☁️—satır arası yorum istiyoruum💜1-2 Ay Sonra
''Kelsey neyin var?'' Jimin merakla yanıma gelirken diğer üyeler de endişeyle bana bakmaya başlamıştı. Elimden kamerayı almak istediğinde nazikçe elini geriye ittim.
''Bir şeyim yok. Şu an çekimin ortasındayım yerine dönsen iyi olur.'' Hiçbiriyle göz teması kurmadan nazikçe konuştum. Jimin saçlarını karıştırarak yerine döndüğünde danslarına kaldıkları yerden devam ettiler.
Birkaç gündür etrafa saçtığım negatif enerji onlarıda etkiliyordu. Bunu çocuklara yansıtmamaya çalışsam bile yüzümden her şey okunuyordu. En sonunda dansları bittiğinde kamerayı durdurup yere koydum.
''Biz mi bir şey yaptık?'' Jungkook masumca sorduğunda, onları kötü etkileyip bu soruyu sordurttuğum için kendimden bir anlık nefret ettim.
''Hayır, gerçekten siz bir şey yapmadınız. Tamamen benimle alakalı.'' Onları kısaca bilgilendirdim ve telefonumun yanıp sönen ışığı aynadan gözüme çarptı. Gidip açmakla açmamak arasında kararsız kalırken, telefonumun bulunduğu yere doğru adımladım.
Köşede duran sandalyeye oturarak annemin aramasını yanıtlayacağım sıra kapatmıştı. Annemin attığı mesajları açtım ve samimiyetsizliğini her cümlesinde belli eden mesajlarını okuyup geçtim. Annemin numarasının üzerine gelip onu arayacağım sıra o benden önce davranarak beni tekrar aramıştı. Birkaç çalıştan sonra derin bir nefes alarak açıp kulağıma götürdüm. Annemin üzgün sesini duyduğumda tepkisiz kaldım. Annemi seviyordum, bir saygım vardı ama sürekli gereksiz konularıyla karşıma çıkıyordu ve bundan sıkılmıştım.
''Açacağını biliyordum. Kızım seni kırdıysam özür dilerim sadece beraber mutlu olalım istiyorum.'' Ağlamaklı olan sesiyle konuşmuştu. Bir süre cevap verememiştim çünkü oyun yaptığını biliyordum.
''Benim mutlu olabileceğimi düşünüyor musun gerçekten? O adamla aynı yerde bulunmayacağımı hala nasıl anlamayamazsın?'' Sesimin tonuna oldukça dikkat etsem de sinirlerimi bozacak bir şeyler diyeceğini ve beni bağırtacağına emindim.
''O adam dediğin kişi senin baban Kelsey.'' Söylediği şey sinirlerimin aniden yükselmesine sebep olmuştu. Kirpiklerim titrerken, tırnaklarımı avuç içime bastırdım. Sandalyeyi geriye itip oturduğum yerden kalkarak hızlıca odadan dışarıya çıktım. Üyelerin yanında annemle tartışmak istediğim en son şeydi. Sakin bir yere geldiğimde derin bir nefes aldım.
''Sakın o seni seviyor, değer veriyor gibi şeyler söyleme. Anne kalbini kırmak istemiyorum ama beni buna itiyorsun.'' Sesimden nefretim oldukça iyi anlaşılmasına rağmen bunu ya gerçekten anlıyordu ya da salağa yatıyordu.
"O senin baban ve yaptığı şeyden pişman." En nefret ettiğim kelimeyi tekrar söyleyince gözyaşlarıma hakim olamadım.
''O benim babam falan değil. Babam yıllar önce gözümün önünde öldü!'' Sesimi yükselttiğimde arkamdaki duvara yaslanıp yutkundum. ''O adamdan nefret ettiğimi bile bile nasıl o senin baban diyebilirsin? Evlendiğine kimse saygı duymazken, kimse senin yüzüne bakmazken yanında ben vardım. Neden sen benim yanımda değilsin?'' Annemin bana davranış şeklini hatırlatmak istercesine konuştum.
"Senin şimdi bana 'o senin baban' dediğin adam bana taciz etti. Yaşananları ne çabuk unutuyorsun?"
''Kelsey annenle konuşurken sesinin tonuna dikkat etmeli ve kelimelerini seçerek konuşmalısın.'' Haksız olduğu zaman böyle kelimeler sarfetmesine alışmıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
📷; cameraman
Fanfiction"Umutsuzluğa kapılmaya başlamışken, Jimin'in varlığı tüm her şeyimi unutturmuştu. Jimin benimleydi ve ben henüz kaybetmemiştim."