Lütfen videoyu izleyin. Sakin kalamıyorum. Tae yıktın oğlum ortalığı 😂😂😂😂
Uzun süredir uğraşıyordu seninle okuldaki genç çocuk. Onu sürekli Namjoon'a şikayet ediyordun ama sözde sana göz kulak olacak adam seni hiç takmıyordu. "Çalar çalar gider" Havasındaydı. Okul çıkışı yine takip etti seni o çocuk. Hızlı ve telaşlı adımlarla ilerlemeye devam ettin.
Çocuk: (Adınız)~~ Kaçma benden~~
İlk bulduğun araya attın kendini. Derdi neydi bu sapıtığın? Namjoon'u aradın.
RM: Alo?
"A-alo Namjoon?! ************* dayım. O çocuk yine peşimde. Gel nolur."
Birden telefon kapandı. "Gerzek herif! Becerilip atılıcam köşeye adam hala kaplumbağa hızında!"
Çocuk: Buldum seni.
Hızlıca sana gelir ve bileklerinden kavradığı gibi duvara yapıştırır. Suratını sana yaklaştırır.
Çocuk: Çok güzelsin~~ Tadına bakmak şart oldu şimdi...
"Piç herif! Bırak beni! Başına geleceklerden haberin yok! Neye bulaştığın hakkında hiçbir fikrin yok!"
Çocuk: Öyle mi? Ay çok korktum~ Ne geliyormuş başıma?
"Benim kahramanım, senin celladın..."
Çocuk arsızca sırıtıp suratını boynuna gömer. Onu ittirmeye, tekme atmaya çalışırsın ama hiçbiri işe yaramaz. Namjoon'un çabucak gelmesi için dua edersin sadece.
Göz yaşların akar yanaklarından. Gelmiyor işte! Yalnız bıraktı seni... Yine...
Okul gömleğinin bir-iki düğmesi açıktır. Artık ümidi toptan keser, Namjoon'a lanetler okursun. O sırada çocuğun dokunuşları kesilir. Gözünü açıp ne yaptığına bakarsın.
RM: Sen ne cesaretle benim kızıma dokunursun! Benim olana nasıl bakarsın! (Adınız) birdaha sakın dokunma! ONA DOKUNMA!
Boğazını parçalarcasına bağırıyor, ölesiye yerdeki çocuğu dövüyordu.
"G-geldin..."
Birden durdu. O kadar şeyin arasında senin sesinle durmuştu. Hiçbirşey olmamış gibi ayağa kalkıp hızlıca yanına geldi. Açık olan düğmelerini ilikledi ve sana sıkıca sarıldı.
RM: İyi misin? İleri gitti mi piç herif?!
"H-hayır. Ben iyiyim. Gelmeyeceksin sandım."
Seni sıkıca sarmalayıp saçına öpücükler kondurmaya başladı. Onu ilk kez böyle görüyordun. Şefkatli? Merhametli? Sevgi dolu? Dahası, korkmuş?
Suratını tutup kendine çevirdi. Suratının her yerini öpmeye başladı. En son durdu ve şaşkınlıkla açılan dudaklarına yapıştı. Nefessiz kalınca ayrılabildi senden.
RM: Eve gidelim...
Sen cevap veremeden o seni çekelemeye başladı bile. Senin değil, onun evine gitmiştiniz. Koltukta elindeki yarısı dolu su bardağı ile oturuyordun. Bardağa bakarak konuştun.
"Beni neden öptün?"
RM: O an öyle oldu. Çok hızlı gelişti.
"Yalan söylediğinde avuç içlerini kaşıyorsun."
Namjoon ellerini hızlıca birbirlerinden ayırdı ve oturduğu yerden kalkıp yanına oturdu.
RM: Sana birşey olacak diye ödüm koptu.
Yanağına ufak bir öpücük kondurdu. Artık rahatça istediğin duyguya bürünebildiğin için şaşkınlıkla ona baktın.
RM: Öküzün trene baktığı gibi ne bakıyorsun? Madem yalan söyleyemiyoruz, o zaman anla sende!
"Öküz mü?! Ben mi?! Beni yok sayıp kendi halinde takılan sendin be!"
RM: Tek takıldığın nokta ciddi ciddi orası mı?
"Beni görmezden geldin, sorunlarımla ilgilenmedin, insan içinde yanıma yaklaşmadın, annelerimiz içli dışlı olurken sen bana bir kez bile dönüpte-"
Sözünü yarıda kesen Namjoon'un kürek gibi elleri oldu.
RM: Çok... Çok ama... ÇOK konuşuyorsun. Şimdi azıcık sus ve beni dinle. Böyle davrandım çünkü kendimi senden korudum. Çocukluk arkadaşıma deli gibi aşığım ve onun yanında sakin kalamıyorum. Oldu mu? Sorun kaldı mı?
Elini senden çektiği gibi dudaklarına yapıştı. "Nihayet" Diye geçirirsin içinden. Sonunda o da seni seviyordu...
Ayrıca kafayı Jikook ile bozdum yardım edin!!!