Bölüm 1

29K 1.3K 165
                                    

Çocukluğumdan beri yanlış yerde doğduğumu düşünürüm. Annemle babam ayrıldıktan sonra annemle başka bir şehire taşınınca bu hissin geçeceğini düşünmüştüm ancak herşey büsbütün kötüye gitti.

Yeni başladığım okula ikinci sınıfın yarısında girmiştim. Çoktan herkes arkadaş grubunu kurmuştu ve kimse benimle ilgilenmedi. Hayalet gibi gelip gidiyordum okula. Annemden bir farkım kalmamıştı çünkü o da hayalet gibi dolaşıyor, çok konuşmuyor, kendine bakmıyor, darmadağın saçlarla işe gidip geliyordu.

Derslerimi seviyorum. Öğretmenlerle bir derdim yok ama çoğu öğretmene göre de görünmezim.

Sadece fizik öğretmenim beni tanıyor ve seviyor. Nedenini bilmiyorum yıldızlarımız barışıyor belki de ve tabi bir de fizik dersinde diğer herkese göre daha başarılıyım.

Zaten dersleri de sevmesem okula gidip gelmek işkence olacak. Çünkü herkes ayrı bir dünyada ve ilgilendikleri uğraştıkları şeyler kısaca hayatları bana çok anlamsız geliyor. Örneğin, sınıfta bir kız var Merve.. Sınıfın en popüler kızı. Neden hep sınıfın bir ''En popüleri'' olmak zorunda? En önemli sebebi güzelmiş. Bana göre sebebi hiç de güzel olması değil, ilgi çekmeyi çok sevmesi.. O kadar kısa etek giysem, gömleğimin önünü açsam, saçımı sarıya boyatsam, deli gibi makyaj yapsam beni tanımayıp 'Aa yeni mi geldin?' diyeceklerinden eminim. Erkekler böyle işte ambalaja bakıp kızları güzel sanıyorlar.

Tabi Merveden nefret etme sebebim erkeklerin onu beğenmesini çekememem değil, zerre umrumda değil. Merveye göre kendisi dışındaki herkes kendine hizmet etmek, hayran olmak için falan var. Egosu aşırı gelişmiş. Kendini insanüstü görüyor, aslında insan olacak meziyetlere bile sahip olmadığının farkında değil. İşte bir yanımdaki sırada kendini göstermeye başladı yine.  Böyle sınıfta at girmiş efekti vermeye değecek kadar komik neye gülüyor olabilir ki? İşte bu aktiviteye ''Dikkat çekmeye çalışmak'' adı veriliyor.

'Sen ne bakıyorsun öyle meymenetsiz suratınla' olamaz işte geliyor.. Ayşe sınıftaki en çalışkan kız. Merve'ye annesi evde Ayşe'yi nasıl sürekli övüyorsa işte sınıfta en fazla bu kızı rahatsız ediyor.

'Burada kitap okumaya çalışıyorum.' diye cevap verdi Ayşe.

'Aman yesinler matmazel kitap okuyacakmış sen ne anlarsın kitaptan varoş.' evet Merve'ye göre kendisi ve g.tüne yapışan asalaklar haricindeki herkes varoş fakir sümük..

Ayağa kalktım 'Sen sanki kültür elçisisin? Sen okuyacak değilsin herhalde elbette o okuyacak. Bak ne okuyor' ''Karadeliklerin sırları'' isimli kitabı kaldırıp gözüne soktum. 'Astronomi ve astroloji arasındaki farkı dahi biliyor musun sen?' dedim. Homurdandı. Yanındakilere baktı. 'Gerçi senin karadelik diyince aklına tek birşey geliyor sanırım' dedim.

Suratını benimkine iyice yaklaştırarak,

'Bana bak pis cadı sen çok pis kaşınıyorsun mahvederim seni'

Gözlerimi devirdim. Cevap vermedim, boşuna uzatmanın, carlak kızı kendime boşuna bağırttırmanın anlamı yoktu. Kendince korkutucu gözlerle uzun süre yüzüme yakın durdu ve yapışık arkadaşlarına gidelim diye emir verip muhtemelen okulun anlamsız köşelerinde boş boş caka satmaya doğru yolculuğa çıktılar.

'Çok sağol İlayda' bir süre sessizlik oldu aslında bu kızla arkadaşlık yapabilirdim ancak ders çalışıp kitap okumaktan muhabbet etmeye fırsatı olmuyordu.

'Boşver kafana takma tam bir pislik' dedim. Muhabbet açmak için birşeyler bulmam gerekiyordu. 'Karadeliklerin paralel evrene açıldıkları söyleniyor doğru mu?' diye sordum. Hevesle konuşmaya başladı.

'Kimbilir? Karadeliklerle ilgili birçok şey halen gizemini korumakta. Keşfedilmesi bile epey güç olmuş biliyor musun? Mutlak karanlık düşünsene.. Koca uzayda nasıl ayırt edilecekler?'dedi.

'Aslında biliyor musun? Benimde astronomiye çok ilgim var.. Hatta bilimin birçok dalına ilgim var..'

'Tahmin etmek güç değil. O kadar çalışmama rağmen fizikte senden yüksek not alamıyorum',

'Aslında çok çalıştığımı söyleyemem. Hergün derslerin üstünden geçerim sadece, sınav zamanı pek bakmam bile.'

'Baksana istersen kütüphaneye bir göz atabiliriz. Eminim astronomiyle ilgili orada da birşeyler bulabiliriz.'

Evvet ortak yapacak birşey bulmuştuk işte. Aslında yaptığımız şey anlamsız gibiydi. Çünkü okulda astronomiye dair tek bir şey bile anlatılmıyordu. İnsanlar plutonun artık gezegenden sayılmadığını bile bilmeden mezun oluyordu. Ama meslek seçimi için araştırabilirdim neye daha çok ilgim var acaba?

Bir kitap bulup boş bir yer baktık. Yani çok zor olmadı çünkü kütüphane bomboştu. Ama bir kişi varmış. İneğin birini bekliyordum ama bir yakışıklı varmış burada. Dur biraz bu çocuğu biliyorum C sınıfındaki çocuk bu. Aynı zamanda futbol takımında kaleci. Vay bu tarz popüler tipleri küçümserdim hep. Zaten maçlar dışında bahçede, koridorda falan hiç görmemiştim. Meğer buraya geliyormuş. Ahhgg kendimden utanıyorum. Bir de kütüphaneye kendim de girmediğim için nereden haberim olsun.

'Hello!' dedi Ayşe ve sinek yutmak üzere olduğumu farkettirdi bana. Bu kadar salaklaşmazdım ama ben..

Okul bitince avanak avanak evin yolunu tutmadan önce tuvalletteyken yine çıktı karşıma suratını tokat delisi yapmak istediğim kız.

'Eee İlayda ne oldu? Varoş arkadaşın bile sattı mı seni? Ne sanıyorsun ha kendini? Herkes nefret ediyor senden ıyy kokuyorsun bi yıkan..'

'Of seninle uğraşamayacağım hiç' dedim. Üzerime yürüyüp köşeye sıkıştırdılar en yakın tuvalete girip kapıyı üstüme kilitleyecektim ki foşş!

Pislikler beni özellikle sıkıştırıp bir kova su ile kurdukları tuzağa düşürmeye çalışıyorlarmış. Ve ben de düştüm sırılsıklam olmuştum. Yine aptal aptal kişniyorlardı. Dışarıya çıkamıyordum hala bir sürü insan koridordaydı rezil olacaktım. Bunların yanında durmak da işkenceydi kendi derdimi unutup pis pis gülmelerinden bile sıkılmıştım. Ki aptal aptal gülmeleri bitince kim bilir neler diyecek, nasıl aşağılayacaklardı ne küfürler edeceklerdi bana? Belki pataklayacaklardı. Ben bir kişiydim onlar ise beş kişi. İlk gülmeyi bitiren Merve'ydi. Diğerlerinin de bunu beklemekten yüzleri kasılmıştı.

'Bana bak ezik' dedi. Bir anda sustu. Bana da bakmıyordu. Bir anda çığlığı bastı kafasından dumanlar yükselmeye başladı. Ne oluyor ya rüyada falan mıyım? Neredeyse bir metre ötesindeki musluğun vanası çıkmış tepesinden Merve'ye kaynar suyu fışkırtmıştı. Saçı başı, makyajı bozulmuştu hergelenin yine korkunç bir çığlık atarak 'Pis cadı pis cadı! Sana gününü göstereceğim' diye koşarak uzaklaştı sürüsüyle birlikte. Koridorda da rezil oldu muhtemelen salak.

Merve gider gitmez musluğun suyu kesildi. Vay be ne şans diye düşündüm musluğa yanaştım. Bana pis cadı diyordu bu olay tesadüf müydü?

Olmama ihtimalini aynaya bakınca düşünmeye başladım. Tüm vücudumdan buharlar çıkıyordu. Muhtemelen bu görüntü yüzünden hepsi dehşetle kaçmıştı.

Saçım, kıyafetim heryerim kurumuştu. Bunları ben mi yapmıştım?

YenilmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin