Bir şeyin baçağını kavramaya çalıştığını fark etmesiyle Sevi istem dışı şiddetli bir çığlık attı. Ürkmüştü. Ne olduğunu anlayabilmek için ışığı baçagına tuttu.
Bu yaşlıca bir kadındı.
Oda diğerleri gibi ayak bileğinden prangalanmış duvara kadar zincirliydi. Zincirsiz olan diğer baçagını oynatamadığından ayağa kalkamıyordu.
" Yardım et!" Dedi. Sesi boğuk ve biraz da kısıktı. Öğürerek Söylediği tek cümle de buydu.
Kadın diğer eliyle de Sevi'nin aynı baçagını tutmak istedi. Bu çok cılız bir tutuş olmuştu. Sanki ellerinde hiç güç kalmamıştı. Sevi'nin geriye doğru bir iki adım atmasıyla ellerinden kurtuldu.
Paniklemeyip, sakin kalmaya çalışıyordu bu sadace savunmasız yaşlı bir kadındı sonuçta. Sevi'ye bir zarar veremezdi.
Korkunun kendisini ele geçirmemesi için derin bir nefes aldı. Biraz sakinleştiğini hissedince silahını çekip kadına doğrulttu.
Kadının kafasının yarısı beceriksiz bir şekilde sargı beziyle sol gözünün üstünden kaşını da kapatmış bir şekilde sarılıydı. Diğer kısmından dağınık beyaz saçları sarkıyor. Seyrek saçları arasından da kurumaya yüz tutmuş kafa derisi gözüküyordu.
Sığınakta söylenen hikayeler gibi yeşil canavarlara benzeyen bir tarafı falan yoktu ama yinede çok ürpertici görünüyordu. Cildi kurumuş ve derin çatlaklar oluşmuştu. Kuru ve çölleşmeye başlamış toprak gibi görünüyordu.
İşkençe gördükten sonra burada diğerleri ile birlikte ölüme terk edilmiş bir hali vardı.
"Burada neler oldu böyle!" Dedi
Sevi. Aslında bu soruyu sormak istememişti düşünceleri sesli olarak ağzından çıkı verdi.Sorduğu soruya bir cevap alabilecegini sanmıyordu ama beklemediği bişey oldu. Kadın konuşmaya başladı.
"Her şey yalan, bize söylenen her şey yalan." Diyordu. Kadın Sevi'nin beklemediği kadar mantıklı cümleler kuruyordu.
Sevi'nin kafası karıştı virüs hakkında bugüne kadar bildiği şeyler ya yanlıştı ya da burdakiler başka bi nedenden dolayı ölüme terk edilmişti.
"Neden bahsediyorsun! Yalan olan da ne?"
"Asla bize izin vermiyecekler. Seçilmiş olmamıza izin vermeyecekler. İsyan tek kurtuluşumuz.." dedi.
Kadın konuşmasını bitirememişken bu esnada gelen silah sesiyle başından vurulup yere yığıldı.
Sevi panikle iki elini başına siper ederek yönünü çevirdi. Tekrar kendini toparladığında kimin ateş ettiğini görebilmek için kapıya baktı.
Bu Haro'ydu ardından yere yığılmış olan kadına bir el daha ateş etti. Aleyna'da arkasındaydı şaşkın bir hali vardı. Hemen Sevi'nin yanına geldi.
"Canım nasılsın? Çok korkmuş olmalısın? Dedi Sana dokunmasına izin vermedin değil mi?"
Sevi başını hayır anlamında iki yana çevirdi.
Haro önce vurduğu kadını sonra da diğerlerini kontrol ediyordu. Sevi'ye dönüp "Silahını çektiğinde ateşle! Hala şansın varken."dedi.
Aleyna, Haro'ya sert bir bakış baktı. Bu kontrol sadece bende bakışıydı. Aleyna erkekleri kolayça etkisine alan harkülede güzellikte bi kızdı. Sevi bunu biliyordu ama Haro ile ne zaman böyle bi dereceye geldiklerini bilmiyodu.
"Biz dışarı çıkabilir miyiz burdan uzaklaşmak istiyorum." Dedi. Sevi de burdan çıkmak istiyordu. Pars'ın yanında olmaya ihtiyacı vardı.
"Tüm odalara henüz bakmadık." Dedi Haro.
"Çocuklara burada ki ölüleri haber etmeye gidiyoruz." Dedi sesi kesin ve kararlıydı bir şef edasında dudaklarından dökülüyordü.
Haro itiraz etmedi.
"Bende sizinle geliyorum. Burda kalıp başka bir kaçığın uyanmasını beklemiyecegim." Dedi.
Onlar konuşurken Sevi kadına baktı. Boylu boyunca yerde uzanıyordu. Başından az bir kan sızıyordu vücudunda ki kan çekilmişti sanki.
Birlikte evden çıktılar. Sevi gruba dönmeyi umuyordu ama Haro, Peter'e buradaki durumu anlatma fikrini ortaya attı. Aleyna da bunu mantıklı buluyordu.
Bölüm sonu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEZAR KUMARCILARI
Ciencia FicciónSevi'nin seçilmiş olabilmek tek arzusudur. Yapması gereken görevlerini yerine getirip kumarı kaybetmemek. Kendisini bir sarmalın içinde bulduğunda artık çok geçti. Sığınak tek kurtuluşları mı yoksa yok oluşları mı?