemiyordu bilinçsizce cevap vermekte hissediyordu kendisini.

  "Pars onu seviyorum." Dedi. Kendisine bile söyleme cesareti bulamadığı şeyi tanımadığı insanlara nasıl söylediğine hayret etti.

   "İsyanın başında pars mi var?" Diye sordu erkek sesi. Sevi onun yaşlı birisi olduğunu anlayabildi.

“Bilmiyorum.” Dedi. İlk kez sorulan bir soruya direk yanıt veriyordu.
”Neden bahsettiğinizi anlamıyorum.”

“Seçilmiş olmayı istiyor musun?” diye sordu. Emilyan.

“Evet görev bittiğinde hepimiz seçilmiş olarak dışarı çıkacağız.” Dedi. Sevi. Boynundaki sızı devam ediyordu.

“İsyanın liderini bize söyler misin?” Diye sordu erkek sesi.

“Neden bahsettiğinizi bilmiyorum.” Sevi’nin söylediği cevaplar aklında beliren ilk kelimelerdi.

“Vaktimizi boşa harcadık bu kız hiçbir şeyin farkında olmayan bir aptal” dedi. Aptal kelimesini yüksek sesle vurgulayarak söyledi. yanlarındaki kadın ardından “beceriksizler!” Diye bağırdı.

Aynı kadın bu sefer “pars yakalandı mı?” diye sordu.

Bu soru Sevi’ye sorulmamıştı ama “Pars!” dedi. “ onu seviyorum?”

Kadının ilgisi yeniden Sevi’ ye yöneldi.

“Pars’ın nerede saklandığını biliyor musun?” diye sordu Sevi’ye. Sesi yumuşak çıkmıştı bu sefer.

“pars onu seviyorum.” Dedi. Sevi. Tekrardan.

Kadın tekrar öfkelendi. “Doktor!” dedi. Yüksek ve vurgulu bir şekilde “bu kadar yeter.” Sesinden tekrar sakinleştiği belli oluyordu. “Avcı görevi başlasın Yetina ’da ki tüm mezarcıları sarmala yollayın!”

“Ama efendim!” dedi. Emilyan. “Şehir tamamen temizlenmedi ve Yetina da herhangi bir direnişle karşılaşmadık.”

“Durup isyan çıkartmalarını bekleyemem iki sığınak bölgesini çoktan kaybettik başka seçilmiş ölmemeli. Bu işle ilgilen."

"Emredersiniz!" dedi Emilyan. Doktora kızı götürün dedi.

Sevi’nin boynundaki sizi birden geçti. Beynine hüçüm eden kan akışı düzelmiş bir rahatlama hissetmisti. Vücudu rahatladıkça Etrafını saran alevler içindeki hortum yavaş yavaş dağılmaya başladı. Göz kapaklarının tekrar kapanmasına engel olamadı.
Aleyna’ nın sesini duyuyordu.
“İyi misin?” dedi. “Canım içki mi çarptı?”

   Kendine geldiğinde bir koltukta boylu boyunca uzanıyordu. Aleyna başının hemen yanında oturuyordu. Biraz doğrulup üzerinde ki kıyafetlere baktı normal mezarcı kıyafetleri vardı. Sonra da Aleyna’ ya baktı onunda üzerinde normal kıyafetleri vardı.

     “Beni korkutuyorsun Sevi. Sarhoş falan mısın?”

     “Emilyan, Dak nereye gittiler?

    “ Onlar da kim?” dedi. Aleyna şaşkın bir ifadesi vardı.

MEZAR KUMARCILARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin