KarmAŞIK - 7

1.2K 140 4
                                    

HAZAL

Yoğun bakımın penceresinde onu izliyordum, bugün bir başka ameliyatta daha girecekti ve bir yandan değerlerine bakılırken diğer yandan onu hazırlıyorlardı.

***

Ameliyatımız başarılı geçmişti, kalbi onarmıştım ve ben işimi yaparken Dr. Havva bebeği çıkarmıştı, hasar olan heryeri onarmaya çabalıyorduk her üçümüzde onu yaşatmak için Azrail ile ben savaşıyordum. Ameliyat esnasında iki defa kalbinin durması bizi korkutmuş olsada o beni tanımıştı, benim dokunuşumu tanımıştı ve pes etmemişti. 2 gündür yoğun bakım da uyuyordu hiç bir tepki dahi vermeden ve bugün bir başka ameliyatta girecekti omurgada oluşan hasar giderilecekti, ve tek duamız tekrar yürüyebilmesi ya da hareket edebilmesiydi bir daha cerrahlık yapamayacaktı belki de ve bu Nazlımı kahrederdi, Vuraldan sonra aşık olduğu ikinci şeydi doktorluk.

Sahı ya biz çocukken birbirimize söz verdik ne olursa olsun bırakmayacaktık birbirimiz, aynı mesleklere aşık olduk, çok sevdiğimiz eşlerimiz oldu ve hayalını kurduğumuz çocuklarımız oldu. Ne olursa olsun bunun için bile pes etmiyecemize söz verdik ve Nazlım sözünden dönmezdi ne olursa olsun pes etmez bu hayatta tutunurdu bizim için ve de kalırdı, kalırdın değil mi? Nazlım bizi bırakmazsın değil mi? bak ben iyileşiyorum sende iyileşmek zorundasın bak ben tekrar söz veriyorum sana ne olursa olsun yenecem bu hastalığı sizi bırakmıyacam sende bizi bırakma olur mu duyuyorsun beni biliyorum, sen benim kalbimi okursun, benim senin kalbini okuduğum gibi.

Yanımdan sedye den geçerken ona tekrar baktım ve kalbimden yine seslendim ona duyar çünkü o beni bırakmaz. Nazlım biliyorum duyuyorsun beni sen hep duyarsın, bu defa beni iyi dinle beyaz ışığı gördüğünde ters yöne koş ve bırakma bizi yoksa oraya gelir ben çıkarırım seni, duydun demi beni, duymuşsundur sen. Hadi kuzum bu işin de hakkını ver çık, burada seni bekliyoruz unutma, biz buradayız. Ameliyathane kapıları kapanmıştı artık ve bizi dışarda bırakmıştı ve geriye beklemekten başka birşey düşmüyordu.

Ameliyathane'nin karşısındaki sandalye üzerinde oturuyorum ve yerde oturan adama baktığımda bir kere olsun başından ayrılmayan abimin üzüntüten eriyen bedenine ve ruhu ölen bir genç adama bakıyordum, göz yaşları kuruduğu halde ağlayan bir adama, yaştan çok kanı akan adama bakmaktan başka birşey de gelmiyordu elimden, yanına yere oturup başımı omzuna dayadığımda, başımın üzerine başını dayamıştı el elle tutuşup dua etmeye başladık, eskiden korktuğumuzda yaptığımız gibi, sadece dua ediyorduk göz yaşlarımız kalbimize dökülürken.

***

Ethan izin aldığı için bu iki gün evde çocuklarla ilgilenirken ben hastanede en yakın arkadaşımın hayat tutunması için dua ediyordum artık elimden başka birşey gelmiyordu, belirli saatlerde tedavi görürken kalan tüm vaktım Nazlımdı ve çocuklardı. Nazlım'a bebeği kaybettiğimizi nasıl söyleyeceğimiz bulamyordum, bir anneye nasıl diye bilirdim ki, bebeğin öldü o artık bizimle değil cennette bir köşede annesini izliyor diye.

Ameliyattan çıkmıştı ve tekrar yoğun bakımda yaşam destek ünitesine bağlı yatıyordu öylece sankı hiç uyanmıcak gibi ya da çok huzurlu bir uykuda uyuyor gibi, yüzünde tuhaf bir gülümseme vardı yanına girdiğimde. Rüyasında bebeğiyle beraberdi büyük ihtimal, yanına yaklaşıp onu muayene etmek istediğim de sol gözünden aşağı yaş süzülüyordu, bizimle kaldığının bir diğer belirtisiydi belki de bu bebeğiyle veda ediyordu öte bir yandan. Onu kontrol ettiğimde bana yanıt veriyordu bu bizim için çok iyiydi, pes etmediğini göstergesiydi belkide herşey stabildi.

Odadan dışarı çıktığımda onu yine aynı yerde otururken bulmuştum bir adım bile kibirdamamıştı, tam karşısında yerde oturuyordu, iki gündür sesini dahi duymuyordum hastaneye ruhu ölmüş bir şekilde gelmişti, oda Nazlımın yaşamasına bağlanmış gibiydi, bizi bırakırsa, abimde bizi bırakacaktı bunu görebiliyordum ve bu daha fazla canımı yakıyordu.

Okyanus'un Güz'ü - (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin