21

9.9K 592 143
                                    


☁️—satır arası yorum istiyoruum💜

Jimin'den gözlerimi çekip başımı yere eğerken o da dışarıya çıkmıştı. Bulanıklaşmış gözlerimi kırptığımda yüzümde yoğun bir ıslaklık oluşmuştu. Arkasından bakarken ona dediğim şeyler için içimde yavaş yavaş pişmanlık duygusu uyanmaya başlamıştı.

''Özür dilerim.'' dedim ellerimi gözlerime götürüp silerken. Bunu yüzüne söylemeliydim belki ama o cesareti kendimde bulamıyordum.

''İkinizi de bir odaya kilitlemek istiyorum.'' Taehyung kendi kendine konuşup Jimin'in arkasından giderken ben de oturduğum yerden kalkarak odadan dışarıya çıkmıştım.

Batırdığım yerler göze çarptığı için temizlemeye karar verdim. Çocukların kaydına zaman vardı ve o süre zarfında bitirebilirdim. Kattaki temizlik malzemelerinin bulunduğu odayı bulup ıslak bir paspas alıp asansörün bulunduğu yere doğru gittim. Asansörün oradan başlayıp üyelerin bekleme odasına kadar yere damlayan kanları sildim. Kapıyı açıp içeriye girerek silmeye devam ederken arkamdan gelen sesle duraksamıştım.

''Kelsey?'' Soru sorar gibi konuştuğunda şaşkınlıkla ben arkamı dönerken Suga oturduğu yerden çoktan kalkmıştı. Jung Woo'nun burada ne işi olduğunu merak ederken kaşının patlağı ve kanlı gözü alanıma girmişti.

''Senin ne işin var burada?'' Suga kolumdan tutup arkasına beni alırken küçümseyici gözlerle ona bakıyordu.

''Buraya bir şey yapmaya gelmedim.'' Sakin ve durgun çıkan sesine hepimiz şaşırırken yüzümü incelemişti. ''Görünüşe göre ikimiz de hediyemizi almışız.'' dedi kaşını ve gözünü gösterirken.

''Ben bunu bekliyordum peki ya sen?'' Suga'dan kolumu kurtardığımda yanına geçmiştim.

''Ben de yemeğe gitmedim.'' Jung Woo dışarıdan bakıldığı zaman pislik birisine benzemiyordu ama belkide gördüğüm birkaç davranışı ailesinden gelen bir şeydi.

''Konuşabilir miyiz?'' diye sorusunu bana yönelttiğinde Suga kaşını yavaşça indirip kaldırmıştı. Jung Woo gözlerini benden çekip Suga'ya doğru çevirdi. ''Tamam, sizin yanınızda konuşalım o zaman. Hep beraber?'' Suga arkadaki koltuğa ilerlemeye başladığında beni Hoseok ve kendisinin arasına oturtmuştu. Jung Woo da Namjoon'un yanına oturdu.

''Bu hediye adı verdikleri saçma işin daha büyüğü olacak.'' Yanaklarımın içini dişlemeye başlamıştım. ''Ben de istemiyorum ama babam korkunç birisi. Annen bile korkuyor.''

''Daha büyüğü derken ne demek istiyorsun?'' Jungkook, Jung Woo'nun sağındaydı ve terslenerek sorup öne doğru çıktığında Jung Woo ondan uzaklaşmaya çalışmıştı.

''Babamı birisiyle konuşuyordu ve 'her şeyi hazırla yakında Jung Woo ve Kelsey misafirin olacak' dedi. Ne planladığı hakkında hiçbir fikrim yok.'' Eli çenesine gittiğinde düşünceyle oynamaya başladı.

''Ben kaldırabilirim ama seni bilemiyorum.'' O sırada kapı açılıp içeriye Taehyung ve Jimin girerken Jimin sağ ayağının üzerine, yüzünü buruşturup basamamıştı. Başını yerden kaldırıp bize baktığında Jung Woo görüş alanına girerek kaşlarını çatmıştı.

''Ne işi var bunun burada?'' Yüzü anında kasılmıştı.

''Konuşmak için gelmiş.'' Jin bilgilendirirken yanımıza doğru gelip ayakta durmaya devam etti.

''Ne yapacağız peki?'' Gözlerimi zorla Jimin'den çekmeyi başarıp konuşmuştum.

''Yapabileceğimiz bir şey yok. Onlar vazgeçene kadar başımıza gelecekleri bekleyeceğiz. Ya da kabul edip mutsuz bir hayat süreceğiz.'' Sıkıntıyla konuştuğunda gözlerini yere indirmişti. ''Ve sana yaptıklarım için özür dilerim.'' Cevap vermeyip başımla onaylamıştım.

📷; cameramanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin