-Küçük kitleli okurlarım nasılsınız?! Nasıl gidiyor umarım kitabımı beğeniyorsunuzdur. Sizi bekleyen bir çok güzel bölüm var hesi sizi bekliyor ama Vote'ler ne kadar çok olursa o kadar çok bölüm yayınlıcam... Haydi iyi okumalar :Dd:DD:D-
Bir kaç dakika boyunca merdivenlerde oturup babamın can çekişmesini istedim. Dışarıdan polis arabasının sesi geldi ve ön kapıdan kaba bir ses yükseldi.
"Bay Night! Elinizde ki silahı bırakarak dışarı çıkmanızı istiyoruz aksi tekdirde şiddet uygulanacaktır." Yavaşca doğruldum ve ayağa kalkıp ön kapıya yöneldim. Kesilmiş koluma bastırdığım elimle kapıyı açtım. Üç polis kapının önünde durmuştu, bir kaç tanede takviye arabasının yanında bekleyen polisler vardı. Adamlar beni görünce şaşırdı ancak benim artık gücüm kalmamıştı.Adamın biri beni yana çekerek içeri girmeye çalıştı. Dokunduğu anda beni ayakta tutan son adranelin damlasıda tükendi ve ben koca bir boşluğa savruldum.
Gözlerimi açtığımda beyaz duvarlı küçük bir odadaydım üzerimde krem rengi bir çarşaf vardı. Hafif bir sızı vardı kolumda sarılmıştı. Sağ koluma ise serum takmışlardı. Başımda ki sızıya aldırmadan ayaklandım. Ve serumun takıldığı sopayı kavrayarak dışarı çıktım. Koridorlarda koşan bir kaç hemşire vardı. Koridorda yürümeye başladım nereye ya da ne için gittiğimi bilmiyordum. Öylesine yürüyordum. Bir hemşire koşturarak yanıma geldi.
"Eliz burada olmamalısın hadi gel seni odana götüreyim seni bekleyenler var." İtaat edip yönlendirmesiyle odama geri döndüm. Kadın bir kaç saniyeliğine dışarı çıktı ve daha sonra bir adamla içeri girdi. Adam sakallı ve tombuldu, altmış yaşlarındaydı.
"Merhaba Eliz ben Bay Keyn. Nasılsın?" Bir kaç dakika cevap vermeyince bir sandalye çekip oturdu. "Pekala..." Dedi.
"İyiyim, sadece biraz ağrım var." Diye fısıldadım.
"Pekala. Ben şokta olduğunu düşünüyorum, bu yüzden buraya geldim."
"Ben iyiyim, halüsünasyonda görmüyorum."
"Halüsünasyon?"
"Evet. Erken teşhis konulmuş bir hastalığım var; şizofrenlik. Bunu bile bilmiyor musunuz?"
"Öyle bir hastalığın yok Eliz seni yanlış bilgilendirmişler."
"Ne demek yanlış bilgilendirmişler? Ben şizofren değil miyim?" Adam kaşlarını çattı.
"Hayır kayıtlarda öyle bir şey yazmıyor Eliz."
Nasıl ben şizofren değilmiydim? Ama nasıl?Onca yıl kandırılmışmıydım? O zaman şimdi görüdüklerim gerçekmiydi? Hepsi gerçekti.
Küçüklüğümden beri gördüğüm başı kesik çocuk, gözleri oyuk insan, dört kafalı yılan insan, kanlar içinde ki kadın ve siyah gözlü çocuk... Darren'da gördüğüm herşey gerçekti. Siyah gözleride...
"Bella nerede?!" Dedim hızlı nefes alışverişlerimle.
"Eliz sakin ol..." Dedi elleriyle beni sakinleştirmeye çalışarak.
"Bella'yı çağırın. Bella!" Kolumdan tutup sakinleştirmeye devam etti. "Bırak beni Bella!"
"Hemşire! Düşük doz lazım!"
"Bella! Bella!" Bella kapıyı ardına kadar açarak içeri girdi. Hemşire onu bir kenara itti ve yanıma gelip aniden koluma iğneyi sapladı. Bella kayıp giden gözlerime baktı. Onu göremiyordum, gözlerimi siyah noktalar kaplıyordu.
"Eliz..." Bir eliyle saçımı okşarken diğer eliyle elimi tuttu. "Geçti tatlım herşey bitti. O adam artık sana bulaşamayacak." Yutkunarak başımı salladım. Bir şey beni içine çekiyordu.
"Hayır Bella. Sandığından daha büyük bir oyun içerisindeyiz. Bella... Darren..." Yok oluş...
Bir türlü çözümleyemediğim bir parça yerini oturmuştu. Artık anaa parçayı bulmuştum. Dünya masum değildi, içinde sadece insanlar yaşamıyordu bizden başka bir sürü şey vardı... Hayır bizden başka değil! Sizden başka....
Giderek karışan dünyamın başlagıcıydı bu ve benim aşık olduğum kişinin benimle oynadığı oyunu görmemi sağlayan ilk adımdı. Artık eski Eliz yoktu. Aslında hiç normal bir Eliz olmamıştı. Ama genede şimdi ki hayatımdan gayet memnunum.
-Devam Edecek-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan - Aşk - Oyun
RomanceGözlerime Bakamıyorsun Çünkü Sende Karanlıktan korkuyorsun! Karanlığın içinde kaybolan kızın, Siyah parlak ışığın peşine düşmesi.... Kaybedilen geçmişin, Savaşılan ruhun, Siyah'ın içinde ki aşkın, Yalnız bir kızla birleşmesi gibi... İşte gerçek kara...