Bölüm 8

12.4K 786 9
                                    

Gün geçtikçe Burak'la dışarıda buluşma işini daha eğlenceli ve kaliteli hale getiriyorduk. Birgün akşam beni arabayla almaya gelmişti. Elbette babasından çarpmıştı arabayı yoksa lisede ehliyet alıp araba kullanma olayı Amerikan filmlerinde oluyordu. Ben de en havalı kıyafetlerimi giydim. Planımız güzel bir restorantta yemek yiyip oradan bir cluba gitmekti. Daha önce hiç cluba gitmemiştim ve nasıl bir ortam olduğunu merak etmiyor değildim.

Herşey çok güzel gidiyordu ta ki clubta Merve'ye rastlayana kadar. Dünya mı çok küçüktü bilmiyorum ama yaşadığımız şehir çok büyük sayılmazdı ve zaten sınırlı sayıda böyle ortam vardı. Ve böyle ortamlar Merve gibi kızların mekanıydı. Bana laf yetiştirecek durumda değildi çünkü zil zurna sarhoş olmuştu ve ayakta duracak halde değildi. Tabi esas oğlanımız aynı zamanda bir süper kahraman olduğu için mağdur kızı kurtarma görevine soyunmuştu. Gözümde Merve eskisinden daha tehlikeliydi çünkü erkek arkadaşından ayrılmıştı. Burak'la önceden çıktığını da aklımdan çıkaramıyordum.

Yok dışarı çıkaracağım, yok hava aldıracağım diye clubın ortasında yapayalnız kaldım. Uzun süre de gelmedi yani hiç bilmediğim bir sürü gözün olduğu bir yerde beklediğim süre bana çok uzun gelmiş de olabilir. Sanki yan masadan ara sıra bana bakıyormuş gibiydiler. Sanki benim hakkımda konuşuyor gibiydiler. Kendimi inanılmaz yalnız hissediyordum bu kadar süredir ne yapıyorlardı?

Dışarıda yağmur yağıyordu. Aldırmadım dışarı çıktım. Görünürlerde yoktular. Merdivenlerden aşağıya indim. Yerdeki su birikisindeki yansımama bakarken sanki bi anda yağmur damlalarının yere düşmesi yavaşladı. Suyu yoğunluğu normalden farklı gibiydi. Bir anda suyun içine girmiş gibi oldum. Loş ve sık ağaçlıklı bir ormanda bir tavşanın peşinden koşuyordum. Sonunda tavşanı yakaladım. Ellerimin arasında yukarı kaldırdım. Bir anda tavşanın tüm kanı suratıma sıçradı. Tavşanı ellerimle parçalamıştım. Böyle de bir halt yiyince kendime geldim. Sanırım böyle bir hayal gördüğüme göre çok sinirliydim.

Köşeyi dönünce onları gördüm. Bir çardağın altındalardı. Merve Burak'a sarılmıştı. Hemen saklandım. Burak'ın nezaketini kaybetmeme huyu beni deli etmeye başladı. Bu ilişki böyle devam edemez. Nazik olduğunu sanarak belki de saflık yapıyorum. Belki de ikimizi aynı anda idare edip beni enayi yerine koyacaktı. Bir anda tepemde buzdan sarkık oluşmaya başladığını farkettim. Bunu ben yapmıştım. Sanırım suyu her haline çevirebiliyordum. Üzülünce mi buza çeviriyordum acaba?

Her neyse Burak'ın canı cehenneme daha fazla burada duramazdım. Ve yağmura aldırmadan sırılsıklam olana kadar eve doğru yürüdüm. Nasılsa kurutma makinesine ihtiyacım olmayacaktı.

Eve gidince garip bir inilti duydum. Sessizce annemin odasına girdiğimde annem kıpkırmızı olmuş gözlerini acele acele silmeye başladı. Bu göz yaşları Burak'ın yaptıklarından çok daha dokundu bana.

Tüm yağmur damlalarını kontrol edebilen birinin bir tanecik göz yaşı karşısında bu kadar aciz kalabilmesi ironikti. Tanrım kaç haftadır tüm hayatım Burak adındaki gereksiz çocuğu düşünüp saçma sapan hayallerle geçmişti. Kaç yıldır annemle birlikte yaşıyoruz. Benim için tek başına ayakta durması gerekiyordu. Ben ise bencilin tekiydim. Hemen ona sarıldım ve 'Ağlama anneciğim' dedim. Her zaman ki gibi güçlü görünmeye çalıştı.

Ben çocukken çok farklıydı bu kadar pasif değildi. Hatta beni çok bile sıkardı herşeye maydonoz olurdu. Tipik bir anneydi. 'Fast food yeme obez olacaksın, Dışarıda sebze meyve yeme içinden böcek çıkar' ' Eh ne yesek dert hiçbirşey yemeyeyim' desem kıyamaz 'Aman kızım hasta olursun ye' der ve daha nicelerini yapar içime dışıma karışırdı. O günleri bile özleyeceğim hiç aklıma gelmezdi. 

Annem yüzünü kuruladıktan sonra bir süre bana baktı ve 'Baban..' dedi.

YenilmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin