-Lütfen beni dövmeyin. Biliyorum uzun zaman oldu ancak derslerim çok yoğundu bu yüzden yazamadım. Kitabın son bölümlerine geldik. Yakında son bölümü de yayınlayacağım takipte kalın sevdiceklerim. :D-
Boşluk... Kaybolan karanlığın içinde ki derin boşluk.. Sessiz ve bir o kadar da kafa karıştırıcı.. İnsan bunu düşünürken kafa karışıklığının ne kadar iyi bir şey olduğunu anlıyor. İçimde ki karanlığın yok oluşundan bu yana giderek artan ve kontrolsüz büyüyen saf gücün, temizlediği, bütün düşüncelerimi net ve saydam yaptığı için düşünebileceğim hiçbir şey kalmıyordu ve bu sessizlik... Giderek ölümcül bir sessizliğe bırakıyordu yerini.. Seni diri diri yaakan bu saf düşünce garipti. Düşünmene gerek yoktu çünkü vücudunu artık aklın kontrol etmiyor gücün ve hislerinin eline bırakıyordu kendini. Bu ise seni tembelleştiriyordu. Zihnimde kendi kendime konuştuğum zamanları özlemiştim..
Gözlerimi hafifçe açtım ve doğruldum. Düşünmeme gerek yoktu vücudumda hissetiğim her baskı burada ki varlığın bir şeytan olduğunu söylüyordu. İçimde oluşan hislerle ayağa kalktım ve yatağın yanında ki ayakabıları alıp elbisemi vücuduma yerleştirdim. Kapıya doğru yöneldim. Bana doğru yaklaşan şeytanı hissedebiliyordum. Vücudum tedirgin olduğu için gücüm yavaş yavaş vücudumun oluşturduğu direnci kırıyor ve su yüzeyine çıkıyordu. Belime yaklaşan kolla tüylerim diken diken oldu ve istemiszce arkamda ki çocuğa dönerek kolumu boynunun altına bastırdım.
"Benden uzak dur." Kolumu boğazına biraz daha bastırdım.
"Sakin ol." Elini havaya kaldırdığında öfkeyle kaldırdığı eline baktım. Eli yavaşça yanağıma yaklaşırken bütün vücudum istemsiz bir şekilde gerildi. Yanağıma değen eli içime bir dehşetle kapladı ve aniden tekrar kafamda ki sesleri duymaya başladım. Aklım karışıyordu ve düşüncelerimi toparlayamıyordum. Bu o kadar tuhaftı ki mutluyken üzüntüden ağlayabilirdim. Ne tepki vereceğimi şaşırmıştım. Gitmeliydim ama gidemeyecek kadar isteksizdim,kokusunu tekrar içime çekmek istiyordum. Diğer yandan ondan tiksiniyordum, vücudunun her bir hücresinden çıkan siyahlığın yaydığı şey beni ondan nefret etmeye itiyordu. Gözlerimin giderek yandığını ve damarlarımı patlatmaya hazır bir şekilde bekleyen gücün beni ele geçirmesini bekliyordum. Titrediğimi hisedebiliyordum. Darren yavaşça bana yaklaşırken dudaklarını nazik bir şekilde benimkilere bastırdı. Vücudumun bütün hakimiyeti kaybolurken dizlerimin bağı çözüldü ve büyük boşluğa kollarımı açtığım sıra da Darren'ın kolları belimi sardı ve beni kendine doğru çekti. Aklıma hiç bir şey gelmiyordu. Bütün herşey toplanamayacak kadar parçalara ayrılmıştı ve her biri damlalarla gözlerimden akıyordu. Mutlumuydum, üzgünmüydüm, aşıkmıydım, alınganmıydım?
Ben onunla beraber değişmiştim, o ise benimle. Ama olmazdı artık ona yaklaşamazdım. Bu canımı acıtıyordu. Onun nefesini her içime çektiğimde hisettiğim acı...Tarifi zordu. Kırılmıştım, parçalara ayrılmıştım. Kimi, neyi suçlayabilirdim ki? Ben farklıydım, o farklıydı. Değişmiştik, kandırılmıştık. Kaybetme korkusuyla yanan ben şimdi kendi ellerimle onu bırakıyordum.
Kendimi geri çekerek alnımı göğsüne yasladım.
"Darren yapamam. Bunu yapamam:"
"Beni seviyorsun."
"Seni sevmemin hiç bir önemi yok." Gözlerimden akan yaşla başımı kaldırıp ironik bir şekilde gülümsedim. "Anlamıyor musun? Acıyor. Acıtıyorsun, bana bu kadar yakın olman, onca olanlardan sonra canımı çok yakıyor. Bunu yapamam Darren. Zaman..."
"Gerekiyor." Derin bir iç çekti. "Beklerim."
"Bekleme."
"Bunun sana bağlı olduğunu sanmıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan - Aşk - Oyun
RomantizmGözlerime Bakamıyorsun Çünkü Sende Karanlıktan korkuyorsun! Karanlığın içinde kaybolan kızın, Siyah parlak ışığın peşine düşmesi.... Kaybedilen geçmişin, Savaşılan ruhun, Siyah'ın içinde ki aşkın, Yalnız bir kızla birleşmesi gibi... İşte gerçek kara...