Mishel panikle Sevi'nin yanına kadar gelmişti. Gördüğü korkunç manzaradan sonra.
“Zavallı kız!” diye bildi. “Ben gerçekten üzgünüm yapabileceğim bir şey yoktu.” Sevi'ye açıklama yapma isteği duymuştu.
Sevi öfke dolu gözlerle Riki’ ye baktı. Yüzünde pis bir sırıtış gördüğüne yemin edebilirdi. Bu onun daha da çileden çıkmasına sebep oldu.
“Onu sen öldürdün!” dedi. “Seni gördüm.” Dedikten sonra da üzerine yürüdü.
“Neden bahsediyorsun sen? Ben bir şey yapmadım.” dedi.
“Lisa’ ya kuyuya gitmesini söyledin. Sen gönderdin oraya.”
Mishelin araya girdi.
“Sakin olun tamam mı görev bitti. Kız öldü yapacağımız bişey yok. Güneş doğmadan bir an önce sığınaga dönmezsek bizim sonumuzda öyle olur.”
“Bu aşşağılık herif kız üzerine kumar oynadı.”
“O kızın aptallığının sorumlusu ben değilim.”
Mishelin: “Sana kaç kez kumar oynamamanı söylemiştim. sığına dönünce bu olaydan yetkilileri haberdar etmek zorundayım.”
“Hadi ama Mishel'in benim bi suçum olduğunu düşünemezsin.”
“O kız senin sorumlulugundaydı. Konu kapanmıştır. Savunmanı yargıçlara yaparsın.”
Riki gözlerini Sevi'nin üzerine dikti öfkeden delirmiş gibiydi.
Araç hızla sığınagın yolunu tuttu. Diğer araçlarda hızla ilerliyorlardı.
Sevi Arkalarına kuyulara doğru baktı bir biri ardına kuyular patlamaya başladı. Devasa alev hortumları gökyüzüne doğru yol alıyordu.
Olayın etkisini kimse üzerinden atmışa benzemiyordu Sığınak yolu boyunca uzun bir sessizlik oldu kimseden çıt çıkmamıştı Sadece Piti ‘nin arada bir hıçkırıklarla ağlama sesi geliyordu. geldiklerinde sığınak kapıları ardına kadar açılmıştı.
Giriş aynı zamanda sığınagın en devasa bölümü olan yemekhane olarakta kullanılan büyük salona çıkıyordu.
Işıklar açık olduğu süre boyunca burası sürekli hareketli olurdu. Beyaz ışıklar kapatildiginsa ise askerler gelecegin insanlarinin burada bulunmasina izin vermezdi.
Henüz ışıklar bile tam olarak açılmadığı için etrafta askerler ile temizlik yapanlar dışında birazda aç gözlülükle kumar sonuçlarını bekleyen insanlar vardı.
Sevi Çok yorgun olduğu için bir an önce odaya çıkıp dinlenmek istiyordu. Pars’in odasına kadar eşlik etme teklifine kayıtsız kalamadı yanında olmasına ihtiyaçı vardı.
Büyük salondan çıkmadan önce Aleyna’ya baktı. Kızıl saçlı çocuğun yanında duruyordu. Sürat ifadesine bakılırsa halinden oldukça mutluydu. Anlaşılan ufak Lisa’ nın ölümü onu etkilemişe hiç benzemiyordu.Kaldığı bölüme kadar Pars la birlikte geldiler. Odaya geçmeden.
“İstersen burada kalabilirsin. Aleyna ’nın odaya uğrayacagını pek sanmıyorum.” Dedi.
“Onu gördüm büyük salondaydı. Kendisine yeni arkadaşlar edinmiş galiba. Aleyna‘ nın Haroy la birlikte oldugunu sanıyordum.”
“Aslına bakarsan bende öyle sanıyordum. Son günlerde biz çok fazla konuşma şansı bulamadık. Biliyorsun her gece yaşadıklarımız, sonra Edis’ in seçim zamanının gelmesi. Galiba Aleyna’ya yeteri kadar zaman ayıramadım tabi sanada öyle. Burada kalırsan belki bunu telafi edebilirim, Edis’te uyandıgında seni gördüğüne sevinecektir.”
“Senle kalmayı çok isterdim biliyorsun ama halletmem gereken çok önemli işlerim var. Edis konseye gitmeden onu görmek için gelirim.”
“Tamam.”
Benden daha da önemli olan işlerde neydi böyle. En sevdiğim insanların benden gizledikleri şeyler olmasından nefret ediyordum. Bu durum canımı fena halde sıkmıştı.
Gerçi Pars ayrılmadan dudaklarına kondurduğu minik öpücük moralini birazcıkta olsa yerine getirmeye yetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEZAR KUMARCILARI
Ficțiune științifico-fantasticăSevi'nin seçilmiş olabilmek tek arzusudur. Yapması gereken görevlerini yerine getirip kumarı kaybetmemek. Kendisini bir sarmalın içinde bulduğunda artık çok geçti. Sığınak tek kurtuluşları mı yoksa yok oluşları mı?