Aralık - 2008 (Ankara)
Bu şehre yerleşeli iki ay olmuştu, evden sessizce çekip gideli. Biliyorum hepsini çok üzmüştü bu harekettim günlerce beni aramış ama bulamamışlardı. Kaybolmadığımı biliyorlardı sadece çekip gitmiştim, sessizce, haber vermeden gitmiştim.
Gitmem gerekiyordu o şehir den tekrar eski benliğime dönebilmem için ama olmuyordu işte dönemiyordum. Onun terk etmesi, peşinden bebeğiminde beni terk etmesi yaşama sevincimi almıştı elimden. Öylece bomboş olmuştum, aşık olduğum meslek hekimliği dahi yapmak istemiyordum. İçimden yaşama sevinci alınmış bir insan için herşey boştu artık, en azından ölmeyi istemiyordum belki de bu yandan bakarsak umut vardı benim için.
Kurtuluş civarında boş boş yürümek artık bana iyi gelmeye başlamıştı, insanların hızla akıp giden hayat yarışını izlemek. Ne bilim bir zamanlar bende onlar gibiydim, bir şeylere yetişmeye çalışıyordum artık yetişecek hiç bir şeyim yok
"Le dépanner, Aidez-moi! (Yardım edin, bana yardım edin)" Kadının feryadını duyduğumda o yöne koşmaya başladım "Quelqu'un peut-il nous aider, mon mari n'est pas bien (biri bize yardım etsin, kocam iyi değil)" son söylediklerinde hızla kalabalığa doğru koştum.
"Açılın ben doktorum" dediğimde kalabalık açılmıştı.
"Quel est le problème? Je suis médecin (Sorun nedir? Ben doktorum)" hemen dizlerimin üstüne çöktüm sorumun cevabı hemen gelmişti.
"Je ne sais pas!(Bilmiyorum)" Deli gibi ağlıyordu, yutkunduktan hemen sonra ekledi "Soudain, il est tombé (birden bire düştü)" kadın korku içinde kocasının elini tutmuş panikle konuşuyordu.
"Y avait-il des maladies? (Her hangi bir hastalık var mıydı?)" çantamdan kalem ışığımı, alıp gözlerine tuttuğumda ışık refleksi yoktu. Hızla boynuna elim gitti ve nabızı kontrol etmeye başladım, bir yandan hasta yakını sorularıma cevap veriyordu.
"Non! Il n'y avait pas de maladie, mais quelques jours, il a dit qu'il avait une douleur dans sa poitrine. (Hayır! Hastalığı yoktu, ancak birkaç gün göğsünde bir ağrı olduğunu söyledi.)" nabız yoktu hızla, paltosunun düğmelerini kopardım, içerisine kazak giymişti hızla elimi yerleştirdim ve CPR yapmaya başladım kadın panik olmuş bir şekilde bana bakmaya ve ağlamaya devam ediyordu.
"D'accord (Tamam)" ben masaj yaparken çevredekiler vahtı, cikti ses yapıp duruyorlardı.
"Vahlanacağınız biri hemen 112 arasın"
"Tamam Doktor hanım" bir yandan sunni teneffüs yapıyor tekrar masaja dönüyordum. Hala nabız yoktu, ambulansın sesini duyduktan hemen sonra, paramedikler yanıma gelmişti.
"Hemen bana stetoskop ver" dediğimi hemen yapmıştı, kalbine dinlemeye başladığımda hala nabız yoktu. "Makas verin bana. Hastayı hemen birisi monitöre bağlasın" hızla kazağı kesmeye başladığımda, bittiği sandım şey yeni başlamıştı, gömleğin düğümelerini ayırdığımda, tekrar masaj yapmaya başladım bir yandan ambu'yu düzenli aralıklarla sıkıyordu. "Hocam asistol"
"Bir ampul atropin ver" ben CPR devam ederken o iğneyi uyguluyordu.
"Hocam kardiyak ritim döndü" elimi çektiğimde içimden derin bir oh çekmiştim, herkes alkışlamaya başlamıştı.
"Hemen sedyeye alalım hastayı. 1-2-3 hadi" tek seferde almıştık sedyeye hızla ambulansa bindirilirken peşinden bende binmiştim daha sonra, hiç bir şekilde hasta yakının almazken ambulansa kadını alınmasına izin vermiştim.
"Biriniz hasta yakın ile ilgilensin, oksijen satürasyonu ne durumda"
"Hocam, 67 di"
"Laringoskop" bana uzattığında, hastayı koklama pozisyonuna aldım ve hemen bana doğru uzatılan trakeostomi elime aldım.
![](https://img.wattpad.com/cover/90632314-288-k174897.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okyanus'un Güz'ü - (Tamamlandı)
RomanceGelecek onu kansere hapis etmiş bir kadın, geçmişi ise tutkulu bir aşka; "Bir kadın düşünün onun okyanus gözlerinde boğulmaya korkan. " "Bir adam düşünün onun güz gözlerinde kaybolan.." Onların aşkı, tesadüfler üzerine kuruluydu, ama hayatta tesadüf...