Hediye Seçimi
Ceylin'le 1 haftamızı öyle böyle atlatmıştık. Ertesi gün okul olmasına rağmen sabahlara kadar mesajlaşıyorduk. Ödevlerim bir kenarda birikmişti. Ama umurumda değildi. Ceylin'le konuşmak iyi geliyordu. Birinin bana değer vermesi özgüvenimi yerine getirmişti. Herkes bendeki değişimin farkındaydı.
Sabah suratımda kocaman bir gülümsemeyle yataktan fırladım. 16 Kasım.
"Anneaaağ ben gidiyorum." Kahvaltı masasındaki sütü kafama diktim. "Derse geç kalacağım yoksa." Annem peçeteyle ağzımın kenarında kalan sütü sildi. Ablam annem yüzümü temizlerken bana gülerek bakıyordu.
"Ceylin'e ne hediye aldın bakalım?"
Hönk.
Hediye mi?
"Hediye mi?" Elimi masaya koyarken çatalı yere düşürmüştüm. Annem sakarlığımla ilgili söylendi.
"Tabi hediye. Hani şu 1. haftamız yaşasın hediyelerinden?"
"Heee ondan mı..." Hediye almamıştım. Elimde hediye olabilecek hiçbir şey yoktu. Ama bunu ablama söyleyip kendimi rezil edecek değildim. "Benim sevgilim hediyelerin en güzeline sahip zaten. BANA! Bir de en iyisinden bir hediye... Kızların çok seveceği türden bir hediye... Eeee ben gideyim artık."
***
Okyanus kollarını kavuşturmuş bana dik dik bakıyordu. Ben de tüm yavru köpek sevimliliğimi bana yardım etmesi için kullanmaya çalışıyordum. Benim sevimliliğime pek kandığı söylenemezdi.
"N'oluuuuuuuuuğğğğğğrrrrrr" Sesim kelimenin sonuna doğru inceldi. Okyanus gözlerini devirdi.
"Hayır."
Kapıyı suratıma kapatacakken tüm gücümle kapıya yüklendim. Benim hareketime karşılık Okyanus kapıyı ittirmeye başladı. Ozan içeriden yeter diye bağırana dek kavgamız devam etti.
"Arkadaşına söyle ona yardım etmeyeceğim!" diye cırladı Okyanus. Ozan içeriden söylendi.
"Ozan kız kardeşine söyle büyüklerine saygılı davransın. Benim yardıma ihtiyacım var yahu."
"Beni karıştırmayın. Huzurlu bir gün geçirmek istiyorum. Ne bok yiyorsanız dışarıda yiyin. Gürültü istemiyorum."
Ozan olaya net bir şekilde tepkisini koydu. Okyanus'a yarım saat daha yalvardıktan sonra onu nihayet ikna edebilmiştim. Böylelikle Ceylin'le buluşmama 1 saat kala Okyanus'la birlikte hediye bakmaya koyulduk.
***
Parfüme çok sıradan. Kolye için demode. Onun fotoğrafını çizdirme işine de klasik dedi. Ceylin'e en özelinden bir hediye almamı bekliyordu. Arkadaşına değer verdiği her halinden belliydi. Yine de bütün yol boyunca salaklığımla ilgili söylenip durdu. Kim hediye almayı son saatlere bırakırdı ki?
"Al." Elime bir şiir kitabı tutuşturdu. "Ceylin kendisine şiir okunmasını sever." Başımı salladım. Kitabı satın alarak oradan çıktık. Beni çiçekçiye soktu. Oradan da kıpkırmızı bir gül seçti. "Ceylin kırmızıyı çok sever." Ceylin'in sevdiği gruplardan birinin son albümünü de aldırdıktan sonra bana hazır olduğumu söyledi.
"Teşekkür ederim."
"Hadi git sevgiline hediyelerini ver. Sakın onu üzeyim deme, seni atomlarına kadar parçalarım çocuk."
Sırıtarak uzaklaştım.
Ceylin hediye seçimime hayran kalmıştı. (Okyanus'a bayağı hayır duası ettim o sırada) Yanaklarımı öpücüklere boğdu. Kocaman da sarıldı. Verdiğim hediyelere karşılık ben de Beşiktaşlı bir atkı almıştım. Aslında Fenerbahçeliydim ama bunu üzülmesin diye ona söylemedim. Atkıyı çantama tıktım. Eve gidince de dolabımın en ücra köşesine fırlattım.
Sevgilimle ilk haftam başarılı bir şekilde tamamlanmış oldu.
İşler ilk defa boka sarmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bora
Teen FictionBora’yla tanışın. O ne sportif ve kaslı ne zengin ne de bir kötü çocuk. O sadece Bora. Bildiğimiz erkek yani. | WATR Watty'14 En İyi Humor Hikayesi |