☁️—satır arası yorum istiyoruum💜Havaalanına geldiğimizde tüm güvenlik önlemlerinin alınmasına rağmen herkes üzerimize çıkmaya çalışıyordu diyebilirdim. Çalışanların üzerine değildi ama üyelere daha yakın olmak isteyen fanlar bizi itekleyerek geçmeye çalışıyorlardı. Üyelerle çalışanlar arkalı önlü yürüyordu ve adım atmak zorlaşmıştı. Dae Hyun ablanın çantasınıda kendi sırt çantamla beraber arkalı önlü takmıştım. Beraber kol kola üyelerin arkasından yürümeye çalışıyorduk ama endişeliydim. Sağdan ve soldan itekleniyorduk. Bana bir şey olmasada yanımdaki kadın hamileydi ve nefes almada zorlanıyordu. Yanımdaki kızın kamerasıyla beraber elini kaldırmasıyla alnım yavaşça çizilip gitmişti ve şapkam başımdan düşmüştü. Elim alnıma giderken sızlandım.
''Kelsey, iyi misin?'' Dae Hyun'u onaylarken Jimin sesimi duymuş olmalı ki arkasını dönmüştü. Birkaç saniye bana ve alnıma baktıktan sonra iç çekerek önünü tekrar dönmüştü.
Önden ve arkadan gelen büyük bir baskıyla Taehyung, Dae Hyun ve ben kendimizi yerde bulmuştuk. Üyeler duraksayıp bize bakarken yanımıza görevlilerden önce gelip Taehyung ve beni kaldırmışlardı. Korumalar kimseye güç uygulamak istemiyordu ama hayranları iteklemeye başlamışlardı. Dizlerimin tekrar kanamaya başladığına emindim. Dae Hyun gözlerini kapatarak elini karnının üzerine götürmüştü.
''Abla iyi misin?'' Kaldırmak için Taehyung'la ellerimiz kollarına gitti. Bizi başıyla onaylarken yavaşça yerden kalkarak onu kaldırdık.
Taehyung dizlerime bakıp tekrar bana döndü. Eli çizilen alnıma gittiğinde kaşları çatıldı. Kaşlarımla elini indirmesi gerektiğini işaret ettim. Havaalanı gibi ultra kalabalık bir yerdeydik ve her yerde kameralar vardı. En ufak bir hareketle bile sana asılsız bir damga yapıştırabilirlerdi.
''Şirkete gidince dizlerini kontrol ettir.''
''Tamam.'' dedim. Yürümeye başladığımızda Taehyung da yanımızda yürüyordu. Sessizce havaalanından çıkana kadar yürüdük. En sonunda çıkabildiğimizde derin bir nefes aldım. Üç araba dışarıda bekliyordu. Herkes arabalara dağılırken Taehyung, Jimin ve ben aynı arabaya binmiştik. Jimin elini alnıma uzattığında çizilen yerde parmağını gezdirdi.
''Çok acıdı mı?'' Gözlüklerini çıkarıp benimle göz teması kurdu. ''İnsanlar çok dikkatsiz.''
''Acımıyor. Sadece çok heyecanlı bir hayrandı, istemeden yapmıştır.'' Elini çekerken arkasına yaslandı.
''Bugün sanki daha fazla kalabalıktı.'' Taehyung başını eğerek ellerini dizlerine götürdü.
''Acıdı mı?'' dedim elimi dizine sürterek. Yavaşça başını sallasa da bahse girerim acımıştı.
''Üzerimizden yürüyüp geçeceklerini sandım.'' Taehyung başını sallayıp arkasına yaslanırken burnunun ucunu kaşıdı. ''Bu tür şeyler başımıza sık sık geliyor ama sizin için endişelendim.''
''Uluslararası bir grupla çalışıyorsan eğer bunları göze almalısın.'' dedim gülerek. Benimle beraber gülmüşlerdi ama çıkan gülüş sesleri bile kulağa yorgun geliyordu.
''Dinlenmeye ihtiyacınız var. Sabah programa baktığıma göre yarın bir şey yok değil mi?'' Beni başlarıyla onayladılar.
''Yarın izin günümüz.'' Jimin mırıldandığında her an uykuya dalacak gibiydi ama gözlerini kapatmama da ısrarcı görünüyordu.
''Sen şirkete mi geçeceksin?'' Taehyung başını kaldırarak yüzündeki maskesini çıkardı.
''Evet şirkette düzenleme ekibiyle işlerimiz var.'' dedim başımı geriye atarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
📷; cameraman
Fiksi Penggemar"Umutsuzluğa kapılmaya başlamışken, Jimin'in varlığı tüm her şeyimi unutturmuştu. Jimin benimleydi ve ben henüz kaybetmemiştim."