5684 kelimelik upuzun bir bölümü umarım bol ve uzun yorumlarınız süsler 🧡
-
"Kelsey.." Burnumda yumuşak dudakları hissettiğimde Jimin'in büyülü kokusu burnuma dolmuştu.
"Hım?" Gözlerimi açmadan mırıldanıp yavaşça gülümsedim. "Beni her sabah böyle uyandırman için ne yapmalıyım?" Gözlerimi yavaşça aralayıp Jimin'e baktım. Dirseğini yatağın üzerine koymuştu yumruk yaptığı elinden destek alarak çenesini yaslamıştı.
"Böyle uyanman için her gün yanımda uyuman gerekiyor." Başımı yastığımdan hafifçe kaldırarak yüzümün biraz ilerisinde olan Jimin'in yanağına minik bir öpücük kondurdum ve başımı yastığa geri koydum. Gözlerim güzel yüzünden ayrılırken yavaşça boynuna inmişti. Orada bıraktığım morluklar beni utandırmıştı. Yanağımın içini dişlerken bakışlarımı boynundan ayırdım.
"Dün gece bunları yaparken utanmıyordun ama." dedikten sonra parmağıyla burnumu hafifçe sıktı. Burnumdan elini çekerek boynuma getirdi ve baş parmağıyla yavaşça okşadı.
"Fena durmuyor." diye mırıldanıp sırıttığında yaptığından memnun olmuş gibiydi.
"Tüm gün seninle burada vakit geçirmek istiyorum." Dudaklarımı büzdüğümde çocuk gibi davranmaya hazırdım. "Amerika'ya gittiğimiz zaman çok yoğun olacaksınız ve yorulacaksınız."
"Kore'ye döndüğümüz zaman dinlenme süremiz olacak." Jimin yatakta oturur pozisyona geldiğinde ellerimden tutarak benide kaldırdı.
"Eşyalarınızı önceden hazırlamıştınız ama unuttuğun bir şey yok değil mi?" diye sorumu yöneltirken yataktan kalkıp büyük bavulumun yanına adımladım.
"Merak etme her şeyim tam." Gözleriyle bavulumu işaret etti. "Eşyalarını son kez kontrol et." Bavulumu açıp yere oturduğumda aldıklarıma göz gezdirdim.
"Beyazlı olanı beğendim." Jimin yataktan kalkıp yanıma doğru adımladı ve beyaz sütyenimi elleri arasına aldı. Vücut ısım yükselirken elinden sertçe alıp içine geri koydum ve ağzını geri kapattım.
"Böyle davranmak hoşuna gidiyor değil mi?" Beni elimden tutup ayağa kaldırdı. Kendi kendine kıkırdarken dolabımın önüne geçti.
"Hoşuma gidiyor." Elimi bırakıp dolabımın kapağını açtı. "Seni ben giydireceğim. Dar tişörtlerinden, şortlarından ve taytlarından sıkıldım." Kıyafetlerime göz gezdirirken elime bol bir eşofman takımını tutuşturdu. Siyah uzun bir tişörtüde eline aldığında kaşlarım yavaşça kalktı.
"Öyle mi? Ben de sana karışayım o zaman." Bakışlarını bana çevirdiğinde işaret parmağımı çeneme götürerek dudaklarımı büzdüm.
"Hımm.. ne giyersen giy dikkat çektiğinden dolayı evden dışarıya artık adımını atamazsın. Seni evime hapsediyorum." dedikten sonra geri geri ilerleyip kapıya döndüm. Kapıyı kilitleyip anahtarı cebime koyarken Jimin şaşırmış bir ifadeyle hareketlerimi izliyordu. Anahtarla birlikte kendimi yatağa attığımda açılan tişörtümü indirdim.
"Amerika gibi rahat bir şehire gideceğiz." Oradaki hayranların dışındaki kızların üyeleri görünce verecekleri tepki gözlerimin önüne geldiğinde kıskançlık duygusu yavaşça bedenime yayıldı. "Oradaki kızların hareketlerini kestiremiyorum."
"Kıskanıyor musun?" Yanıma yavaşça adımladığında sesinin arkasındaki yaramazlığı farketmiştim.
"Yoo," dedim göz temasını bozmayarak. "Neden kıskanacakmışım ki?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
📷; cameraman
Fanfiction"Umutsuzluğa kapılmaya başlamışken, Jimin'in varlığı tüm her şeyimi unutturmuştu. Jimin benimleydi ve ben henüz kaybetmemiştim."