☁️—satır arası yorum istiyoruum💜
birkaç hafta sonra
''Benden kaçıyorsun.'' Jimin arkamdan mırıldanarak geldiğinde en son olduğum yerde durup ona doğru döndüm.
''Sadece işimi yapıyorum, senden kaçmıyorum.'' dedim muzurca sırıtan yüzüne karşı. Böyle güldüğü zamanlar her şeyi dahada zorlaştırıyordu.
''Yalan söylüyorsun.'' Kelimelerini uzatarak ve aksanıyla konuştuğunda gülümseme istediğimi hemen bastırdım. Tabi ki yalan söylüyordum ve Jimin'den kaçıyordum.
''Ya, utanmıyor musun hiç?'' Çenemi hafif kaldırarak konuştuğumda aniden başını uzatıp çeneme öpücük kondurmuştu. Elim çeneme doğru giderken şaşkınca ona baktım.
''Neden utanayım ki? Bir daha yapmak için sabırsızlanıyorum.'' Bu kadar rahat konuşup rahat davranması beni utandırıyordu.
''Ben utanıyorum ama.'' Sert konuşmaya çalışmıştım ama beni pek dikkate almamıştı. Gözlerini kapatıp etrafında dönerek yanımdan uzaklaştığında gülümsedim.
Jungkook'un doğum günü gecesinde bizi odada kilitledikten sonra üzerime gelip beni inanılmaz şaşkına uğratmıştı. Dudaklarıyla ve diliyle yüzüme bulaşan kremaları temizlerken elleri bedenimde gezinmişti. Böyle bir şey yapabileceği aklımın ucuna bile gelmemişti. Karşılık vermemi beklerken ve isterken dudağımı dişlediğinde inlemiştim. Acıdan mı böyle bir şey yapmıştım yoksa zevkten dolayı mıydı bilmiyorum.
İnleyişi mi duyduktan sonra gülerek geri çekişmişti ve ben hiçbir şey demeden odadan aceleyle çıkmıştım. Daha sonra Jungkook'un doğum gününü kutlayarak mekandan ayrılıp taksiyle eve dönmüştüm. Jimin'in yüzüne baktığımda o gece ki bakışları ve yaptığı şey aklıma geldiği için ondan kaçmaya karar vermiştim.
Öylece dikilmeyi bırakıp Taehyung ve Namjoon'un yanına doğru adımladım. Geldiğimi gördüklerinde gözlerini benden kaçırmış olmalarına rağmen ikisinin elinden tuttum.
''Kaydı yapalım hadi.'' dedim ikisinin elinden tutup kaldırmaya çalışırken. İkisi de mırıldanmaya başlayınca cebimdeki telefonum çalmaya başlamıştı.
''Telefonun çalıyor! Bekletmeden aç.'' İkisi de birbirine gülerken ellerini bırakıp telefonumu cebimden çıkardım. Ekranda beliren 'annem' yazısını gördüğümde konuşmak için dışarıya çıktım. Açıp kulağıma götürdüm.
''Bugün şirkete gelmen gerekiyor.'' Telefonu açar açmaz böyle bir konuşma ve böyle bir tavır beklemiyordum.
''Neden?'' Sesim ister istemez düz çıkmıştı.
''Önemli bir toplantı olacak ve senin de burada bulunman gerekiyor. 1 saat içinde burada ol.'' Telefon yüzüme kapandığında kulağımdan çekip ekrana bir süre baktım. Pratik odasına tekrar dönerken kenarda bulunan çantamın yanına doğru gittim. Telefonumu içine atarken sırtıma taktım.
''Benim acilen çıkmam gerekiyor.'' dedim aynada üzerimi düzeltirken.
''Nereye gidiyorsun?'' Jimin merakla sorduğunda aynadan ona baktım. Diğer üyelerde işlerini bırakıp bana dönmüştü.
''Annem şirketteki bir toplantıda bulunmam gerektiğini kibar olmayan bir şekilde söyledi.'' dedim gülerken. ''Sanırım babamın hisselerini almak isteyecek.''
''Babanın hisseleri senin üzerinde mi? Verecek misin?'' Jungkook şaşırarak ve ilgiyle sormuştu.
''Bu işlerden de anlamıyorum, eğer başım ağrıyacak gibi hissedeceksem evet. Nasıl olsa kazandığım para bana yetiyor.'' Saçlarımı bozup tekrar tepede bağlarken konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
📷; cameraman
Fanfiction"Umutsuzluğa kapılmaya başlamışken, Jimin'in varlığı tüm her şeyimi unutturmuştu. Jimin benimleydi ve ben henüz kaybetmemiştim."