-Az kitleli okurlarım bu bölüm için en az 5 vote istiyorum yoksa en heyecanlı bölümü sizle paylaşmam. İyi okumalar :D -
Okula Bella'nın yeni platonik aşkı olan Nicholas'la gelmiştik. Bella gerçekten bu çocuğu seviyordu. Gece boyunca İnternetteki fotoğraflarını bana gösterip duruyordu. Ama bir sorun vardı Nich onu sadece arkadaşı olarak görüyordu... Davranışlarından daha pek bir şey anlamadığı anlaşılıyordu ama bu bir şey olmayacağı anlamına gelmez benim aksime... Darren'ı hiç görmüyordum benden resmen kaçıyordu. En son Koç beni alıp müdüre gitmiş ve şikayette bulunmuştu. Beni bahane olarak kullanması sinirimi bozsa da onu görmemek daha beterdi.
"Bay Louis biliyorsunuzki koşu turnuvaları iki ay içinde başlıyor ve Darren hala ortalarda yok, biliyorsunuz ki bir düzen var derslerime girmek zorunda aksi takdir de Eliz gelişemez! Darren'ın Elizi çalıştırması lazım." Bay Louis,bir Koç patlamasından sonra en k8sa zamanda Darren'la konuşacağını söyledi.
Bu gün ise beden dersine gelmemişti ve okudan sonra antreman vardı. Eğer bu seferde gelmezse büyük bir sorun onu bekliyordu. Yani gelmek zorundaydı. Son ders olan Kimya'da notlar açıklanınca ağzım açık kaldı. A almıştım ve en kötü geçen derslerimden biriydi. Kağıdıma baktığımda yazı benim yazımdı ama bazı sorularuın cevabını bu şekilde verdiğimi hala daha hatırlamıyordum. Son zil çalınca herkez sırasından fırladı. Ben ise ağır ağır eşyalarımı çantama tıktım. Bella zıplayarak yanıma geldi. Yüzünde güller açıyordu.
"Ne bu neşe?" dedim sırıtarak.
"Nich'le sahilde ki kafeye gidicez. Seni orda beklicem sonra şu büyük teyzen Nuni'ye gideriz." Elinde ki torbayı uzattı. "Bunlar onun geldiğinde verirsin. Sabah arabada unutmuşsun." Elindekileri aldım ve beraber sahaya doğru yürüdük. Nich tirübünlerde bizi bekliyordu. Bella'nın kolumu çimdiklemesiyle yerimden sıçradım, bu kız bir tuhaf! Onlar giderken arkalarından el salladım ve içimi çektim.
Bizde böyle olabilirdik Darren'la...
Hayallerde yaşamaya devam!
Soyunma odasında giyindim ve her zaman ki gibi toplandığımız patika başına gittim. Elimde ki torbayla dikiliyordum. Bu gün sadece ilk dörtte belki yer alabilecek kişiler gelmişti koşuculardan. Ayakkabılarımı bir kenara oturarak bağladım.
"Eliz!" Bana seslenen koça baktım.
"Sanırım Darren bu günde gelmicek, eşin olmadan seni patikaya alamam. Bu kurallara aykırı, üzgünüm."
"Koç yapma lütfen!.. Koşmam gerektiğini sende biliyorsun. Gerekirse bütün sorumluluğu ben alırım, ama dikkat edeceğimi biliyorsun!.. Lütfen." Koç bir kaç saniye teredütte kaldı.
"Isınmaya başla!" Dedi bana ve düdüğünü ötürerek diğer takımlara baktı. Sevinç dolu bir edayla gülümseyip tiksintiyle kıyafetler baktım.Hep onun yüzünden bu haldeydim.Pislik taş kızan ne olcak?! Bir kaç saniye ısındıktan sonra koşmak için saçımı topladım. Kıyafetleri orada bırakacaktım, Darren'dan çıkaramadığımı hıncımı elbiselerinden alcaktım. Patika ağzında düdüğü beklerken. Bir meltem boş kalan ensemden esti.
"Gitme..." Telaşla arkamı döndüm kimse yoktu. Ancak Darren'ın sesini duyduğuma emindim. Gözlerimi kısarak etrafa baktım, kimse yoktu.
Aferin Eliz, artık özlemekten halüsinasyonda görüyorsun...
Kafamı iki yana salayarak düşüncelerden sıyrıldım ve koşucu pozisyonu aldım. Bir düdük sesi kullak zarımı patlatınca kendimi öne doğru fırlattım. Dediğim gibi herhangi bir insanı gayet rahat geçebiliyorum. Bu da Darren'ın doğa üstü bir hıza sahip olduğunun göstergesiydi çünkü yaklaşık yarım saniye geçmesine rağmen geri kalan grubu 30 metre geride bırakmıştım. Patika kıvrılarak ilerliyordu ve ben çok önemli bir şeyi yanıma almayı unutmuştum.Susuzluktan kavrulmuş bir şekilde ağaca dayandım. Dilimin damağıma yapıştığını hisedebiliyordum. Etrafıma bakındığım sırada büyük bir şok beni sardı. Eldan'la kavga ettiğim yerdeydim. Herşeyin başladığı yer... Ama şimdi burası gözüme daha bir garip görünmüştü, daha bir korkunçtu sanki... Etrafıma bakındığımda giderek artan bir sis tabakası vardı. Vücudum giderek artan bir baskı altında eziliyordu. Zaman her aldığım nefeste ağır ağır akıyordu. Tahmin edemediğim bu acı giderek artan bir şeye yerini bırakıyordu; umutsuzluk... Dizlerimin bağı çözüldü ve ben yeşil yaprakların üstünde diz çöktüm. Canim acıyordu ama bu fiziksel bir acı değildi. Sanki her bir ruhum parça parça oluyordu. İçimde ki girdap giderek büyürken, etrafımı saran beyaz örtü giderek arttı. Boşluk o kadar büyümüştü ki nefes alamayacak gibi hissediyordum. Sonra aniden onları gördüm beyaz dalgalrın arasındn gelen siyah şeyi. İçimde ki panik giderek artıyordu. Baştan bir tane, iki, üç, dört derken tam yedi siyah yaratık farklı yönlerden bana doğru geliyordu.
Vücudum kötü bir şey olacağını biliyormuş gibi kasılıyordu ama içimde ki boşluk kaçış planımı yapmamı engeliyordu.Bulutlardan ayrılıp etrafımı çeviren şeyler benden oldukça uzundular ve siyah bir cüppe giymişlerdi. Yüzleri sanki saf karanlıkla kapatılmış gibiydi sanki sadece koca bir boşluk vardı. Etrafımı sarıp beni bir dairenin içine hapsettiler. Aralıklar o kadar fazlaydı ki istesem kaçabilirdim ama bir şey beni engelliyordu. Buna rağmen üstümde ki direnci kırıp ayağa kalktım. Sesime bile yansıyan ağırlık sanki bir arabanın altında ezilen bir insanla eş değerdi.
"Kimsiniz? Benden ne istiyorsunuz?" Aniden tiz tıslamalar duyuldu. Etrafımda giderek artan tıslama sesleri ile nereye döneceğimi şaşırdım. "Durun yanlış soruyu sordum, nesiniz?" Tıslamalar aniden kesilince etrafta bir ölüm sesizliği oldu. Arkamdan bir şeyin bana dokunması ile bütün baskılar yavaşladı ve ben bu fırsatı kullanarak boş aralıktan kaçmak için koştum.
Kafam aniden yere vurdu.Ne olduğunu anlamamıstım sadece bir deri bir kemik kalmış, hayvan kadar uzunlukta bakımsız tırnakları olan siyah cüppelilerden biri benim boynumu tutuyordu. Yüzünü hala daha göremiyordum.
"Bırak beni lütfen..." Diye fısıldadım. Şimdi ki baskı daha da artmıştı altında resmen çiğneniyordum.Cüppeli adam yüzümegiderek yaklaştı ve beni içine doğru çekti. Gözümden yaşlar akıyordu ve ben karanlığa giderek yaklaşıyordum. Boynuma giren tırnaklarla çığlık attım.
"Darren!"
-Devam Edecek-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan - Aşk - Oyun
RomanceGözlerime Bakamıyorsun Çünkü Sende Karanlıktan korkuyorsun! Karanlığın içinde kaybolan kızın, Siyah parlak ışığın peşine düşmesi.... Kaybedilen geçmişin, Savaşılan ruhun, Siyah'ın içinde ki aşkın, Yalnız bir kızla birleşmesi gibi... İşte gerçek kara...