☁️—satır arası yorum istiyoruum💜
"Baba! Topum kaçtı.'' Parmağımla renkli deniz topunu gösterdiğimde anneme beni tutması için işaret etti.
''Topunu alıp geleceğim. Burada bekle.'' Denize daldığında annemle kumun üzerinde oturup babamın topumu alıp gelmesini bekledik.
Annem endişeyle etrafına bakındığında çoktan ayağa kalkmıştı. Annemin yanına gidip babamın denizden çıkıp gelmesi için ayakta dikilmeye başladım.
Annem babamın ismini bağırmaya başladığında ağlamaya başlamıştım. Denizin içine koşarak giren adamlar babamın gittiği tarafa doğru yüzüyordu. Babam benim çocukluğum yüzünden lanet bir top için denize girmişti ve dalgayla birlikte gözden kaybolmuştu.
''Topunun sırası mıydı?'' Annem kırmızı gözleriyle bana dönüp beni hırpaladığında beynimden vurulmuşa dönmüştüm.
"Dua et baban çıkıp gelsin. Yoksa hayatın boyunca kendini suçlu hissedersin.'' Suçlama mıydı? Tehdit miydi? Anlam verememiştim ama babamı günlerce beklemiştik, günlerce hastaneden ve polislerden haber beklemiştik ama gelmemişti. Babam 'topunu alıp geleceğim, burada bekle' deyip gitmişti ve bir daha geri gelmemişti.
Gözlerimi yavaşça aralarken görüşüm bembeyazdı. Yanağımdan ıslaklık akıp giderken ağlayıp ağlamadığımı hatırlamıyordum. Gözlerimi etrafımda gezdirdiğimde hastane odasındaydım. Gözümün önüne en son üyelerle birlikte denize atlayacağım gelmişti. Garip garip şeyler görmüştüm ve duymuştum. Gözlerimi birkaç kez daha kırparak yattığım yerden doğrulmaya çalıştım.
''Kalkmaya çalışma.'' Tanıdık ses kulaklarıma dolmuştu. Jimin baş ucumdaydı. ''Bayılıp denize düştün. Bel bölgen hafif morarmış olabilir.'' Cevap vermeden tavana bakmaya devam ettim. Benden bir şeyler duymak ister gibi bana bakıyordu.
''Söyle bana.'' Mırıldanarak yanıma iyice yaklaştığında dirseklerini yatağa koydu. Başımı olumsuz anlamda hafifçe salladım. Sadece o anın korkusuyla öyle şeyler görüp duymuştum biliyorum ama yinede bu utanç vericiydi. ''Hadi Kelsey.'' Elimi kavrayıp yavaşça sıktığında bana güven verirmişçesine gülümsedi.
''O anın korkusuyla bir şeyler gördüm ve duydum.'' Merakla bana bakmaya başlamıştı. ''Birileri çığlık atıyordu ve denizin içinde bana uzanan eller vardı. Yaşadığım ve yaşamadığım birçok şey gözümün önünden film şeridi gibi geçip gitti.'' Başımı Jimin'e çevirip gülümsedim. Beni dikkatle dinliyordu. ''Biliyorum saçma ve gülünç bir durum.'' Başını hafif salladı.
''Denize beraber düştük,'' dedi göz teması kurarak. ''Bayılmıştın ama elimi sıkıca tutuyordun.'' Gözleri kısıldığında güldüm. Kapının açılma sesini duyduğumuzda Jimin elimi yavaşça bıraktı. İçeriye üyeler ve menajer girmişti. Hepsi yanıma koşuştururken Jin elindeki çiçeği yatağımın ucuna koydu. Üzerinde ''Bizim güzel Kelsey'imize.'' yazıyordu. Yüzümdeki tebessümle üyelere baktım.
''Uyanmışsın.'' Etraftaki koltuklara yerleşirken heyecanla konuşmuşlardı.
''Neredeyse 5 saattir uyuyorsun.'' Jin üzerime eğilip bir süre bana baktı. İyi olup olmadığımı kontrol eder gibi bir hali vardı.
''Nasıl hissediyorsun?''
''İyiyim,'' dedim tebessüm ederek. ''Sizi endişelendirip işinize engel olduğum için üzgünüm.''
''Üzgün olma,'' menajer ayaktayken konuşmaya başlamıştı. ''Asıl ben üzgünüm. Seni tekneye bile bindirmemeliydim.'' Pişmanlıkla bana bakıyordu. Önemli olmadığına dair başımı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
📷; cameraman
Fanfic"Umutsuzluğa kapılmaya başlamışken, Jimin'in varlığı tüm her şeyimi unutturmuştu. Jimin benimleydi ve ben henüz kaybetmemiştim."