Bunalımdayım. Ciddi bir bunalım. Bu yüzden bölüm uzun süre gecikti. Yoksa sizi bekletmeyi sevmiyorum. Gösterdiğiniz sabır için teşekkür ederim :3
*Bir sonraki bölüm tarihi belli değil
*Bu moralle anca bu çıktı. Umarım olayları güzel özetleyebilmişimdir. Sizi seviyorum^^Başarılı Bir Tahmin
Babam ve dershane öğretmenim konuşurken sandalyelerden birine çökmüş onları dinliyordum. Bahsedilen kişinin 'Bora' -yani ben- olduğuna inanmak zordu. Öğretmenim birden artan başarımı fark etmişti. Sınav sonuçlarım 30 puan yukarıya fırlamıştı. 400 puanın üzerine çıkabilmek sene başında hayalken şu an olağan görünüyordu. Hocam biraz daha zorlarsam 450'yi geçebileceğime inanıyordu.
Ta ki son sınava dek.
Ceylin'le telefonda konuştuktan sonra her şey darmadağın olmuştu. Ertesi gün sınava girmiştim. Bum. 300 puanı zor alabilmiştim.
Babamla tartışıkları şey tam olarak buydu. Hocam benimle özel olarak ilgilenilmesini istiyordu. Başarım devam etmeliydi. Dış etkenlerden korunup sınava odaklanmam geleceğimi kurtarmam gerekiyordu. Bir sürü zırva daha.
Benim tek düşünebildiğim Ceylin'in kalbini ne kadar kırdığımdı. İlk ilişkimi mahvetmiştim. Bunca yıl tek bir kızla birlikte olmamışken son olaylarda çuvallamam normaldi.
Bora Düzyatan ne zaman düzgün davranabildi ki?
Konuşma bittikten sonra bir yığın nasihat dinledim. Ardından derse gitmem söylendi. Babamdan zar zor 5 lira koparıp -pinti adamdan 20 lira istemiştim oysaki....- 12. sınıfların koridoruna koşturdum. Rehber öğretmenim sağ olsun edebiyat dersinden yırtmıştım.
Yahu bana ne şiirden. Bana ne? Gazel mi yazıcam ben? Kaside mi yazıcam? Mefailün failün müdür ne boksa ondan şiir mi yazıcam? Adam akıllı bir şeyler öğrenebileceğim günleri iple çekiyorum.
Sınıfın önüne çöktüm. Cebimden erimeye başlamış petitomu çıkardım.
"Çok sevgili petito" paketi açtım. Çikolata parmaklarıma yapışıyordu. "Artık sen benim best friendimsin." Ayıcığın kulağını ısırdım. "Kulağını ısırdım çünkü en yakın arkadaş olmak bunu gerektirir."
"Kulağıma yaklaşayım deme."
Yerimden sıçradım. Yeni en yakın arkadaşım petito yerin dibini boyladı. Onun için bir saniyelik saygı duruşu yaptıktan sonra beni korkudan sıçratan kişiye döndüm. Kalın çerçeve gözlükleri, boynuna doladığı atkısı ve montunun cebinden sarkan sigara paketi. Karşısınızda Ozan!
Acaba Ceylin ona anlattı mı?
Anlatsa şu an yaşıyor olmazdım.
Belki de anlatmıştır.
O zaman neden hala yaşıyorum?
Acaba beni yavaş yavaş mı öldürmeyi planlıyor?
Güçlükle sırıttım. Zoraki sırıtışım Ozan'ı rahatsız etmişti.
"Bora kulağımı ısırmayı bu kadar istediğini bilmiyordum." Güldü. Tamam gençler, kurtuldum. Henüz ölmüyorum.
"Iıı hayır." dedim yavaşça. Ozan ellerini cebine sokup bana baktı.
"İyi değilsin sen."
Değilim.
"Aaa çok iyiyim ben nereden çıkardın?" Tek elimle duvara yaslanıp havalı durmaya çalıştım. Duruşum ayağımın kayması ve yere devrilmemle son buldu.
Ozan kahkaha atarken söylenerek kalktım. "Bak iyiyim işte abicim."
"Bence iyi değilsin. Ceylin ağzından bir şeyler kaçırdı."
Hassiktir.
"Ne?" panik yapmıştım. Fazla panik. Ozan tek kaşını kaldırdı.
"Ayrılmışsınız. Eğer zorlamasam onu bile söylemeyecekti. Neden ayrıldığınızı senden dinlemek istedim."
"Dershaneme gelmene gerek yoktu." kazağımı düzelttim. "Öyle sıkıldık. Ceylin'le olmayacak gibiydi. O benim için çok iyi."
"İçinde farklı şeyler var gibime geliyor." Kollarını kavuşturup bana baktı.
"Ne var mesela?"
"Başka bir kız mesela?"
Dondum. Ozan'ın gerçeğe tamamıyla uyan tahmini yüzünden vücudum buz kesmişti.
"Aha! Biliyordum." Ozan yumruğunu havaya kaldırdı. "Ceylin'in suratından anladım. Vay çakal. Tek kızla da yetinemezmiş." Yanıma gelerek sırtımı sıvazladı. "Kim şanslı kız?"
Kız kardeşin. Lakin senin onu şanslı bulacağını düşünmüyorum. Büyük ihtimalle arkadaş katili olacaksın.
"Bak..." Söylemek zorundaydım. Ozan bilmek zorundaydı. Ondan artık kaçamazdım. Hem er ya da geç Ceylin ona söyleyecekti.
O sırada zil çaldı. Çalan zilin sesi kulak zarımı patlacak kadar yüksekti. Sınıflar ışık hızıyla boşaldı. İki saniye içerisinde koridor dolmuştu. Ozan'la konuşmak için tekrar ağzımı açtım. Ben konuşamadan biri sırtımıza atladı.
Ogün'e teşekkür edeceğim aklıma gelmezdi.
"Ooooo Ozan efendi dershaneye de gelirmiş. Hazır gelmişken sana pitos ısmarlayalım gel." Ogün Ozan'ı çekiştirdi. Ozan Ogün'ün ona dokunmasından rahatsız olmuştu. Kaşlarını çatarak ona baktı.
"Bu pitosta ne var amına koyim? Tost işte."
"Pitos..." Ogün hülyalı hülyalı tavana baktı.
"Cennetten gelme bir lezzettir. Pitos her şeydir. Pitos aşktır." Ogün'ün cümlesini tamamladım.
"PİTOS BİR EFSODUR!!!!!" Nereden çıktığını anlayamadığım Efe konuşmaya dahil oldu.
Efe'yle Ogün el ele verip Ozan'ı kantine çıkarmaya çalıştılar. Başarılı da oldular. Onlar Ozan'la kafa bulurken ben de kendi çabımda iyiydim. Ozan'la Okyanus hakkında yapacağım konuşma için biraz daha cesaret toplamam gerekiyordu. Mesela 70. doğum günümde bunu itiraf edebilirdim. Ozan beni dövemeyecek kadar güçsüz hale gelirdi.
Şimdilik kendimi kandırmaya devam edeyim en iyisi. Ölümümü geciktirmek için elimden anca bu geliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bora
Teen FictionBora’yla tanışın. O ne sportif ve kaslı ne zengin ne de bir kötü çocuk. O sadece Bora. Bildiğimiz erkek yani. | WATR Watty'14 En İyi Humor Hikayesi |