B-39

41.9K 2.7K 301
                                    

Bölümü erken yayınlayıp sizi mutlu etmeye karar verdim ^^ 
Bora okulun 2. dönemine girdi. 2. döneme girişiyle birlikte pek çok şey değişti. 
Sizce bu dönem Bora neler yaşayacak? Fikirlerinizi bekliyorum :D 

2. Döneme Giriş

İkinci döneme biraz fazla hızlı bir giriş yaptık. İstiklal Marşı'nın okunmasından sonra bizimkiler her zamanki laubali tavırlarını bir kenara bırakmışlardı. Kimse öğretmenlere sataşmadı. İkili sıra halinde binaya girdik. Sessizlik bütün dönemim üzerinde etkiliydi.

Sınavın yaklaşıyor oluşu herkesin üzerinde korkunç bir etki bırakmıştı. 

Ozan'ın arkasından merdivenleri çıkmaya başladım. Kız kardeşiyle dün başlayan ilişkimiz -en azından ben bir ilişkimizin başladığını düşünüyordum- yüzünden ona yaklaşmaya çekiniyordum. Ozan'ın da bana yaklaşmaya niyeti olmadığından fazla konuşmadık. 

İlk ders kimyaydı. Öğretmen defteri imzalayıp Hakan'a bir şeyler söyledi. Sonra da çıktı gitti. Bu dönem sınavlar dışında hiç ders işlemeyeceğimizi tahmin ediyordum zaten. Çantamdan kitabımı çıkardım. Bütün sınıf kafasını kitaplara gömmüş vaziyetteydi. İlk dönemin başını da bu şekilde açmıştık ancak herkes ilk haftadan sonra pes etmişti. Bu dönem kaç hafta dayanabileceklerini merak ediyordum. 

Muhittin gelip yanıma oturdu. Değişik görünüyordu. Birkaç kilo vermiş olmalıydı çünkü suratı zayıflamıştı. Suratını biraz çirkinleşmişti. Hala yakışıklı bir çocuktu ancak eski yakışıklılığından eser kalmamıştı. Sıradan yakışıklı bir çocuktu işte. 

"Abi, yapamıyorum." açık sayfadaki boş sorularını gösterdi. "Özel dersler, etütler... Hiçbiri işe yaramıyor. Olmuyor abi olmuyor." 

Sorulara baktım. Muhittin bana dönem başındaki halimi hatırlatıyordu. Tabi küçük bir farkla. Dönem başında çözemediğim sorular benim umurumda değildi. 

Kalemi elinden alıp ilk sorudan anlatmaya koyuldum. Muhitten her sorudan sonra anlamış görünüyordu ama ben anlamadığından emindim. Dördüncü sorudan sonra pes ettim. "Abicim, olmuyor bak." 

Kafasını kaşıdı. Umutsuz vaka olmasına üzülüyordum. "Spor akademisine gitmek zorunda kalacağım." dedi ardından bir küfür savurarak. "Oysa ki ben elektronik mühendisliği istiyordum." 

"Biraz burs alsan geri kalanını karşılarsınız aslında." Ona bakarak konuşamamıştım. Tuncayların durumu iyiydi fakat o hiçbir zaman ailesinin parasını yemek istememişti. Bazen Tuncay'ın fazla iyi olduğunu düşünüyorum. Onu kıskanmakta haklıydım. Çocuğun her yerinden iyilik fışkırıyordu resmen. Muhittin lakabı yerine Mükemmel lakabını hak ediyordu. 

Ancak Haydarpaşa Lisesi'nde durumlar böyleydi. Durumları iyi olan ailelerin çocuklarıyla doluydu burası. Özele para yatırmayacak kadar cimri aileler çocuklarını buraya yollarlardı. Benim gibi SBS'ye çalışmayan manyaklar da bu okula düşerlerdi. 

Güzel bir yer olduğunu söylemeyeceğim. 

"Tatil nasıldı? Bunalımdan çıkmışsın bakıyorum." Muhittin ona çok önemli bir sırrı açıklamam gerekiyormuş gibi bana baktı. Yanağımın içini ısırdım. 

Okyanus'la aramızda bir şey olduğunu ona söyleyemezdim. Özellikle arkamda Ozan otururken bu olmazdı. 

"Bunalım ondan çıkmış. Giren de oydu çıkan da." Efe birden konuşmaya atladı. "Bora yavrum geri döndüğüne çok sevindim." 

"Ben de döndüğüme sevindim." dedim gülerek. "Cidden, bunalım sıkıcı olmaya başlamıştı." 

Efe arka sıranın üzerinden tırmanıp birden Muhittin ile arama atladı. Hayvan koluma öyle şiddetli çarpmıştı ki sınıfın ortasında acı içinde haykırdım. Sınıf dönüp bana baktı. Aysel'le kızlar kıkırdadılar. Ancak hiçbirini takmadım. Onları takmamam kızarmamı engelleyememişti yine de. 

"Siz sikikler kendi işinize bakın!" Kızardığımı fark eden Ozan sınıfa bağırındı. Herkes kendi işine dönünce arkama dönüp Ozan'a göz kırptım.

"Sende ciddi bir Iraklaşma var."

"Sende de olmasnı bekliyoruz." Kalemini çevirdi. "Cuma günü dağıtmaya gidiyoruz ve geliyorsun." 

"Peki ya ben?" Efe dudaklarını büzdü. "Dünyalar seksisi Ozan beni yanında istemiyor mu?" 

"Sen biraz fazla olmaya başladın tek kaş." 

Efe güldü. "Daha iyisini yapabilirsin psikopat." 

"Evet, seni doğduğuna pişman edebilirim." Ozan sinsi gülüşüyle Efe'ye baktı. Efe'nin suratı beyazlamıştı. 

"Yapmasana be!" Ozan'ı dürttüm. "Şimdi altına yapacak bak." Efe yutkundu. Muhittin'i itekleyerek sıradan kaçtı ve Ogün'ün yanına gitti. Ogün hepimizden uzak bir köşede test çözmekle meşgüldü.

"Top sende Ongi bongi!" diye bağırdı Ozan en arkadan. Ogün arkasını dönüp Ozan'a tamam işareti yaptı. Sonra Efe'yi sinir etme görevi de ona geçmiş oldu. 

Muhittin birden arka sıraya Ozan'ın yanına geçti. "Matematik yapabiliyor musun?" 

Ozan gülmeye başladı. "Ben mi? Cidden mi?"

Muhittin benim çözmediğim soruları çıkarıp Ozan'a gösterdi. "Birlikte çözmeyi deneyelim. N'olur!" 

Ozan kollarını kavuşturdu. "Kimseyle soru moru çözmem ben."

"Ogün hariç." diye sataştım Ozan'a. Bilerek Ogün derken sesimi yükseltmiştim. Ön sıradakilerin dikkatini çekmiştim. Eh, ön sıradakilerin dikkatini çekerken bütün sınıfın dikkatini çekmeyi de başarmıştım. "Ona lakap bile takmışsın. Çok cicisiniz yahu." 

"Bir dakika." Ogün ayağa fırladı. "Ozan'ın seni aldatmış olmasına kızmıyor musun?" 

"Evet!" Olanlar Hakan'ın ilgisini çekmiş olacak ki o da konuşmaya katıldı. "Hadi ama siz Borozan'sınız."

Ve bütün sınıf güldük. 

Sanırım 2 haftada bu geri zekalı sınıfı özlemiştim. 

"Hepiniz bize davetlisiniz!" Ozan ellerini çırptı. "Beni duydunuz mu?" 

Gözlerim kocaman oldu. Öylece Ozan'a bakıyordum. "Ozan?" 

"Hey, ilk defa milleti öldürmediğim bir grubum var. Tadını çıkarmak istiyorum." Oturduğu sırada yana döndü. "Herkes derken biricik aşkım Bora, metresim Ogün, Tuncay yani nam-ı değer Muhittin, zihinsel engelli Efe ve başkanımız Hakan'ı davet ediyorum. Hala hepinizden nefret ediyorum, merak etmeyin." 

Orta sırada en arkada oturan Ahmet bir kahkaha patlattı. "Biz de sana bir şeyler oldu sanmıştık." 

"Maçta yenilince bana ne olduğunu görürsünüz." diye cevap verdi Ozan. 

Ozan'ın dönemin başındaki hali ile şu anki arasında dağlar kadar fark vardı. Yavaş yavaş açılmaya başlamıştı. Artık insanları öldürmekle tehdit etmiyor, beden derslerinde Kerem hocaya küfür edip disipline gitmiyordu. Fizik derslerini bile dinlemeye başlamıştı. Bu dönem onun daha da iyiye gideceğinden emindim. Mahvolmuş hayatlarına rağmen mutlu olduklarını görmeyi seviyordum. Ozan'ın iyi olması Okyanus'a da iyi gelecekti. Abisini mutlu görmeyi özlediğine emindim. 

Ozan Ahmet'le atışırken Ogün de araya atladı. Yavaş yavaş bütün sınıf konuşmaya başlamıştı. Gülümseyerek çevreme baktım. 

Aslında sınıfımı hatta okulumu sevebilirdim. 

BoraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin