Vurmak amacı ile elini havaya kaldırdı...
Aniden durdu. Bakışlarından korku okunuyordu resmen. Küçükken baban sana şiddet uyguladığı için derin yara bırakmıştı. Jimin bu yarayı deşiyordu.
Kolunu bıraktı ve bir-iki adım geriledi. Sana ne diyeceğini düşünüyordu. Senin gözünden sıcak yaşlar akıyordu. Yüzünde bir ifade yoktu. Herşey basitti...
Sevdiğin adam sana el kaldırmıştı.
JM: (a-a-dınız)? (Adınız) ben çok ü-üzgünüm.
Sana doğru bir adım attı ama sen hemen koridorun öbür ucuna uçtun. Jimin'den korkuyordun. Sana doğru yürüdü. Sense daha fazla ilerleyemeyip duvarın köşesine çöktün. Ağlaman şiddetlendi. Kafanı ellerin arasına aldın ve eğdin.
"Dokunma bana! İstemiyorum!"
Jimin olduğu yerde donakaldı. O da ağlıyordu. Sürekli küfür ediyor ve saçlarını sertçe kurcalıyordu. En sonunda o da duvara yaslanarak aşağıya doğru kaydı. Küfür etmeyi ve kızmayı bırakmıştı. Yanlızca sana bakıyor, ağlıyor ve özür diliyordu. Kalkıp gitmek istiyordun ama korkudan kılını dahi kıpırdatamıyordun. Uzun bir süre öylece kaldınız. Ağlamaktan gözlerin şişmişti. Jimin ise hala sana bakıyor ve alçak sesle özür diliyordu.
Sonunda başını kaldırmaya cesaret edebildin. Elini yüzüğüne götürdün.
"B-ben evlenmek istemiyorum."
Dedin alçak bir sesle. Jimin deli gibi ağlamaya başlamıştı. Suratında büyük bir hayal kırıklığı ifadesi vardı. Yavaşça ayağa kalktı ve sana doğru yürüdü.
Kızdığını düşünüp başını tekrar aşağıya eğdin. Ama sana vurmadı. Herşeyin durduğunu hissettin. Başını yavaşça kaldırdığında, Jimin'in dizleri üzerine çökerek ve alnını yere dayayarak önünde eğiliyordu.
JM: Özür dilerim (adınız)! Çok özür dilerim! Yalvarırım terk etme. Yaşayamam...
İçin cıs etmişti. Hala korkuyordun ondan. Ama ona dokunmak istiyordun.
Ancak yapamadın...
"J-Jimin? K-korkuyorum senden."
Kendini dikleştirdi ve gözlerini seninkilerle buluşturdu. Sana elini uzattı. Korktuğun için tekrar eğdin başını.
Saçına dokundu Jimin...
Kendine çekerek sarıldı sana. Öyle bir sıktı ki, sanki bıraksa kaçıp gidecekmişsin gibi... Sarılmasını istemiyordun, yanlız kalmak istiyordun. Ancak şimdi korkma sırası Jimin'deydi. Seni kaybetme korkusu kaplamıştı içini. Durmadan senden özür diliyordu.
JM: Aşkım çok çok özür dilerim. Bir an sinirlendim. Sana inanıp dinlemeliydim. Sana güvenmeliydim. Affet beni...
Bir süre soluklanıp şuan istediğin şeyin yanlızca sarılmak olduğunu düşünürsün. Jimin'e sarılırsın. O senin koynunda bir süre daha ağlar. Kafasını senden çeker ve yaşlanmış sağ gözüne ufak bir öpücük kondurur. Sende onu yanağından öpersin.
"Bir daha sakın yapma."
Önce dudağını sonra burnunu, yanağını alnını ve gözlerini öper. Sana tekrar sarılır ve suratını boynuna gömer.
JM: Asla! Bir daha asla olmaz sevgilim. Söz...
Senin kucaklar ve odanıza çıkartır. Olanları unutup şuan sadece ona sarılarak uyumak istersin. Öyle de yaparsınız.
Sabah erken kalkıp Jimin'e kahvaltı hazırlarsın.
JM: Günaydın güzelim.
"Günaydın."
Aniden Jimin hapşırır ve ona peçete uzatırsın.
"Hasta olma sakın."
Burnunu temizledikten sonra mendili atmak amacı ile çöp kovasını açar. Ancak görüş açısına beyaz güller girince yine gözleri dolar.
JM: (adınız)?
"Ne oldu Jiminie~"
JM: ... Çok özür dilerim.
Yaptığın işi bırakıp ona dönersin. Arkadan ona sarılırsın.
"Affettim ki bebeğim. Sorun yok. Bana dön Jimin."
Ağır adımlar ile sana döner. Yanaklarını sıkıp kendine çeker ve dudağından öpersin. Jimin'e sana karşılık verir.
Biliyorum diyonuz bu kız ne b*k yiyor? Diyim hemen... Acıklı yazasım geldi😂 hep mutlu olmasınlar dedim ağlattım azıcık. Bilim kötü oldu ama idare edin😘😜
