☁️—hikaye eski aktifliğini, okuyucuyu ve yorumunu kaybettiği için yakın zamanda finali yapmak istiyorum.. bölümlerin geç geldiğinin farkındayım ve bunun için üzgünüm..birkaç hafta sonra
"Her şeyiniz hazır mı?" Jin bavullarımızın etrafına geçerek konuştu. "Öncelikli olarak kişisel eşyalarınızı hazırladınız öyle değil mi?" Anne edasıyla konuşurken son derece tatlı görünüyordu. "İsterseniz son kez kontrol edin."
"Merak etme hyung." Jimin sakince konuştuğunda tekli koltuğa geçip oturmuştum. "Her şeyimizi aldık ve eksik bir şeyimiz yok." Havaalanına buradan geçeceğimiz için eşyalarım yurtlarına getirilmişti.
"Gerekli olan başka bir şeyi de aldın mı?" Jungkook kahkaha atarak konuştuğunda Yoongi'den hafifçe tokat yemişti. "Ah şu aralar sizden çok dayak yiyorum, sizi döven halime dönsem iyi olur." Sitem edercesine konuşarak omuzlarını silkti. Anlamayarak onlara bakarken, her zamanki Jungkook dedim ve açıkçası dediğini pek umursamadım.
"Ya maknae." Jungkook sırıtmaya devam ederken üyeler de gülmüştü. "Böyle şeyler söylememelisin."
"Kelsey umursuyor gibi görünmüyor neden bu kadar takılıyorsunuz?" Yanıma gelip koltuğun başlığına oturmuştu. O geceden sonra pek bir şeyin üzerinde düşünemiyordum ve sürekli üyelerin beni dürtüklemesiyle kendime geliyordum.
"Doğru," dedim gülerek. "Jungkook'u anlamak için çabalamıyorum artık."
"Kelsey'le havuzda oynadığımız zamanı hatırlıyorum da ah.." Elini kalbine çıkarttığında hafifçe gülümsedim. Konudan konuya atlamasına da alışmıştım. "Beni de yanınızda götüremez misiniz?"
"Güzel vakit geçirmiştik değil mi?" Jungkook'a bakarak konuştuğumda kolunu bana dolayıp başımı göğsüne yasladı. Gözlerimi kaldırıp yüzüne baktığında Jimin'e göz kırptığını görmüştüm.
"Ah Jungkook." dedim yumruğumla kaslı karnına vurarak. "Seni yakaladım." Onun gibi göz kırptığımda gülmeye devam ediyordu.
"Bize her gün fotoğraf atacaksınız tamam mı?" Hoseok telefonunu sallayarak konuştuğunda başımla onayladım.
"Ve internetten uzak duracaksınız çünkü ilişkiniz açıklandı." Namjoon bizi gamzeleriyle birlikte uyardığında gülümsemiştik.
"Resmi olarak mı?" dedim hafif kaşlarımı kaldırarak.
"Evet şirket bunu onayladı." Gözlerim Jimin'e kaymıştı.
"Zor durumda kaldın mı?" Olumsuzca başını sallarken gülümsemişti.
"Bunları konuşmayalım." Yanıma doğru adımlarken Jungkook'u yanımdan iteklemişti. "Sadece kendimize odaklanalım." Parmaklarıyla saçlarımın uçlarını oynamaya başlamıştı.
"Havaalanına gelmemizi ister misiniz?" Taehyung'a bakarak sadece gülümsemiştim. Her şeyimizle ilgileniyor olmaları değerli hissettiriyordu.
"Buna gerek yok. Biz her şeyi hallederiz." Jungkook gülmeye başladığında hepimiz ona dönmüştük.
"Kelsey'e güvendiğini düşünen?" dedi ve gülerek elini havaya kaldırmıştı. "Bavulunu nasıl alacağını bile bilmiyorsun hyung." Jimin gülerek bacaklarımın üzerinde duran yastığı ona doğru fırlatmıştı.
"Tabi ki bana güvenecek." dedim başımı Jimin'e doğru kaldırarak. Ardından parmağımla yanağımı gösterdiğimde memnuniyetle gülümseyip öpmüştü.
"Karşımda böyle şeyler yapmaya utanmıyor musunuz?" Jungkook yavaşça konuştuğunda elini kalbine götürdü. "Kalbim gerçekten kaldırmıyor." Namjoon kolunu Jungkook'un boynuna sararak kendisine doğru çekmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
📷; cameraman
Fanfiction"Umutsuzluğa kapılmaya başlamışken, Jimin'in varlığı tüm her şeyimi unutturmuştu. Jimin benimleydi ve ben henüz kaybetmemiştim."