Elindeki kıyafetler ile geri dönersin. Bu sefer beğenmelerini istiyorsundur. Giyinir ve dışarı çıkarsın.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bir tur etrafında dönersin. Namjoon hemen kafasını çevirir.
"Nasıl olm-"
RM: Aman bir daha dönme, birinin gözünü çıkartabilirsin.
JM: Yok dön sen dön.
Eteğinin kısalığı yüzünden sınırları zorluyorsundur ama o an farkında değilsindir.
Jh: Vay canına! Bu kadar mı güzel olabilir bir kız? Göz kamaştırıyorsun, bayıldım.
(Bir dakka kalbim tekledi, feels geçirdim, geri geldim, yok kalbim gene gitti.)
Utanarak teşekkür edersin. Namjoon ve Jimin'e bakarsın.
RM: Öhömkısa...
JM: Namjoon'un uyuzluğu yüzünden puan kırıyorum.
Suratını sallayarak geri dönersin kabine. En azından Hoseok'un beğenmesi hoşuna gitmiştir. Sen girince Hoseok diğer ikisine bir tane patlatır.
Jh: Başlarım kısalığa da uyuzluğa da! Aldığımız maaşın yarısını buraya harcayacaz, hala kendi derdiniz peşindesiniz.
RM: Ne yani o kısacık kumaşlar mı gezsin?
Jh: Tabi ki de hayır! Yurdun yada şirketin dışında hayatta giyemez.
JM: Şirkette olmaz. Orda bir sürü erkek bekar çalışan var.
Hepsi Jimin'e hak verirken sen kabinden çıkarsın.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Peki bu nasıl?"
Hoseok gülümseyip başını olumlu anlamda sallar.
RM: Şort biraz fazla kısa-
Hoseok'un onu arkadan çimdiklemesi ile susar.
RM: Mükemmelsin. Erkek olsam yürümüştüm sana. AMAN! Erkeğim zaten, yani imkanım olsa- ben sustum.
Önce tuhafına gider ama sonra gülümsersin. Jimin'e umut dolu bakışlarını yolladın. Pek de memnun durmuyordu.
JM: Sen tulum giysen güzel olurdu.
"Ha?"
JM: Şaka. Ama bu tatlılıkla bir yere yollamam seni. Yanlızca evde ve bizim yanımızda giyersen, başka...
Öfkeli bakışlar ile kabine geri girersin. Dışardan tuhaf sesler duyunca da hemen kafanı çıkartırsın.
"Bir şey mi oldu?"
Hoseok'un saçı dağınıktır ve Namjoon ile dip dibe girmişlerdir. Jimin'in şapkası ise yerdedir.
Jh: Yok bir şey.
Der ve sırıtır.
"Jimin nerde?"
RM: Tuu... Valet?
İkiside sana 32 diş sırıtır. Göz devirip kabine geri girersin. Senin içeri girmen ile arkada ve yerde olan Jimin doğrulur.
JM: Ne yapıyorsunuz be?
RM: Sin tülüm giysin dihi gizil ilir. SEN GİT GİY TULUM!
Jimin yavaşça yerinden kalkar ve oturur. O sırada sen çıkarsın.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Sen tuvalete gitmedin mi Jimin? Ne çabuk döndün?"
JM: Bu güzelliği kaçırmak istemedim. Yakıyorsun yine... Çok güzel olmuşsun.
(Bir dakika yazar kendi yazdığında boğuluyor! Sen kaçırma ben kaçırırım seniğğğğ!)
Bu sefer bütün üyeler beğenmiştir.
"Alıyorum o zaman?"
Hepsi olumlu anlamda kafa sallar.
Jh: Cidden üstüne harika oldu.
Rm: Bu kadar tatlı olunmaz ama. Cidden... Ne yapıcaz seninle?
JM: Bunu yarınki randevumuzda giyebilirsin.
Küçük bir kahkaha atarsın.
"Seninle randevumuz falan yok. Benim izin günüm, seninde prova."
Aynı alaycı sırıtma ile kabine girersin. Üstünü değiştirirsin ve çıkarsınız. Yürümeye devam edersiniz.
"Ben salak değilim."
Hepsi merakla sana döner.
"Rol kestiğiniz apaçık ortadaydı. Siz şarkıcısınız oyuncu değil."
Rm: Ya (adınız) biz aslında-
"Ama benim için çabalamanız hoşuma gitti. O yüzden kızmıycam."
Üçüde tuttukları nefesi hızlıca dışarıya verdiler. Bütün gününüzü orada geçirmiştiniz. Bazen onlara da bir şeyler bakmıştınız. Bir-iki defa (kesinlikle yanlışlıkla😉) Jimin sen giyinirken kabine dalmıştı. Namjoon, Hoseok ve senden temiz bir dayak yemişti. Hoseok'da bazı torbalarını taşımıştı ve Namjoon'da seni süzen erkekleri gözleri ile yemişti.
