25

30 6 50
                                    


     Pars, Sevi’yi yaşlı Amadi’nin hayatını geçirdiği bölüme getirdi. Geldikleiri yer Amadi’nin odasıydı, Sevi bu odaya daha önce Amadi hayattayken ona yemek getirmek için de birkaç kez gelmişti. Sevi buraya  her gelişinde de ürkerdi.

     Amadi peşinde efsaneler bırakmış, onlarca dedikoduyla ölmüş birisiydi. Öldükten sonra odasına kimse yerleşmeye cesaret edemedi. Sevi bildi bileli burası boştu.

    Amady için söylenenler arasında onun virüs kaptığı da vardı ki, bu sevinin de inandığı hikayeydi.

     Odanın kapısına geldiklerinde.

         “Sence oraya girmemiz iyi fikir mi? Biliyorsun virüs ve Amadi bunlar ürkütücü isimler.” Dedi Sevi.

     “Bana güven! Dedi. Pars “Amady hepimiz den daha sağlıklıydı." Diye ekledi.

       Sevi, Amady’ nin cesedini gözleriyle gördüğü için tam da bu söylediğine inanmak biraz zor geliyordu. Tabi zavallı adamın vücudunda zerre kan kalmaması şüpeleri güçlendiriyordu.

Pars içeri girdi. Sevi de peşinden girdi.

      “Buraya neden geldik.”

      “Sana göstermek istediğim şeyler var.”

      “Amadiy’ le mi ilgili kim bu adam senin için, önemi ne?”

      "Amadi eski bir madenciydi; savaş başladığı sırada madenleri ateş kuyularına çevirenlerden, sonra da sığınağı inşa etmişler. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama onun virüse karşı bağışıklığı vardı.”

       “Amadi virüsten öldü onun cesedini gördüm ben vücudu hastalıklıydı.”

       “Hayır! Amadi öldürüldü.”

       “Kim neden Amadi’ yi öldürsün ki hemde sığınakta.”

      Pars cevap vermedi yatağın altına uzandı orda ki duvara monteli şekilde duran zinciri çıkarttı.

Zinciri eline alıp seviye gosterdi.

       “Amadi bu zincirle ayağından duvara bağlıydı tıpkı senin o gece Aleyna’ yla gördüğün yaşlılar gibi.”

      “Amadi’ye niçin böyle bir şey yapmış olabilirler.” Diye sordu Sevi.

      “Bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa sığınakta yanlış giden işler döndüğü.”

        Pars yerde duran aşınmaktan kenarları parçalanmış hasırı kaldırdı yerde el yapımı uyduruk bir kapak vardi bu kapagi biraz ugrasarak acti kapagi kenara çekip içerisine atladı orada ufak bir tünel kazılmıştı.

      "Hadi atla!" Dedi Sevi ye

      "Bununun iyi bir fikir olduğuna emin misin?"

      "Bana güven." Diyerek Elini uzattı tünelin içine girmesine yardım etti. Uzun ve dar bir tüneldi havalandırmayı andırıyordu tek farkı çok az oksijen olmasıydı.
Sevi dizlerinin uzerine coktu ellerininde yardimiyla parsin pesinden emekliyerek ilerlemeye basladilar. Biraz uzun ve yorucu yolculuk sonrasında çıkışa ulaşabildiklerine sevindi.

     "Burası da neresi?"diye sordu.

      "Nereye kaybolduğu mu merak etmiyor muydun? iste buradaydım." Dedi pars.

       Girdikleri küçücük tünel devasa bir tünele çıkıyordu sevi fenerini yakip etrafı incelemeye calisti icerisinde sıra sıra dizilmiş raylar vardı kapalı, karanlık bi alan olmasına rağmen rahat nefes alınabiliyordu oksijen miktarı oldukça fazlaydı. Bu zifiri karanlıkta önlerini görmelerini sağlayan tek şey ellerindeki fenerdi.

Pars hadi bu taraftan dedi korkuyorum diyerek korkusunu daha fazla gizleyemedi sevi pars gulumsedi hani sen hicbir seyden korkmazdin

ben oyle bir sey soylemedim dedikten sonra sevi hadi nereye gidiyorsak gidelim diyerek onden yurumeye koyuldu biraz ilerlemisti ki duydugu bir ses paniklemesine yol acti sevi istem disi gerileyince arkasinda yuruyen pars a carpti parsin elini titredigini hissedip utandi parsin guluslerini duyuyordu bu sinirini bozmustu biraz once nereye gideceksek gidebilir miyiz dedi fenerlerin yaydığı ışıkta ilerledikten sonra tren raylarinin hemen kenarinda kalan küçük bir kulübeye ulaştılar.

MEZAR KUMARCILARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin