-Dış bağlantılarda Achak var ve medyada ise Bella umarım beğenmişsinizdir. İşler gittikçe ilginçleşiyor... :D:D---
Diğer tarafta ki yastığa huzursuzca döndüm. Ağzımda ki iğrenç tat ve tutulmuş boynumda açıkçası bana pek yardımcı olmuyordu.Yanımda ki yastık olduğunu tahmin ettiğim şeye sıkıca sarıldım. O gibi kokuyordu.
"Gerçekten sana bunu yapacak mıydı?" Bir çocuk sesiyle gözlerim aniden ardına kadar açıldı. Çocuk bana duygusuzca bakıyordu. Yüzünde hiçbir ifade yoktu, tıpkı Darren gibi... Yerimden zıplayarak kalktım.
"Sen kimsin?"
"Achak. Sen kimsin?"
"Eliz."
"İlginç isim."
"Teşekkürler seninkide."
"Sağlık mısın?"
"Evet, neden ki?"
"Hiç."
"Tuhaf birisin Achak. Ama oldukça iyi birine benziyorsun."
"Sende burada olamayacak kadar iyi birisin." Kumral çocuk bana yaklaştı ve kulağıma eğilip fısıldadı. "Buradan git, Eliz. Abimden ve bu aileden hatta bu şehirden uzaklaş. Kaç, arkana bakmadan kaç. Senin için planlananlardan, seni kimse koruyamaz. Bunu bu eve gelen her kıza söylemem. Ama sana bir şey olmasını istemiyorum. Abimin maskesinin altındaki gerçeği öğrenmeden kaç. Bu dünya sandığından daha karmaşık." Söyledikleri karşısında şok olmuştum.
"Ne demek istiyorsun?"
"Seninle oyun oynuyorlar, hemde tahmin edemeyeceğin kadar büyük bir oyun. Daha fazla canının acımasını istemiyorsan dediğimi yap. Kaç."
"Ne gibi bir oyun?.." Diye fısıldadım onun gibi.
"Darren'ın eski kızlara yaptığı gibi bir şey sanırım ama işler daha da karışıyor. Eldan ve Black grubuda işe katılmaya başladı." Anlamıyordum ama şimdi çözmem gereken bir bulmaca olduğundan emindim.
"Achak, teşekkürler." Geri çekildim ve ona baktım, büyüyünce gerçekten yakışıklı bir çocuk olacaktı, tıpkı abisi gibi... "Ama benim dünyam zaten karmaşık, yakın zamanda ölebilirim. Belkide ölmem sadece bir iç güdü ancak eğer içgüdüllerim doğruysa, ölmeden önce yapmak istediğim bir şey var. Abini dünyaya geri kazandırmak istiyorum. Bu dünyadan tekrar zevk almasını istiyorum."
"Abim sana ne anlattı?"
"Hiçbir şey bunlar sadece iç güdülerim."
"Söylediklerin doğru, umarım öleceğinle ilgili olanlar gerçekleşmez." Gülümsedim ve saçını karıştırdım. Umarım. "Eliz, gerçekten korkmuyor musun?"
"Korku görecelidir, Achak. Kimisine göre korku içinde barındırdığı duygulardır. Kimisine göre, kaçtığı sorumluluklardır. Kimisine göre çabalamak, kimisine göre sevdiğini kaybetmektir."
"Peki ya senin ki?"
"Bilmiyorum."
"On bir yıldır bu evden çıkmadım. Korkuyu yada başka hiçbir duyguyu bilmiyorum. Kendimi eğitmek zorunda kalıyorum ama sen hiçbir eğitimde ki insana benzemiyorsun. Sen farklısın Eliz..." Kaşlarını çattı ve bana merakla baktı. "Sen nesin?" Zorlukla gülümsedim ve eğilip yanağına bir öpücük kondurdum.
"Neden on bir yıldır evden çıkmıyorsun?" Bu soru içimde büyük bir paniği tetiklemişti. Yanlış giden bir şeyler vardı. "Ben gidiyorum. Abine kıyafetlerini geri vereceğimi iletirsin." dedim ve yataktan fırladım. Çantam olmadığını fark ettiğimde çok geçti. Çoktan evden çıkmıştım şimdi eve kadar yürümem gerekecekti. Ayağımda ki spor ayakkabılara baktım. Buralarda bir yerde zengin insanların koştuğu şehre inen bir patika olduğunu duymuştum. Yaklaşık yarım saat patikayı aradım ve bulduğumda bayırdan aşağı düzenli bir şekilde koşmaya başladım. Saat sabahın belkide yedisiydi bu saate Darren'ın nereye gittiğini merak etmiştim. Ve durmadan Achak'in dediklerini düşünüyordum. Ne demek istemişti. Oyun? Ne oyunu? On bir yıl? İyi biri? Diğerlerine yaptıkları? Darren'ın gerçek yüzü? Aklımda dolanan herşeyi bulamam gerekiyordu yoksa kafayı yerdim.Yaklaşık yarım saat sonra evin önüne geldim.
Evet, gelmiştim ama içeri giremezdim babam beni öldüresiye döverdi ve onuda geçtim adını söylemek istemediğim şahısı görmek istemiyordum. Çitlerden atlayıp arka bahçeye geçmem gerekiyordu ama çitler en az bir metreydi. Başka seçenek olmadığından yan komşunun bahçesine girdim ve geri gidip, koşarak çitlerden atladım. Hiçbir yere basmadan bu kadar rahat atlayacağımı bende bilemezdim. Yerde çömelerek ilerledim ve odamın küçük terasına sarkan söğüt agacına tırmandım. Terasa atladığımda etrafı dinledim, kimse beni duymamıştı.
Cam kapıyı açtım ve odama girip hızlıca, duş aldım. Hemen ardından giyindim ve çantamın içini daha önceden topladığım yiyeceklerle doldurdum. Bir kaç parça eşyayıyıda koyduktan sonra kitaplarmı yerleştirdim. Gömme dolabımın içinde ki üst rafların sonunda matkaptan oluşmuş bir delik var oraya hep para saklardım. Paraları oradan aldım ve çantama attım. Cam kapıyı tekrar sesizce açtım ve ağaçtan aşağı indim. Elimde Darren'ın giysileri vardı ve şimdi nasıl gideceğim hakkında pek bir fikrim yoktu. Babamın öfkeyle gürleyen sesini duyunca eşyaları çitlerin öteki tarafına attım ve tam babam bahçeye çıkarken kendimi dışarı attım. Babam çitlerin arkasından küfür ederken ben çoktan sokağı terk etmiştim. Okula vardığımda herkes toplanıyordu. Dolabıma doğru yürüdüm ve kapağını açıp eşyalarımın hepsini içine tıktım. Ve derin bir nefes vererek kafamı dolabın kenarına vurdum. Bella her zaman ki gibi yanımda bitti.
"Eliz, Aman Tanrım iyi misin? Nerelerdeydin? Doktor çantanı ve eşyalarının hepsini bırakarak gittiğini söyleyince şok oldum? Bunu bana nasul ya-"
"Bella sana herşeyi anlatacağım ama beni sessiz ve deli olmadan dinleyeceksin anladın mı?"
"Bu gün konferans olduğununfarkındasın dimi? Bütün dersler iptal."
"O zaman ormanın orda konuşmamız lazım ama sana bol miktarda su almamız lazım hemde bol miktarda."
"Sabrımı sınıyorsun." Dedi Bella öfkeyle.
Onu ağacın kenarını oturttum ve bende karşısında çimene oturttum. Herşeyi baştan sona anlattım. Normalde insanlar böyle şeyleri saklarlar. Ama ne Bella, nede ben birbirimiz hakkında bilmediğimiz hiçbir şey yoktu.Bella sakin bir şekilde olup bitenleri dinledi ve ben bitirdikten sonra çantasından bir not defteri ve kağıt çıkardı. Üzerin bir şeyler yazmaya başladı.
"Ne yapıyorsu?"
"Not tutuyorum."
"Sayiiden mi seninle dalga falan geçtiğimimi sanıyorsun sen?"
"Yoo. Yapmamız gerekenleri yazıyorum." Yanına oturdum ve yazdıklarını okumaya başladım.
"İlk önce oyunu bulmamız lazım. Sonra onun ne olduğunu ve hikayesini, en sonda.." Bana baktı. "Senin ne olduğunu bulmamız lazım.."
"Yani sen bunlara inandın."
"İnsan on altı yıl boyunca bu gezegende kalınca herşeye inanır. Hem sen bana ne dersen inanırım. Seni tanıyorum Eliz.... Sen daha önceden burda olmasanda ben sana inanıyorum. Çünkü sen bana asla yalan atmazsın. Tıpkı benimde sana atmayacağım gibi."
"Yani hiç sorun yok." Dedim şüpheyle.
"Dalga mı geçiyorsun?! Tabiki var şu an çığlık atmak istiyorum ve kendimi tokatlamak istiyorum aman Tanrm bir yerden korkuyorum ama bir yerden seviniyorum."
"Korkmak ve Sevinmek?" Ben bir salak mışım gibi baktı.
"Evet korkuyorum çünkü burada tehlikeli bir şeyler var, seviniyorum çünkü hayatım sonunda eğlenceli bir hal alıyor." Dedi. Güldüm.
"Sen delirmişsin!" Dedim.
"Bunu gerçekten sen mi söylüyorsun?"
Evet haklıydı bunu gerçekten benmi söylüyordum. Çok ilginç!
-Devam Edecek-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan - Aşk - Oyun
RomanceGözlerime Bakamıyorsun Çünkü Sende Karanlıktan korkuyorsun! Karanlığın içinde kaybolan kızın, Siyah parlak ışığın peşine düşmesi.... Kaybedilen geçmişin, Savaşılan ruhun, Siyah'ın içinde ki aşkın, Yalnız bir kızla birleşmesi gibi... İşte gerçek kara...