Bugün sevgililer günüydü ve sen sevgilin olmasına rağmen mutsuzdun. Dün Yooongi'ye mesajlarla anlatmaya çalışmış ama onun kalın kafasına "sevgilinin sevgililer gününü kutla" Fikrini yerleştirememiştin. Boş, sıradan, herzamanki gibi bir gün geçirecektin. Okula girip dolabını açtığında birkaç mektup düştü aşağıya. Yoongi diye sevinsende hemen tekrar surat sallamıştın. Alt sınıflardan birkaç kişi sana çıkma teklifi yazmıştı.
Sg: Pis veletler.
Sağını dönmenle elindeki mektupların kaybolması bir oldu. Yoongi sinirle bir sana, birde elindeki mektuplara bakıyordu. Hepsini yırtıp yan taraftaki çöpe bastı.
"Yah! Min Yoongi! Onlar banaydı."
Sg: Saçma saçma konuşma, sen benim sevgilimsin. Bu mektuplara ihtiyacın yok.
"Aslında var. Sevgililer günümü kutlayan tek kişiler onlar çünkü... Hem sanki senin dolabında çığ olamayacak!"
'Görürüz' nidalı bakışlarını atıp senden biraz uzaktaki dolabına yürüdü. Açtığı gibi zarflar ve çikolata kapları yerlere düştü. Dolaptan sarkan çiçek buketleri de cabası... Etraftaki kızlar meraklı bakışlarını Yoongi'ye çevirince, sende bu görüntüye daha fazla dayanamayıp kafanı çevirdin ve ordan uzaklaştın. 'Nolur hani normal bir sevgilim olsa. Bana seni seviyorum dese. Utanmadan, sıkılmadan öpüp koklasa!'
Göz yaşların artık yanaklarından aktığında sen çoktan sırandaki yerini almıştın. Tenefüslerde yanına gelen Yoongi'yi umursamamıştın. Sırf kıskandığı için konuşma dediği ne kadar yakın erkek arkadaşın varsa hepsiyle koyu sohbete daldın bugün.
Öğlen yemeğinde ağır adımlarla kantine yürürken bileğinde hissettiğin acı ile arkanı döndün. Bu sefer Yoongi'yi cidden kızdırmıştın. Seni sertçe çekeleyerek okuldan dışarı çıkardı. Tüm sorularına rağmen sessiz kalmaya devam etti. Nihayetinde kimsenin olmadığı, küçük bir göleti yanındaki bir kulübenin önüne gelmiştiniz. Seni sertçe kulübe kapısına fırlattı ve ardında kapı ile arasına aldı.
Sg: Sen beni mi sınıyorsun? Konuşma dediğim halde neden konuşuyorsun? Sabahın acısı mı? Sadece yanında olmam yetmiyor mu sana? Yetersiz miyim, yoksa sen mi doyumsuzsun?
Tekrar ağlamaya başladın.
"Derdin kızmak olunca ne güzel çözülüyorsun bak ama sevgini göstermeye gelince... Tık yok! Bana sarılmanı, beni öpmeni, beni sevdiğini söylemeni istiyorum. Ben bunların hepsini yapıyorken senin sadece susman aptallık! Fazladan bir ilgi gösterdiğin yok ki doyumsuz olayım! Keşke doyumsuz olsam!"
Hıçkırınca Yoongi'nin suratındaki yumuşamayı gördün. Sana sıkıca sarıldı. Onu ittin ama geri çekilmedi, sen sakinleşene kadar sana sarıldı.
"Bana sarılmam için illa kavga mı etmeliyiz?"
Sg: Benim böyle biri olduğumu bilerek çıkma teklifimi kabul ettin.
"Evet ama... Yinede çok zorsun."
Geri çekilip kızaran burnunu öptü. Okul, kavga, sevgililer günü... Hepsi aklından uçup gitti. Senin biraz kenara çekti ve kulübenin kapısını açtı. Nazikçe elinden tutup kulübeye soktu. Yerde kocaman beyaz yastıklar ve ortasında da gül yaprakları ile kalp vardı. Kulübenin tek penceresi, kırmızı bir perde ile kapatılmıştı. Mutlulukla Yoongi'ye dönünce hiç düşünemeyeceğin bir şey yaşandı.
Yoongi haliyle senden uzundu ve senin boyun onun kol hizasına denk geliyordu. Utançla sana uzattığı çiçeklerin ayarını kaçırmış, buketi suratınla buluşturmuştu.
Sg: S-sevgililer günün kutlu olsun.
Utançtan eğidiği kafasını kaldırınca sırasında yerine çiçeklerle karşılaştı. Hemen onaltı çekip senden özür diledi. Burnuna kaçan polenler yüzünden ufaktan hapşırdın.
Sg: Omo... Bu kadar tatlı olma.
Çiçekleri tekrar sana uzatır elinden alıp tatlı bir şekilde gülümsersin.
"Teşekkürler bebeğim~"
Sg: Aegyo? Bebeğim? Birde tatlı olma dediğim halde laf dinlememek?
Belinden tutup nazikçe Semi kendine çekti. Dudakları ile dudaklarına hafifçe dokunuyor, gülümsüyordu.
Sg: Hiç laf dinlemezsin zaten...
Dudaklarını sana sununca direk karşılık verdin. Nihayet özlem duyduğun tadı tekrar elde etmiştin.
Ama siz hiç oy vermiyorsunuz neden ki alt tarafı küçük yıldıza dokunuverin olsun bitsin çok mu zor ~~~~🙁🙁💖💖